Bu yazıya başlarken acaba haddimi aşıyor muyum diye sormadan edemedim. Ama ne pahasına olursa olsun bu yazıyı yazmak zorunda hissediyorum kendimi. (Bakın, heyecandan devrik cümle kullanmak durumunda kaldım, affola.)
Birkaç yıldır, gerek içeriden ve gerekse dışarıdan çok ağır hücumlara maruz kaldığımızı biliyoruz. Bir de başımızda 4 (dört) milyon Suriyeli var. Sayın Cumhurbaşkanı Suriyeliler için 40 milyar dolar harcadık dedikçe milletin Suriyelilere tavrı değişiyor, misafir yerine onları haramzade olarak görmeye başlıyorlar.

Diğer yandan Suriyeliler, kayıtdışı olarak çalışıyor ve Türklerin gireceği işleri çok daha ucuza yapıyorlar, bu da işsizliği artıran bir unsur oluyor. Bunlara acele çözüm bulunması gerekiyor, çünkü meşhur hikayedeki gibi, hani vergiler artırılmış, artırılmış ve sonunda halk oynamaya başlamış ve hükümdar (aman artık vergileri artırmayın) demiş. Millet Suriyelilerden ve Suriyelilere verilen tavizlerden, hastanedeki Suriyelilerden, doğum yapan Suriyelilerden ve gürültü yapan sabahlara kadar uyumayan Suriyelilerden bıktı. Aman dikkat.
Devam eden iç ve dış müdahaleler sonucu da bütçe açıkları sıradağların en üst tepesine kadar çıktı. Onu da biliyoruz ama vergileri artırmak veya bir takım vergisel ödevlerde zorluklar çıkarmak çözüm değil. Halk oynamaya başlayıverir.
Nasrettin Hocanın eşeğini kaybettiğinde araması gibiyiz şu anda. Hele bir doğalgaz bulursak ne sevineceğiz bilemezsiniz. Ama ya o tepeyi de aşınca bulamazsak, nasıl feryat edeceğiz acaba.!

Devlet ve mükellefler ne yapmalı:
a. Devlet, 5.000 ve 30.000 liranın üstündeki faturalar e-fatura olacak ısrarından vazgeçmelidir. Halkımızı küçük görmüyoruz ama piyasadaki tüccarın, bakkal çakkalın kaçta kaçı e-fatura kesebilecek durumda, bunu inceleyen var mı?
b. Teşvik tedbirlerindeki geçici madde hükümleri en az bir sene daha uzatılmalıdır.
c. KDV indirimleri en az 6 (altı) ay daha uzatılmalıdır.
d. Devlet KDV iadelerini ne yapıp yapıp zamanında vermelidir. (Aksi takdirde ihracatın bile durması ihtimali söz konusudur)
e. Özellikle indirimli orandaki KDV ve KV uygulamaları daha basitleştirilmelidir.
f. Kayıtdışı ekonominin kalkması için devlet daha daha daha ciddi çalışmalıdır. (Tabii ki süt veren ineği kesmemek şartıyla)
g. Bütün bu saydıklarımızın bir an önce hayata geçirilmesi şarttır diye düşünmekteyim.
h. Ben Sayın Cumhurbaşkanının 16 senedir başarısını Keynes teorisini tam zamanında ve yerinde uygulamasına bağlıyorum. Bugünden sonra da aynı teori tatbik edilebilir. Nasıl derseniz?
H1- Kanal İstanbul tam bir Keynes teorisi uygulaması olacak ve hem işsizliği azaltmaya hem de ekonomiyi harekete geçirmeye sebep olacaktır.
H2- Ciddi olarak yapılacak, tüm Türkiye için kentsel dönüşüm proje ve düzenlemeleri de ikinci olarak uygulanacak bir Keynes Teorisi tatbikatı olabilir ve gerek işsizliği azaltacak ve gerekse ekonomiyi harekete geçirecek bir projedir.
ı. Bir çok kimse bunların inşaat ağırlıklı projeler olduğunu ve devletin yatırım yapması gerektiğini ileri sürebilir. Bugünkü sistemde bir takım stratejik yatırımlar dışında yatırımlar özel sektör tarafından yapılacaktır.
Özel sektörün yatırımlara devam edebilmesi için teşvik tedbirlerinin zamanında düzenlenmesi, açıklanması, teşviklerin ve ihracat KDV iadelerinin yatırımcı ve ihracatçıya zamanında verilmesi kesinlikle gereklidir. Devlet bunları yapmalıdır ve yapacaktır.
i. Özel sektör ve vergi mükellefleri vergisini tam ve zamanında vermelidir.
j. Kayıtdışından vazgeçmelidir. Herkes şunu bilmelidir. Tam faturalı yani kayıt içinde çalışırsanız, maliyeci korkusu yaşamazsınız, muhtelif elemanların çalması korkusu ile karşı karşıya kalmazsınız, akşamları rahat uyursunuz ve en önemlisi, doğru kayıtlar karşısında doğru tahliller yaparak daha isabetli kararlar alırsınız ve inanamayacağınız kadar büyürsünüz.
Yazıma burada son verirken, ülkemiz tüccar ve sanayicisi ile bürokratlarının ve devlet adamlarının ülke lehine doğru kararlar almasını diliyorum.

Cevdet AKÇAKOCA | EkoHaber