Hani sinema da film başlar da siz tam mısırınızı avuçlamışken, “pardon, pardon” diyen geç gelen  izleyiciler olur ya…Eğer siz de filmin ilk yarısı olan seküritizasyon ve varlığa dayalı menkul  kıymetleri anlattığımız “Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler İhracının Dayanılmaz Hafifliği”  makalemi okumadıysanız, lütfen yan koltuktaki izleyiciye “Neler oldu?” diye sormayın, çünkü  filmin ikinci yarısı başlıyor. 

Evet sevgili izleyiciler; ilk bölümde kaynak kuruluştan (örneğin banka olsun) alacakları  kurduğumuz SPV’ye/Fon’a (mesela, Varlık Finansman Fonu) transfer etmiş, SPV bu alacakları  dayanak göstererek VDMK ihraç etmiş ve bu yolla toplanan paralarla devraldığı alacakların  parasını bankaya ödemişti.  

Bu bölümde ise bakalım işletme/banka VDMK’a konu olan alacakları bilançosundan çıkarıp,  onun yerine aldığı paraları kasasına koyabilecek mi? 

TFRS 9 Finansal Araçlar Standardı, “Finansal Varlıkların Finansal Tablo Dışı Bırakılması” (EK B  -Bölüm 3.2) ile ilgili çok güzel bir çizelge hazırlamış. İnsanın neredeyse evinin duvarına asıp, her gün bakası geliyor.  
 

Konsolide olmalı mı? 

Birinci adım, alacakların transfer edildiği SPV’nin kaynak sağlayıcı kuruluşun (örneğin  bankanın) bir parçası olup olmadığının ve kaynak kuruluş tarafından kontrol edilip  edilmediğinin tespit edilmesidir. Bu tespit TFRS 10, Konsolide Finansal Tablolar Standardında  geçen “kontrol” tanımına göre yapılacaktır. Eğer ki banka SPV’yi kontrol ediyorsa, feleğin tokadı  gibi sattığı alacakları bilançosundan çıkarıp, konsolidasyon yoluyla tekrar bilançosuna koymak  durumunda kalabilir. 
 

Hangi alacaklar? 

İkinci adım, alacak portföyünün tamamının mı yoksa bir kısmının mı bilançodan çıkarılacağına  karar verilmesidir. Bu adım kolaymış demeyin, standart bunun nasıl yapılacağı ile ilgili kriterler  belirlemiş.  

Üçüncü adım, ilgili alacaklardan nakit akışlarına ilişkin hakların sona erip ermediğinin  değerlendirilmesi. Örneğin alacaklar değer düşüklüğüne uğradı ve ortada alacak kalmadı veya  alacakların şartlarında önemli değişikliler oldu mu? 
 

Hak ve yükümlülükler neler? 

Dördüncü ve beşinci adımlar, işletme varlıklardan elde edilecek nakit akışlarıyla ilgili haklarını  devredip devretmediğidir. Varlıktan elde edilen nakit akışlarına ilişkin bir ödemede bulunma  mükellefiyetini kim üstlendi? Bu sorulara cevap verirken dikkat etmemiz gereken bazı hususlar  vardır. Hizmet sağlayıcı görevini de üstlenen işletme/banka, alacakların tahsilatı ve SPV’ye  transferi ile ilgili süreçte karar verici (principal) mi yoksa sadece belirlenen görevleri yerine  getiren aracı mı (agent)? Devrettiği alacakları tekrar bilançosunda görmek istemeyen işletme, bu süreçte tahsil edilemeyen alacaklar için yükümlülük üstlenmemeli, tahsil ettiği paraları  gecikmeden SPV’ye transfer etmeli ve ilgili varlıklarla ilgili ipotek, teminat gibi işlemler  yapamamalıdır (pass -through arrangements).  
 

Risk ve getiri analizi 

Bir sonraki, yani altıncı ve yedinci adımlar, risk ve getirilerin analizidir. İşletme, ilgili alacakların  tüm risk ve getirilerini önemli ölçüde devretti mi yoksa elinde tutmaya devam mı ediyor?  Zorunlu olmamakla beraber bunu anlamanın kolay yollarından biri varlıklardan sağlanacak net  nakit tutarının transfer öncesi ve sonrası değişkenliğinin ölçülmesidir (variability test).  Ödemenin gecikmesi (late payment risk), tahsilat (credit risk) veya kur değişimleri (foreign  exchange risk) alacaklarla ilgili risklere örnek oluştururken, faiz riski, erken ödeme (prepayment  risk) de ipotekli alacaklar da karşımıza çıkabilir. Risk ve getirinin devredildiği durumda,  işletmenin transfere konu olan orijinal varlıklardan elde edeceği nakitte önemli bir değişiklik  olmaması beklenir.  
 

Devam eden ilişkiler 

Nihayet son düzlüğe geldik. İşletme varlığı kontrol ediyor mu? İşletme alacaklarla ilgili risk ve  getirilerin bir kısmını devrettiğini düşünüyor ancak tam da emin olamıyorsa o zaman son durak  “kontrol analizi” olacaktır. Muhtemelen “Hayda! En başta kontrol kriterini değerlendirmedik  mi?” diyeceksiniz. Ama bu kontrol başka kontrol. Burada kontrol ile ilgili soracağımız soru  alacakları devralan taraf bu varlıkları kolayca satabilir mi (practical ability to sell)? Devralan  taraf alacakları canı istediğinde, herhangi bir kısıtlamadan olmadan üçüncü taraflara  satabiliyorsa, bu varlıklarla ilgili aktif bir pazar varsa, tüm bunlar varlıkların kolayca  satılabileceğinin göstergesidir. Ancak devreden işletmenin alacaklar üzerinde put opsiyon hakkı  varsa veya garanti verdiyse, kontrolü hala elinde tuttuğuna işarettir. 

E peki iki arada bir derede kalan bu alacaklara ne olacak? İşletmenin/bankanın ilgili alacakların  tüm risk ve getirilerini devredemediği ve kontrolün devrolmadığı durumda, buna “devredilen  varlıklardaki devam eden ilişki (continuing involvement)” denir. Hani “Eller ayırsa bile, yıllar  ayırsa bile, biz ayrılamayız.” şarkısı misali ilişkisi devam eden alacaklar, beraberinde  yükümlülükle birlikte yuvaya geri döner. 

Anlaşılan, alacaklar bilançodan kolay kolay çıkmıyor. 

PWC | Aslı GEDİK