1971-1972 yılları Merinosta hakikaten çok ama çok dolu geçti. Sanki yeniden bir üniversite okuyordum.

Dünya ve Türkiye'de yünlü sanayiini, yapak ve yün piyasasını, Avustralya borsasını, nasıl çalıştığını öğrendim. Bir önceki yazımda belirttiğim gibi bir nebze olsun tekstil ve filoş piyasasını dışarıdan gördüm ve öğrendim. Tabii bu öğrenme denizde bir su damlası kadardır bana göre.

Ama esas olan dünya yapak piyasasını takip etmeye başladım. Grafiklerle takip sistemi kurdum. Bu sistem sonraki iş hayatımda çok faydalı oldu. Avustralya borsasında yapak fiyatının ne zaman yükseleceğini, ne zaman düşeceğini rahatlıkla keşfedebiliyordum. Okurlarım, www.cevdetakcakoca.com sitemdeki yazılarım içindeki anılar 1 ve devamı olan yazılarımı bulup okurlarsa, Avustralya borsası ile ilgili olarak ne yaptığımı görebilirler. İlerideki iş hayatlarında faydası olacağını umuyorum.

Bu arada evde annem, sana şu kızı alalım, şunu isteyelim, bak bu kız ne kadar uygun şeklinde her ananın yaptığını yapmaya başladı. Uzağa gitmeye lüzum yok, karşımızda bir hanımefendi var. Nejla. Sekreterlik okulunu bitirdi ve Çemtaşta çalışıyor. Onu isteyelim deyince içimden hah tamam dedim. Evet isteyelim dedim ve bizim önce söz sonra nişan yolculuğuna çıkmış olduk.

Burada karşımıza aşk mı, yoksa görücü usulü mü ikilemi çıkmaz mı dersiniz? Tabii çıkar, ama zaten yıllardır tanıdığınız bir hanımefendi ise ve içinizde ona karşı bir takım kıpırtılar varsa, daha fazla düşünmeye lüzum yoktur derim.

Biz sözlenip nişanlanmaya karar verince, gerek iş arkadaşlarım ve gerekse diğer arkadaşlarıma tam bir sürpriz oldu. Bu konuyu hiç ama hiçbir arkadaşımla konuşmamıştım. Nişanı evde yapmaya karar verdik. Afrika'da Kenya'nın meşhur başkanı Jomo Kenyatta'sına birebir benzeyen enerji şefi Arap İsmail (Allah rahmet eylesin) bize spotlar ışıklar verdi. Arkadaşım İskender de (ona ve eşine de Allah rahmet eylesin) film çekme makinesini alarak o geceyi ölümsüzleştirdi.

Nişanımız 27.Mayıs.1972 tarihinde oldu.

Sevgili arkadaşım İskender Çelebi ve eşi hemşire Huriye Çelebi ile .

Eşimin arkadaşları ile birlikte (Hadi onların isimlerini vermeyeyim de onu da sizler bulun diyorum)

Gürültülü patırtılı, eğlenceli bir nişan töreni oldu. Nişan yüzüklerimizi Orhan Volkan taktı.

Ertesi gün, birlikte parka çıktık. İskender ve Huriye de film çekiyorlar. Filmde biz el ele tutuşmuş olarak parkta yürüyoruz. Resmi gören çocuklarım, aaa, baba, anne, o zamanlar böyle el ele tutuşup parkta yürüyebiliyormuydu insanlar diye hayret ediyorlardı.

Derken Kamera geniş açıdan bizim arkamızı da göstermeye başlıyor. Arkamızda kız ailesinin fertleri, küçükleri, erkek ailesinin fertleri ve küçükleri bir ordu gibi geliyorlar.

O kalabalikta el ele tutuşmakla büyük cesaret göstermişiz ha.

Bu aşağıdaki resim de o nişan töreni için eşim tarafından alınmış olan kravat. Hala sağlam ve hala arada bir kullanıyorum. Ne güzel seçilmiş ama.

Gökten ilk elma düştü ve siz okurlarıma sunuldu diyerek yazıma burada son vermek istiyorum. Merinos yazıları bir veya iki tane daha olacak ve sonra bir başka firmaya geçeceğim, tabii bana göre Bursa sanayisini ve tanıdığım değerli insanları da yazabildiğim kadar yazacağım.

LifeBursa | Cevdet AKÇAKOCA