Değerli okurlar, Gelir Vergisi Kanunu (GVK) Madde 18’de düzenlenen ve uygulamada “telif kazançları istisnası” olarak adlandırılan istisna uygulamasında, 2020 yılı başından geçerli olmak üzere radikal bir değişiklik yapılarak, istisnadan yararlanılabilmesi için, kapsama giren kazançların gelir vergisi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2021 yılı için 650.000 TL'yi) aşmaması şartı getirilmişti. Bu istisnadan müellif, mütercim, heykeltıraş, hattat, ressam, bestekâr, bilgisayar programcısı, mucitler ve bunların kanuni mirasçıları yararlanabiliyor.

Belirlenen tutarı aşmayan kazançlar gelir vergisinden istisna olup, bu kazançlar için yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmiyor ve diğer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde de bu kazançlar beyannameye dâhil edilmiyor. Dolayısıyla bu kazançlar üzerinden stopaj yoluyla ödenen vergiler nihai vergi haline geliyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, 311 seri no.lu  Gelir Vergisi Genel Tebliği ile gelirleri sadece telif kazancından oluşan ve eserlerini sadece stopaj sorumlularına teslim eden serbest meslek erbabından isteyenlerin; yıl içindeki kazançları toplamının 2021 yılı için 650.000 TL'yi aşıp aşmadığına bakılmaksızın,  yani istisnadan yararlanılsın ya da yararlanılmasın defter tasdik ettirme (defter-beyan sistemine kaydolma) ve belge düzenleme zorunluluğunu kaldırdı. 

Önceki uygulamada, istisnadan yararlanmak için kazanç sınırı yoktu ve istisna kapsamındaki faaliyetleri sadece stopaj sorumlularına yapanlar için defter tasdik ettirme ve tutma ile belge düzenleme yükümlülüğü bulunmamaktaydı. Yeni düzenleme ile istisna sınırını aştığı için istisnadan yararlanmayanların da bu yükümlülükleri kaldırılmıştır.

Ayrıca istisnadan yararlananların başkaca faaliyetleri nedeniyle serbest meslek kazancı mükellefiyeti bulunanların, defter tasdik ettirme ve tutma ile belge düzenleme zorunlulukları vardır. Dolayısıyla başka faaliyetleri nedeniyle serbest meslek kazanç defteri tutan mükelleflerin bu defterlerinde telif kazançlarını da göstermeleri mümkün olmasına rağmen belge düzenleme zorunlulukları yoktur.

Böylece telif kazancı elde eden mükellefler için bir taraftan istisna uygulaması kazancın belli bir tutarı aşmaması şartına bağlanırken, diğer taraftan pratik bir vergileme sistemi getirildi. Daha detaylı ilgi için 3 Haziran 2020 tarihli yazımı inceleyebilirsiniz.

Bunları şu nedenle hatırlattım.

Sosyal medya içerik üreticilerinin vergileme durumu bir süredir tartışılıyor. Bu konudaki soruna çözüm için bu modelin ilham kaynağı olduğu anlaşılıyor.

Dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak, ülkemizde de elektronik iletişim araçları aracılığıyla sağlanan iletişim hızla yaygınlaştı. Bunların başında kamuoyunda “sosyal medya” olarak da anılan ve internet ortamında faaliyet gösteren sosyal paylaşım ağları geliyor. Günümüzde pek çok kişi, kurum ve kuruluş hedef kitlelere sosyal paylaşım ağları aracılığıyla ulaşıyor ve mesajlarını bu yolla iletmeyi tercih ediyor.

Bu gelişmelerin sonucu olarak, internet ortamındaki sosyal paylaşım ağları ile gerek sosyal amaçlı kullanılan gerekse günlük hayatı kolaylaştıran ve akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için geliştirilen uygulamalar, önemli bir kazanç kaynağı haline geldi.

"Sosyal içerik üreticileri" olarak tanımlanan kişiler sosyal paylaşım ağları üzerinden; reklam gelirleri, sponsorluk ve satış gelirleri, bağışlar, hediyeler, bahşişler, ücretli abonelik gelirleri gibi çeşitli şekillerde kazanç elde edebiliyorlar.

Ayrıca hemen hemen her sektörde kullanılan mobil uygulamaların satış ve paylaşımlarının yapıldığı elektronik uygulama paylaşım ve satış platformlarından da ücretli uygulama satış geliri, reklam geliri, uygulama içi satış geliri, sponsorluk geliri, ücretli abonelik geliri gibi çeşitli şekillerde gelir elde edilebiliyor.

Maliyenin anlayışına göre bu kazançların “ticari kazanç” kapsamında vergilendirilmesi ve beyan edilmesi gerekiyor. Bakanlık bu görüşünü bir tebliğ veya sirküler ile değil özelgeler yoluyla açıklamış bulunuyor. Vergi müfettişleri de tespit ettikleri bu kazançlar için cezalı tarhiyatlar yapıyorlar. Anlayacağınız bu tartışmalı konu çok canlar yaktı/yakmaya devam ediyor.

Bu gelirleri elde etmek için çoğu durumda bir organizasyona gerek olmadığı için, bu faaliyetlerden cüz’i sayılacak tutarlarda gelir elde edilmesi de mümkün. Maliyenin konuya yaklaşımı yüzünden çok düşük tutarlarda gelir elde edenlerin de ticari kazanç kapsamında vergilendirilmeleri gerekiyor. Üstelik bu durumdakiler geçmişe yönelik inceleme ve cezalı tarhiyat riski altında. Bu durumdaki kişileri ticari faaliyetin gerektirdiği beyanname verme, defter tutma, bildirimde bulunma, belge düzenleme gibi yükümlülüklere tabi tutmak hem anlamsız hem de neredeyse imkânsız.

Bütün bu yaşananlar bu alanlarda faaliyet gösterenlerin elde edecekleri kazançlar üzerinden alınacak vergilerin daha basit, anlaşılır ve uygulanabilir olması talebini gündeme getirdi. Nihayet bu talepler karşılık buldu ve Meclise sevk edilen yeni torba yasa teklifine bu konunun çözüme kavuşturulmasına yönelik hükümler eklendi. Bu basit (özel) vergileme rejimine telif kazançları istisnası için uygulanan modelin esas alındığı anlaşılıyor.

Torba yasa teklifine göre, ekonomik ve sosyal yapının değişmesine paralel olarak vergilendirmede verimlilik, etkinlik ve güvenliğin sağlanması ve bu alanlarda faaliyet gösterenlerin elde edecekleri kazançlar üzerinden alınacak vergilerin daha basit, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını sağlamak için (gerekçede aynen bu şekilde ifade edilmiş), sosyal içerik üreticilerinin sosyal paylaşım ağları üzerinden elde ettikleri kazançlar ile akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançları toplamı vergi tarifesinin dördüncü gelir diliminde yer alan tutarı (2021 yılı için 650.000 TL'yi) aşmayan mükelleflerin bu kazançları gelir vergisinden istisna olacak. Dikkat, burada hasılat değil, kazanç tutarı dikkate alınacak, yani hasılattan giderler düşüldükten sonra bulunan tutar 650 bin TL ile karşılaştırılacak.

Mükelleflerin başka faaliyetlerinden elde ettikleri kazanç ya da iradının olması bu istisnadan yararlanmalarına engel teşkil etmeyecek.

Söz konusu istisnadan yararlanabilmek için mükelleflerin Türkiye'de kurulu bankalarda bir hesap açtırmaları ve faaliyete ilişkin tüm hasılatlarını münhasıran bu hesap aracılığıyla tahsil etmeleri şart.

Bankalar bu kapsamda açılan hesaplara aktarılan tutarlar üzerinden yüzde 15 tevkifat (stopaj) yapmak zorunda olacaklar. Cumhurbaşkanı, bu oranı her bir faaliyet türü için ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye, bir katına kadar artırmak suretiyle yeniden tespit etmeye yetkili kılınıyor.

Dolayısıyla bir takvim yılı içerisinde bu kapsamda elde ettiği kazançları toplamı belirlenen sınırı aşmayan mükelleflerin hasılatları üzerinden tevkif suretiyle ödenecek vergiler nihai vergi olacak; çünkü bu kazançlar için yıllık beyanname verilmeyecek veya diğer gelirler için beyanname verilmesi halinde bu kazançlar beyannameye dâhil edilmeyecek.

Kapsama giren kazançları belirlenen sınırı aşan mükellefler ile sınırı aşmadığı halde faaliyete ilişkin tüm hasılatlarını bankalar aracılığıyla tahsil etmeyenler (yani vergi kesintisi yapılmayanlar) bu istisnadan yararlanamayacaklar. Örneğin hasılatlarının tamamını banka aracılığıyla ve stopaja tabi tutularak elde etse bile kazancı 650 TL'yi aşanlar istisnadan yararlanmayacak . Keza kazancı 650 bin TL'nin altında olup da hasılatlarının tümünü banka aracılığıyla tahsil etmeyen (ve dolayısıyla stopaja uğramayan) mükellefler de istisna uygulayamayacaklar.

Bu mükellefler kazançlarının tamamı üzerinden ticari kazanca ilişkin hükümler çerçevesinde genel esaslara göre vergilendirilecekler. Yani bu mükellefler beyanname verilerek artan oranlı tarife üzerinden vergi ödeyecekler. Bu durumda, bankalarca kesilen yüzde 15 vergiler, yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilebilecek. Maliye tarafından yetki kullanılarak bunların defter tutma ve belge düzenleme yükümlükleri kaldırılmadığı sürece söz konusu yükümlülükleri olacak.

Teklifte ayrıca, istisnadan yararlanamayan mükellefler tacir sayıldığı halde stopaj sorumlusu olarak kabul edilmiyor. Yani bunların GVK'nın 94’üncü maddesi kapsamında ücret, kira gibi yapacağı ödemeler üzerinden stopaj yapma yükümlülüğü bulunmayacak. 

Hazine ve Maliye Bakanlığı, istisnanın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili. Bakanlığın ayrıca defter ve belge düzenine ilişkin de yetki kullanması bekleniyor.

Böylece vergi sistemimizdeki önemli bir sorun daha kazanç sahiplerinin istekleri doğrultusunda çözüme kavuşturulmuş oluyor.

Öngörülen sistem pratik ve basit olması nedeniyle uygulanabilir nitelikte ve sonuç odaklı. Bence de olumlu bir düzenleme, ancak en adaletsiz tarafı, belirlenen tutarı aşan kazançların tamamının vergiye esas alınması. Örneğin kazancı 2021 yılında 650 bin TL olan kişi istisnadan yararlanıp stopaj yoluyla sadece yüzde 15 vergi öderken, 650 bin 1 TL (sadece 1 TL fazla) kazanç elde eden kişi artan oranlı vergi tarifesi üzerinden gelir vergisi ödemek zorunda kalacak. Adil olan uygulama, bu tutardaki kazancın tüm kişiler için istisna edilmesi olur. Yani bu tutarı aşan kazanç sahipleri de bu tutardaki kazançları için istisnadan yararlanabilmeli.

Bu yazı için son sözlerim: Bu torba yasayı görünce erken seçim olacağına kesin olarak kanaat getirdim. Maliye neredeyse kendisine iletilmiş tüm talepleri dikkate almış!

T24 | Erdoğan SAĞLAM