Ataşehir'de inşa edilen ve eylül ayında açılması planlanan İstanbul Finans Merkezi (İFM) ile ilgili kanun teklifi, 1 Haziran 2022 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunuldu.

Kanunun amacı; Türkiye Cumhuriyeti'nin finansal rekabet gücünü uluslararası alanda artırmak, finansal piyasalar ile ürün ve hizmetlerin gelişmesine ve derinleşmesine katkıda bulunmak, uluslararası finans ve sermaye piyasalarına entegrasyonu güçlendirmek ve bu sayede İstanbul Finans Merkezi'nin önde gelen küresel finans merkezlerinden biri olmasını sağlamak olarak belirlenmiş.

Kanun teklifinde öngörülen indirim, istisna ve diğer vergi avantajlarından faydalanmak için; katılımcı belgesi alarak ofis alanında yer alma ve finansal hizmet ihracatı gerçekleştirme şartlarını yerine getirmiş olmak gerekiyor.

İFM'de gerçekleştirilecek olan finansal faaliyetler; bankacılık, sermaye piyasaları, sigortacılık, finansal kiralama, faktoring ve benzeri piyasalar altında yer alan menkul kıymetler, türev araçlar, ödeme sistemleri, elektronik para ve benzeri faaliyet, hizmet ve işlemlerdir.


FİNANSAL HİZMET İHRACATININ ARTIRILMASI İÇİN TANINAN AYRICALIKLAR NELERDİR?

İstanbul Finans Merkezi'nde yurt dışında yerleşik kişilere finansal hizmet verilmesi ana hedef olarak belirlenmiş ve ciddi vergi avantajları ile konu teşvik edilmiştir.

Katılımcı belgesi alarak finansal faaliyet gösteren kuruluşların yurt dışında yerleşik kişilere sundukları finansal hizmetler, hizmetten nihai olarak yurt dışında faydalanılması koşuluyla, finansal hizmet ihracatı olarak değerlendirilecek.

Katılımcı belgesi almış finansal kuruluşlar tarafından İFM'de gerçekleştirilecek finansal hizmet ihracatı niteliğindeki;

– Faaliyetler kapsamında elde edilen kazançların tamamı 2031 yılı sonuna kadar istisna, 01.01.2032'den itibaren %75'i istisna, kalan %25'lik kısım üzerinden kurumlar vergisi ödenecek,

– İşlemler ile bu işlemler nedeniyle lehe alınan paralar banka ve sigorta muameleleri vergisinden istisna,

– Faaliyetlere ilişkin işlemler her türlü harçtan, bu işlemlere ilişkin düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden istisna, edilmiştir.

Ayrıca, katılımcı belgesi almış finansal kuruluşların İFM'de istihdam ettikleri personele ödenen aylık ücretin gerçek safi değerinin; yurt dışında en az beş yıllık mesleki tecrübeye sahip kişilerde %60'ı ve yurt dışında en az on yıllık mesleki tecrübeye sahip kişilerde ise %80'i gelir vergisinden istisna ediliyor. Bu kapsamda belirtilen istisna, İFM'de çalışmaya başlamadan önceki son 3 yılda Türkiye'de çalışmamış olan personelin ücret gelirlerine uygulanacak.

İFM'de yer alan taşınmazların kiralanmasına dair işlemler her türlü harçtan ve bu işlemlere ilişkin düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden istisna olacak.

En az üç ülkede aktif olarak faaliyet gösteren katılımcıların bölgesel hazine ve finansal yönetim merkezleri hakkında da bu istisna ve indirimler uygulanacak.

Katılımcılar, tutmak zorunda oldukları defterler ile düzenleyecekleri belgeleri yabancı para birimiyle tutulabilecek ve defterleri Türkçe tutmak zorunluluğuna da tabi olmayacaklar.

Katılımcıların kendi aralarında İFM'de yürüttükleri faaliyetler kapsamında, katılımcıların faaliyetlerinin tabi olduğu mevzuata aykırı olmaması kaydıyla, özel hukuka tabi olarak yaptıkları her nevi işlem ve sözleşmelerde serbestçe hukuk seçimi yapılabilecektir.

ULUSLARARASI ŞEHİR OLMAK

Dünyada son yüz yılda, “ticaret merkezi şehir devlet modeli” olarak adlandırılan yapılanmanın ilk örneği Hong Kong olmuş, daha sonra Singapur ve 1980'lerden sonra da Dubai öne çıkmıştır. Son yıllarda Londra'da “uluslararası şehir” yönüyle fark yaratmaktadır. Bu uluslararası şehirlerin ortak özelliği, yabancı nüfusla yerli nüfus arasında dengeli bir dağılımın gözetilmiş olmasıdır. Örneğin; Londra‘da beyaz İngilizlerin oranı %45'ler seviyesindedir.

Teklifin gerekçesinde; İFM'nin 15 yılda GSYH'ye 129 milyar TL katkı sunacağı ve 15 yılda istihdama 102.000'e yakın ek bir katkı sağlayacağı öngörüsü yer alıyor.

Son on yılda toplam hizmet ihracatımız içerisinde finansal hizmet ihracatımızın payının %3, dünya ortalamasının %14 ve gelişmiş ülke ortalamasının da %25 olduğu dikkate alındığında, çok geride kaldığımız bir gerçek.

İFM'de yer alacak katılımcılara uygulanacak “hukuku seçme serbestisi” getirilmesi, en önemli handikapımızı ortadan kaldırıyor gibi. İstanbul nüfusu içinde Türk nüfusunun oranının %50'nin altına inmesine ilişkin şart da gerçekleşmek üzere. Gerçi finansçılar kendi ülkelerinin giriş kapılarına bile yaklaştırmadıkları Suriye, Afganistan, Pakistan, İran ve Iraklılarla yaşamak isterler mi, bilemiyoruz.

Birleşik Arap Emirlikleri petrol ülkesi olarak bilinir ama petrolün gayri safi milli hasıla içindeki payı %1'dir. Ülke zenginliğini, %5 Katma Değer Vergisi dışında bir vergi alınmayan “Dubai Ticaret Merkezi”ne borçludur.

Türkiye, İFM'ye çok ciddi bir yatırım yapmış ve önemli bir vizyon ortaya koymuştur. Harcanan milli servetin heba olmaması için; çok iyi bir tanıtım ve yönetimde liyakati gözeten tercihlerle Dubai'ye ciddi bir rakip olabiliriz diye düşünüyorum.

Sözcü | Nedim TÜRKMEN