Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7351 sayılı Kanun ile Yatırım fonlarından elde edilen kâr paylarına “iştirak kazancı” istisnası getirilmiştir. [1]

Örneğin; bir gayrimenkul yatırım fonu kar dağıtımı yaptığında elde edilecek kar payları kurumlar vergisi (KV) matrahına dahil edilmeyecektir. Bu durumda kira tahsilatlarını hissedarlarına dağıtmak isteyen GYF’lerin KV mükellefi (A.Ş., Ltd Şti. gibi) yatırımcıları bu kazançları üzerinden KV ödemeyeceklerdir.

Bu değişiklik öncesinde sadece “girişim sermayesi yatırım fonlarından” elde edilen kâr payları iştirak kazancı istisnası kapsamındaydı. (Portföyünde yabancı para birimi cinsinden varlık ve altın ile diğer kıymetli madenler ve bunlara dayalı sermaye araçları bulunan yatırım fonları hariç tutulmuştur.)

Anlaşılacağı üzere kar dağıtımı yapabilen yatırım fonları için yeni getirilen düzenleme oldukça net. Gayrimenkul yatırım fonu (GYF), girişim sermayesi yatırım fonlarından(GSYF) yapılacak kar payı tahsilatı yapan kurumlarda kurumlar vergisi istisnası uygulanacaktır.

i.Peki hangi yatırım fonları kar dağıtabilir?

Bunun cevabı da Sermaye Piyasası (SPK) mevzuatında. Bu mevzuatta GYF ve GSYF’lerde temettü dağıtımının mümkün olduğunu görüyoruz.

Acaba menkul kıymetler yatırım fonları ve diğer benzer likit fonlarda da bu imkan var mı? Vergi mevzuatındaki son yasal değişiklik sonrasında bu konunun SPK’ca açıklığa kavuşturulması gerekir.

ii.Diğer bir soru da şu; katılma belgesininin fona geri satışı da “kar payı” sayılır mı?

Yatırım fonu katılma belgelerinin fona geri satışında elde edilen kazancın; menkul kıymet satışı mı, yoksa kar payı (temettü) geliri olup olmadığı konusunda öteden beri bazı tartışmalar var.

Bahse konu teorik tartışmalara rağmen, Gelir Vergisi Kanunu’nun Geçici 67. Maddesi uygulamasında; katılma belgelerinin gerek fona geri satışı ve gerekse 3. kişilere satışı kar payı gelirinden ziyade “değer artış kazancı” olarak kabul edilmekteydi. Hatta Maliye Bakanlığı GİB tarafından 2017 yılında sitede duyurulan “Yatırım Fon ve Ortaklıklarında Vergi Uygulamalarına İlişkin Rehber Taslağı” yatırım fonu gelirlerini şöyle belirlemiş idi:

“Söz konusu katılma paylarından elde edilen gelirlerin;

 Katılma paylarının fona iadesinden doğan gelirler,

 Katılma paylarının üçüncü kişilere satışından doğan gelirler ve

 Katılma paylarının elde tutulduğu dönemde elde edilen dönemsel getirileri

olarak gruplandırılması mümkün bulunmaktadır.”

Söz konusu taslak daha sonra siteden kaldırılmıştır. Başka deyişle yayımlanmamıştır.

iii.Bir başka önemli konu da katılma belgelerinin değerlenmesi konusudur:

Vergi Usul Kanunu’nun 279. maddesinde “bilançoya dâhil iktisadi kıymetlerden, hisse senetleri ile fon portföyünün en az % 51′i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgelerinin Alış Bedeliyle, bunların dışında kalan her türlü menkul kıymetin ise borsa rayiciyle değerlenmesi gerektiği” hükme bağlanmıştır. [2]

Dolayısıyla söz konusu madde hükmüne göre portföyünün en az %51’i Türkiye’deki şirketlerin hisse senetlerinden oluşmayan yatırım fonlarının katılma belgelerinin prensip olarak “Borsa Rayici” ile değerlenmesi gerekir. [3]

Yatırım fonu katılma belgelerinin borsada işlem görmemesi nedeniyle borsa rayici söz konusu olmamakla beraber, madde hükümünün ruhuna uygun olarak katılma belgelerinin 31.12.XX tarihi itibariyle Yatırım Fonu tarafından açıklanan değeri üzerinden değerlendirilmesi gerekir. Burada yatırım fonu katılma belgesinin 31.12.XX. değerleme fiyatı olarak 31.12XX günündeki işlem fiyatını almak doğru olur.

Öte yandan Maliye Bakanlığı da bir özelgede, yurt dışında kurulmuş yatırım fonu katılma belgelerinin değerleme günü itibariyle hesaplanan getirisinin eklenmesi suretiyle, bir diğer ifadeyle değerleme günü (hesap dönemi ve geçici vergi dönemleri sonu) itibariyle ilan edilen değeri dikkate alınmak suretiyle değerlenmesi gerektiğini açıklamıştır. [4]

Konuya ilişkin yayımlanan bazı makalelerdeki görüşler de aşağıdadır:

 “Ülkemizde yatırım fonu katılma payları esasen borsada işlem görmemektedir. Bu tür kıymetlerin değeri günlük olarak bunları ihraç eden kurumlar tarafından ilan edilmekte ve istenildiğinde paraya çevrilebilmektedir. Bu kıymetlerin değerlemesinde, bunların değerleme günü itibariyle kıst getirisinin dikkate alınması gerekir. Kıst getiri hesabında ise, katılma belgelerini ihraç eden kurumların ilan edecekleri fiyatların esas alınması gerekir”. [5]

“…..Ülkemizde borsa yatırım fonu katılma belgeleri dışındaki yatırım fonu katılma belgeleri borsada işlem görmemektedir. Bu tür kıymetlerin değeri bunları ihraç eden kurumlar tarafından ilan edilmekte ve istenildiğinde paraya çevrilebilir niteliktedir. Bu kıymetlerin değerlemesinde bunların değerleme günü itibariyle kıst getirisinin dikkate alınması ve kıst getiri hesaplamasında katılma belgeleri ihraççılarının ilan edeceği fiyatın esas alınması gerekmektedir.” [6]

Görüldüğü üzere; Vergi Usul Kanunu’nda fon portföyünün en az % 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle değerlenir denildiğine göre; demek ki diğer yatırım fonları katılma belgeleri emsal bedelle değerlenir. Buna göre dönem sonlarındaki fon değeri ne ise o fiyatlama dikkate alınmalıdır.

Sonuç olarak; 7351 sayılı kanun ile yatırım fonu kar paylarına getirilen vergi istisnasını yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde değerlendirmek uygun olacaktır. 7351 sayılı kanun ile istisna getirilirken VUK değerleme maddesinin değiştirilmemiş olması, sadece kar payı (temettü) gelirlerine kurumlar vergisi istinası getirildiği anlamına gelmektedir. Zira değil Fon’a geri satış, bilançolarda tutulan katılma belgelerindeki değer artışı dahi VUK madde 279 gereği kurumlar vergisi matrahına dahil edilmektedir. Dolayısıyla geniş anlamda bir vergi istisnası amaçlanıyorsa Vergi Usul Kanunu’nun bahse konu maddesinin de değiştirilmesi ve alış bedeli ölçüsünün esas alınması gerekir. Tabii bu durumda aynı neviden diğer ürünlere aynı avantajın getirilmesi talepleri de sahnede yerini alacaktır. Doğal olarak örneğin Hazine Bonosu ve özel şirket bonoları ile diğer benzer ürünlerden elde edilen gelirler Kurumlar vergisine tabi iken, portföyü Hazine bonosu, özel şirket bonolarından oluşan yatırım fonları gelirleri vergiye tabi olmayacak mıdır? Bütün bu konuların Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi’nce açıklığa kavuşturulması uygun olacaktır.


[1] 7351 s. Kanun 22 Ocak 2022 tarih ve 31727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[2] VUK, Menkul Kıymetler, Madde 279: Hisse senetleri ile fon portföyünün en az % 51'i Türkiye'de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşan yatırım fonu katılma belgeleri alış bedeliyle, bunlar dışında kalan her türlü menkul kıymet borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayici yoksa veya borsa rayicinin muvazaalı bir şekilde oluştuğu anlaşılırsa değerlemeye esas bedel, menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle hesaplanır. Ancak, borsa rayici bulunmayan, getirisi ihraç edenin kar ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler, alış bedeli ile değerlenir.
[3] Mehmet Bingöl, Kurumlar Vergisi açısından Yatırım Fonu katılma belgelerinin değerlemesi, Finans Gündem, 24 Nisan 2018
[4] Gelir İdaresi Başkanlığı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 28.04.2020 tarih ve 64597866-105[279]-E.11147 sayılı muktezası
[5] Yakup TÜRK- A.Özkan BUYRUK, Menkul Kıymetlerin Vergi Usul Kanunu’na Göre Değerlemesi, Vergi Dünyası Dergisi, Aralık/2010, Sayı: 352
[6] Melih Poyraz, Menkul Kıymetlerin Değerlemesi, Vergi Dünyası Dergisi, Aralık/2007, Sayı: 316

FinansGündem | Mehmet BİNGÖL