Yakın tarihli bir özelgede, iş sözleşmesi feshedilmeden önce çıkış koşullarında mutabık kalınması için ihtiyari arabuluculuk müessesine başvurulması halinde ödenecek ek tazminatların; 4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesine göre ödenen işe başlatmama tazminatı olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, GVK 25/1-1 kapsamında istisna edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu kapsamda ödenen ek tazminatların GVK 25/1-7 kapsamında (yani ikale tazminatları gibi) değerlendirilmesi gerektiği açıklandı. 

8 Temmuz 2020 tarihli yazımda iş akdi sona eren çalışanlara ödenen kıdem, ihbar, işe başlatmama ve ikale tazminatlarının vergisel durumunu açıklamıştım.

Yazıda, arabuluculuk faaliyetinin iş uyuşmazlıklarında dava şartı olarak getirilmesini isabetli bulduğumu ve yargının iş yükünü azaltacağını belirttikten sonra; yargı kararı veya arabuluculuk anlaşmasına göre ödenen tazminatlar 8 aylık ücrete kadar vergiden istisna edilmişken, ikale yoluyla ödenen tazminatlara çok düşük bir istisna tanınmış olmasını eleştirmiştim. 

Gerçekten de birbiri ardına yapılan yasal düzenlemeler nedeniyle konu vergisel açıdan netleşti, ancak bu durum çok yaygın uygulanan bir anlaşma yolu olan “ikale”yi tüketti. Çünkü karşılıklı anlaşarak ödenen kıdem, ikale vs. tüm tazminatların toplamı için bir defa sabit tutarlı bir istisna uygulanıyor.[1] Oysa mahkeme kararı veya arabuluculuk süreci sonunda 8 aylık ücrete kadar ödenen işe başlatmama tazminatının ise tamamı gelir vergisinden istisna.[2]  

Bu durumda ikale yoluyla anlaşamayan taraflar, dava şartı için zaten zorunlu olan arabuluculuk faaliyetine vergi avantajı nedeniyle başvurmak durumunda kalıyorlar. Hatta sırf vergi istisnasından yararlanarak çalışana daha çok ödeme yapabilmek amacıyla arabuluculuk faaliyetinin kullanıldığı örnekler var. 

Bu istisnanın uygulanabilmesi için öncelikle iş sözleşmesinin feshi ve sonra dava şartı için başlayan arabuluculuk faaliyeti sürecinde arabuluculuk anlaşmasının sağlanması ve ödemenin buna istinaden yapılması gerekiyor. 

Peki, iş sözleşmesi feshedilmeden önce çıkış koşullarında mutabık kalınması için ihtiyari ara buluculuk müessesesine başvurulması halinde ödenecek ek tazminatlar gelir vergisinden istisna edilebilir mi? 

Maalesef bu mümkün değil, çünkü Gelir Vergisi Kanunu (GVK) 4857 sayılı İş Kanununa göre ödenen işe başlatmama tazminatlarını gelir vergisinden istisna ediyor. 4857 sayılı Kanunun 21 inci maddesi de iş akdi feshedildikten sonra ödenen tazminatları düzenliyor. 

Söz konusu maddeye göre, mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirlemek zorunda. (Ayrıca kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları da ödeniyor.) 

Arabuluculuk faaliyeti sonucunda da tarafların, işçinin işe başlatılmaması konusunda mutabık kalmaları halinde ödenecek tazminatın parasal miktarını belirlemeleri zorunlu. Aksi takdirde anlaşma sağlanamamış sayılıyor ve son tutanak buna göre düzenleniyor. 

Bu nedenle fesih gerçekleşmeden, ileride yapılacak fesihten doğacak hak ve alacaklara yönelik olarak yapılan ihtiyari arabuluculuk anlaşmaları kapsamında ödenen tazminatlara istisna uygulanamaz. 

Nitekim yakın tarihli bir özelgede, iş sözleşmesi feshedilmeden önce çıkış koşullarında mutabık kalınması için ihtiyari ara buluculuk müessesine başvurulması halinde ödenecek ek tazminatların; 4857 sayılı İş Kanununun 21 inci maddesine göre ödenen işe başlatmama tazminatı olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, GVK 25/1-1 kapsamında istisna edilmesinin mümkün bulunmadığı, bu kapsamda ödenen ek tazminatların GVK 25/1-7 kapsamında (yani ikale tazminatları gibi) değerlendirilmesi gerektiği açıklandı. 

Buna göre, imzalanan ihtiyari arabuluculuk anlaşmasına istinaden ödenen kıdem, ikale vs. tüm tazminatların toplamı için (en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşmamak üzere) bir defa istisna uygulanacak. 

Bu nedenle işçi ve işverenlere önerim, ihtiyari arabuluculuk anlaşmasına göre değil, iş akdi feshedildikten sonra yapılacak zorunlu arabuluculuk faaliyeti kapsamında yapılan anlaşmaya istinaden işe başlatmama tazminatını düzenlemeleri yönündedir. 

Son sözüm, mahkeme veya özel hakem kararı ile belirlenen tazminatlar ile zorunlu arabuluculuk anlaşması ile kararlaştırılan tazminatları gelir vergisinden istisna edip, işçi ve işverenin anlaşması yoluyla ödenen tazminatları çok düşük tutarlı bir istisnaya hapsedenlere: Gelin bu yanlıştan dönün, tarafları gereksiz bir yargı veya arabuluculuk sürecinden ve tabii ki gereksiz masraftan kurtarın. Çünkü bu çifte standardın haklı bir tarafı yok! 


[1] Çalışana anlaşma yoluyla kıdem tazminatına karşılık yapılan ödeme dışında ikale, iş kaybı, iş sonu, iş güvencesi tazminatı gibi çeşitli adlar altında ilave bir tazminat ödendiği taktirde, bu ödemeler ile kıdem tazminatı toplamının, en yüksek Devlet memuruna ödenen azami emekli ikramiyesi tutarını aşmayan kısmı istisnaya konu ediliyor. (Gelir Vergisi Kanunu Md. 25/1-7)

[2] 4857 sayılı İş Kanununa göre mahkeme veya özel hakem tarafından feshin geçersizliğine karar verildiğinde işçiye (en az dört ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında) ödenen işe başlatmama tazminatı gelir vergisinden istisna. (Gelir Vergisi Kanunu Md. 25/1-1) Bu Kanunun 21 inci maddesine göre, arabuluculuk faaliyeti sonucunda tarafların, işçinin işe başlatılmaması konusunda anlaşmaları halinde, iş sözleşmesi feshedilen hizmet erbabına en çok sekiz aylık ücreti tutarında ödenen işe başlatmama tazminatları da istisna kapsamında. (306 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği 9/4)

T24 | Erdoğan SAĞLAM