Türkiye’de hekimler son yıllarda büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Kamuda çalışan hekimler, sağlıkta şiddet, ağır çalışma koşulları gibi sebeplerle çareyi özel hastanelere veya yurt dışına gitmekte arıyorlar. Özel hastanelere geçenler de bir süre sonra yurt dışı arayışına giriyorlar.

Özel hastanelerde veya vakıf üniversitelerinde çalışan hekimlerin sosyal güvenlik statüsüne ilişkin 2015 yılında değişiklik yapıldı. Son yıllarda hızla yaygınlaşan özel hastanelerin beklentilerini karşılamayı amaçlayan bu değişiklik, hekimler açısından büyük bir hak kaybı riskini ortaya çıkardı.

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre, şirket sahibi veya ortağı olanlar ya da kendi adına bağımsız faaliyet gösteren mimar, mühendis, avukat gibi serbest meslek erbabı 4/1-b (BAĞ-KUR) statüsüne tabi bulunuyor. Bu kapsamda, özel kliniği olan, muayenehanesi bulunan veya hastane ortağı durumundaki hekimler öteden beri 4/1-b’li olarak faaliyet gösteriyorlardı. İşverene bağlı olarak özel hastanelerde çalışan hekimler ise 4/1-a statüsüne tabi tutuluyorlardı. Nitekim, bir işverene bağlı çalışan mimar, mühendis, avukatlar 4/1-a (SSK) statüsüne tabi olmaya devam ediyorlar.

2015 yılında 5510 Sayılı Kanun’a ilave edilen Ek Madde 10 ile hekim ve diş hekimleri için tartışmalı bir hüküm getirildi. Söz konusu hüküm şöyle:

“Şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, bu maddenin yayımı tarihinden önce 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır.”

Bunun anlamı şu; özel hastaneler ile vakıf üniversitelerinde çalışan hekim ve diş hekimlerinin imzaladıkları sözleşmede açıkça sözleşmenin İş Kanunu kapsamında düzenlendiği ve 4/1-a statüsüne tabi çalışacakları belirtilmemiş ise otomatik olarak 4/1-b kapsamında sayılıyorlar. Kanunda bu şekilde bir istisnai düzenlemenin sadece hekimler için bulunduğunun altını çizmek gerekir.
 

4/1-B’YE (BAĞ-KUR) TABİ OLMAK NE KAYBETTİRİYOR?

4/1-b’ye tabi olmak hekimler açısından birçok hak kaybına yol açtığı gibi, ek yükümlülükler de getiriyor.

EMEKLİLİK KOŞULLARI ZORLAŞIR: Her şeyden önce, 4/1-a’ya tabi olanlar daha az, 4/1-b’ye tabi olanlar ise daha fazla prim günüyle emekli olabilirler. Bu fark, sigorta başlangıç tarihine göre değişir. 8 Eylül 1999 – 30 Nisan 2008 tarihleri arasında çalışmaya başlayan 4/1-a’lılar 7000, 4/1-b’liler ise 9000 gün ile emekli olurlar. 30 Nisan 2008 sonrası çalışmaya başlayan 4/1-a’lılar 7200, 4/1-b’liler 9000 günü doldurduklarında emekli olabilir. 8 Eylül 1999 öncesi çalışmaya başlayanlar açısından fark daha da fazladır.

EMEKLİ AYLIKLARI DAHA DÜŞÜK OLUR: Emekli aylığının hesaplama yöntemi dolayısıyla 4/1-a’lıların aylığı daha yüksek bağlanır. Ayrıca, 4/1-a’lıların kazançlarının tamamı üzerinden prim ödendiği için de aylıkları yüksek olur. 4/1-b’liler primlerini kendileri ödediği için genellikle düşük kazanç üzerinden prim yatırırlar, bu da düşük emekli aylığı bağlanmasına yol açar.

YILLIK İZİN HAKLARI OLMAZ: 4/1-b statüsünde çalıştırılanlar İş Kanunu’nun çalışanı koruyan hükümlerinden yararlanamazlar. İş Kanunu, çalışanlara birtakım haklar ve güvenceler sağlar. 4/1-a’ya, dolayısıyla İş Kanunu’na tabi olmayanlar yıllık ücretli izin haklarından yararlanamazlar. Ancak ücretsiz izne çıkabilirler.

KIDEM TAZMİNATI ALAMAZLAR: İş Kanunu’na tabi çalışanlar, her yıl için 30 günlük brüt ücret tutarında emekli ikramiyesi alabilir iken 4/1-b’ye tabi çalışan hekimlerin kıdem tazminatı hakkı olmaz.

İŞ GÜVENCESİNDEN YARARLANAMAZLAR: İş Kanunu’na tabi çalışanların çalışma süreleri, çalışma şartları, iş akdinin nasıl sona ereceği kanunla düzenlenmiştir. Otuz veya daha fazla çalışanın bulunduğu işyerinde çalışanların gerekçesiz işten çıkartılması halinde iş güvencesi hükümleri uygulanır. 4/1-b statüsünde çalışanlar iş güvencesinden yararlanamazlar.

MOBBİNG KARŞISINDA KORUNMASIZ KALIRLAR: İş Kanunu’na tabi çalışanlar mobbing uygulamaları ile karşı karşıya kaldıklarında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurarak haklarını arayabilirler. 4/1-b statüsünde çalışanlar kendi adına faaliyet gösteren kişi olarak değerlendirildiğinden, mobbing karşısında hukuki güvenceden yoksun kalırlar.
 

SERBEST MESLEK KAZANCINA TABİ VERGİ YÜKÜMLÜSÜ OLURLAR

Hekimler için 5510 Sayılı Kanun’da yapılan istisnai düzenleme, geçen hafta yürürlüğe giren 7394 Sayılı Kanun ile 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’na da taşındı. Buna göre, 5510 Sayılı Kanun’un ek 10’uncu maddesi uyarınca 4/1-b statüsünde çalışan hekimlerin elde ettiği gelirler serbest meslek kazancı olarak değerlendirilecek. Kazançlarının vergilendirilmesi için defter tutacaklar, her yıl beyanname dolduracaklar.

Söz konusu düzenlemenin gerekçesinde, özel hastane ve vakıf üniversitelerinde özel sözleşmeye dayalı çalışan hekimlerin gelirlerinin ücret olarak mı serbest meslek kazancı olarak mı vergilendirileceği hususunda tereddütlerin giderilmesini teminen bir veya birden fazla özel sağlık kuruluşu ile sözleşme düzenleyen hekimlerin serbest meslek erbabı olarak kabul edilmesi ve kazançlarının serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergilendirilmesinin sağlandığı belirtildi.

Normalde 4/1-a statüsünde aynı anda birden fazla işverenle hizmet akdi düzenleyerek çalışmak mümkün. Sosyal güvenlik veya vergi mevzuatı açısından bir engel bulunmuyor. Birden fazla işverene bağlı olarak çalışanların primleri işverenlerce ayrı ayrı yatırılır ve emekli aylığına yansıtılır. Hekimler ise kaç işveren / hastane ile çalıştıklarına bakılmaksızın serbest meslek erbabı kabul edilecekler.

Habertürk