Pandemi iş hayatında çok önemli sonuçlar doğurdu. Kalıcı bir dönüşüm yarattığı söyleniyor. Son zamanlarda bu konuda o kadar çok röportaj ve yazı okuyup sunum izledim, ki patlamak üzereyim. Ben şahsen bu çalışma modelini sevemedim, tamam kişinin kendisine ve ailesine daha çok zaman ayırmasını sağlıyor, ancak etkisini sonradan göreceğimiz ciddi sağlık problemlerine ve ruhsal sorunlara yol açabileceğini de düşünüyorum.

Peşin reddetmek olmaz, verimliliği artıran ve azaltan yanları var.

Sosyal bir varlık olan insana uygun bir model değil bence bu kadar yalnız çalışma. Çevrimiçi toplantılar sıcaklığı sağlamıyor. Sınırlı bir süre ile evden çalışılacak karma modeller bence çok daha sağlıklı.

Kurum bağlılığını ve sadakati önemli ölçüde ortadan kaldırdığını düşünüyorum uzaktan çalışma modelinin…

İnsanoğlunun evrim sürecinde 2020 ve 2021 yıllarında önemli bir değişimden/kırılmadan söz edecek bilim insanları muhtemelen ileride.

Ancak pandeminin bazı kişiler için önemli fırsatlar yarattığını da kabul etmek gerekir. Artık aynı kentte veya civar kentlerde evden çalışma veya memleketten çalışma ile sınırlı bir uzaktan çalışmanın ötesinde ülkeler arası uzaktan çalışma olanaklarından söz edebiliriz. Özellikle Avrupa'da çalışmakta olan çok sayıda Türk vatandaşı 1 yılı aşkın süredir Türkiye'den çalışıyor. Birçok kişi bunu kalıcı hale getirmeyi düşünüyor.

Bu eğilimi gözlemlediğim için 24 Ağustos 2020 tarihinde yazdığım yazıda, yabancı bir ülkedeki işverenden alınan ücretler için Türkiye'de uygulanan gelir vergisi istisnasından bahsetmiştim.

Bu yazıda, belli koşullarla yurt dışındaki işveren için Türkiye'de çalışan kişilerin elde ettiği ücret gelirleri üzerinden Türkiye'de gelir vergisi ödenmeyebileceğini açıklamıştım.

En çok okunan olmasa da en çok fayda sağlayan yazım olduğunu tahmin ediyorum. Bu sonuca, beni yazı ile alakalı olarak arayan, elektronik posta ile soru soran kişilerin fazlalığından ulaşıyorum.

En çok sorulan sorulara bugün cevap vermeye çalışacağım.

Önce istisna uygulamasını hatırlayalım.

Türkiye'de yabancı bir ülkedeki işveren için çalışan ücretlinin gelir vergisi istisnasından yararlanabilmesi ve dolayısıyla elde ettiği ücretler için Türkiye'de gelir vergisi ödememesi[1] için aşağıdaki şartların sağlanması gerekiyor:

1) Yurt dışındaki işvereninin dar mükellef kurum olması, yani Türkiye'de herhangi bir kanuni merkezi veya iş merkezinin bulunmaması, (başka bir ifade ile yabancı kurumun Türkiye'den hiçbir şekilde kazanç elde etmemesi)[2]

2) Dar mükellef kurumda çalışan kişinin "hizmet erbabı" ve yapılan ödemenin de "ücret" olması,

3) Dar mükellef kurumun Türkiye'de çalışan personeline yapılan ödemenin bu kurumun yurtdışı kazançlarından karşılanması, 

4) Ücretin döviz olarak ödenmesi, 

5) Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye'deki hesaplarına gider olarak kaydedilmemesi (Her ne kadar özelgelerde bu şart ayrıca belirtiliyor olsa da, dar mükellef kurumun Türkiye'de kanuni veya iş merkezi bulunmayacağından, yani defter tutmayacağından bu şartı ayrıca belirtmeye gerek olmadığını düşünüyorum).

Şimdi sorulara gelelim.
 

Ücret ilişkisi ne anlama geliyor?

İstisnadan yararlanabilmek için dar mükellef yabancı kurum ile Türkiye'de çalışan kişi arasındaki ilişkinin işçi-işveren ilişkisi ve aradaki sözleşmenin de hizmet sözleşmesi olması gerekiyor. Eğer bu ilişki yoksa verilen hizmet karşılığı elde edilen gelirin ücret olmayıp danışmanlık geliri (yani serbest meslek kazancı) olduğu ileri sürülebilir.

Ücret ilişkisinden söz edebilmek için hizmetin işverenin verdiği emir ve talimatları doğrultusunda yerine getirilmesi gerekir. Eğer hizmet Türkiye'deki kişinin bağımsız bir şekilde sunduğu hizmetten yabancı işverenin yararlanması şeklinde gerçekleşiyor ise aradaki ilişkinin ücret ilişkisi olmadığı söylenebilir. Özellikle aynı hizmet başka şirketlere de sunuluyorsa hizmetin danışmanlık, yani serbest meslek faaliyeti olduğunun ileri sürülmesi kuvvetle muhtemeldir.

Yurt dışındaki işverenin Türkiye'de bir işletmesinin olması istisnayı engeller mi?

Bazı örneklerde yurt dışındaki yabancı kurumun Türkiye'de bir iştiraki olduğunu görüyoruz. Türkiye'deki ücretlinin sunduğu hizmet, Türkiye'deki bu işletme ile ilgili olmayıp tamamen yurt dışına yönelik olabiliyor.

Hizmet ilişkisinin Türkiye'deki faaliyetle hiçbir ilgisinin olmaması ve kişinin ücretinin yurt dışına yönelik verdiği hizmetler karşılığında yurt dışından elde edilen kazançlardan karşılanması halinde istisnanın uygulanabileceğini düşünüyorum. İstisnanın kötüye kullanımını engellemeye yönelik açıklamalar kişilerin kanuni haklarını kullanmalarına engel olmamalı…
 

Sosyal sigorta mevzuatı açısından değerlendirme…

Halen 30 ülke ile imzalamış olduğumuz Sosyal Güvenlik Sözleşmeleri, bu sözleşmelerde belirtilen haklardan, sözleşmeyi imzalayan ülkelerin vatandaşları ve bunlara eşit sayılan kimseler ile bunların geçindirmekle yükümlü oldukları aile bireyleri ve ölümleri halinde geride kalanlardan hak sahibi olabilecek kimselerin yararlanabileceği hükümleri düzenliyor.

Sosyal güvenlik sözleşmelerinde temel kural çalışılan ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olmak. İşverenleri tarafından geçici bir süre için sözleşmeye taraf olan diğer ülkeye gönderilenler açısından bu kural geçerli değil.

Yukarıda açıkladığım şekilde yurt dışındaki işvereni için sürekli olarak Türkiye'de çalışan kişilerin, yurt dışında sigortası yoksa ilke olarak Türkiye'de sigortalı olması gerektiği söylenebilir.

Ancak bu çalışma yurt dışındaki işverenin Türkiye'de bir işyerinin bulunmaması nedeniyle çalışanın evinden yapılırsa, ortada bir işyeri bulunmadığından pratik olarak Türkiye'deki mevzuat uygulanamaz. Dolayısıyla bu kapsamdaki ücretler üzerinden Türkiye'de sigorta primi ödenmesine gerek olmadığını düşünüyorum. Bu durumu bir eksiklik olarak değerlendirmek mümkün.

Bu çalışma modelinin yaygınlaşması nedeniyle, çalışanların mağdur olmaması bakımından bu konunun düzenlenmesi gerektiği anlaşılıyor.
 

Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları açısından değerlendirme

Türkiye'den yurt dışındaki yabancı işverenlere hizmet veren kişiler gerek yerel mevzuat gerekse çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları bakımından "Türkiye mukimi" olarak değerlendirilir. Bu nedenle Türkiye'de verdikleri hizmetler için elde ettikleri ücret gelirleri yurt dışında vergilendirilemez. Bu gelirleri vergilendirme hakkı Türkiye'ye aittir. Türkiye'nin söz konusu ücretleri vergiden istisna etmiş olması, bu ücretlerin yurt dışında vergilendirilmesini gerektirmez. 


[1] Türkiye'de yerleşik kişilerin yurt dışından elde ettikleri ücret gelirleri, tutarı ne olursa olsun ilke olarak yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilerek vergilendirilir.

[2] İrtibat bürosunun varlığı şartın ihlali sayılmıyor, çünkü irtibat bürosu ticari faaliyette bulunamaz.