Şimdi diyeceksiniz ki, “hep mükellefler şok olacak değil ya, biraz da Maliye olsun!”. Evet, Maliye, sık olmasa da ara sıra şok yaşayabiliyor. Bu şoklar ise genellikle, Maliye’nin yaptığı düzenlemelerin Yargı tarafından iptal edilmesi halinde söz konusu oluyor. Bunun en son örneği ise bugünlerde sıcağı sıcağına yaşanıyor.

Danıştay 4. Dairesi bugünlerde verdiği bir karar ile, Maliye’yi adeta şok etti. Beklenmeyen bu karar, Maliye’yi üzerken, mükellefleri oldukça sevindirdi.


Karar ne ile ilgili?

Maliye, merkezi bütçe imkanlarını da dikkate alarak, tevkifat uygulamasından doğan KDV iadelerine, alıcılar tarafından tevkif edilen KDV’nin vergi dairesine ödenmiş olması şartını getirdi (35 Seri No.lu KDV Tebliği).

KDV tevkifat iadelerine ödeme şartı getiren bu düzenleme, 1 Mart 2021 tarihinde yürürlüğe girdi.


Ödeme şartı nasıl getirildi?

Maliye, bunun için KDV Kanununda bir değişiklik yapmadı, KDV Genel Uygulama Tebliği’nde yer alan “İade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması ŞARTI ARANMAZ.” şeklindeki cümleyi, “İade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması ŞARTTIR.” şeklinde değiştirmek suretiyle gerçekleştirdi (KDV Genel Uygulama Tebliğinin I/C-2.1.5.1. no.lu bölümü).


Ödeme şartı, alınan tüm önlemlere rağmen tevkifat KDV iadelerini yavaşlattı

Maliye, tevkifat uygulamasından doğan KDV iadelerinde, daha önce alıcıların tevkif ettikleri KDV’yi beyan etmiş olmalarını yeterli bulurken, 35 Seri No.lu KDV Tebliği ile 1 Mart 2021 tarihinden itibaren alıcıların tevkif ettikleri KDV’leri vergi dairelerine ödemiş olmaları şartını getirdi. Dolayısıyla, 1 Mart 2021 tarihinden itibaren tevkifat KDV iadeleri, alıcıların tevkif ettikleri KDV’yi sorumlu sıfatıyla beyan ederek vergi dairesine ödemiş olmaları halinde yapılıyor, ödememeleri halinde ise yapılmıyor.


Maliye, bu düzenlemeyle kendi görevini mükelleflere mi yükledi?

Maliye bu şekilde alıcılar tarafından tevkif edilen KDV’nin ödenmesini sağlama görevini, kendisinden KDV tevkifatı yapılan mükelleflere yüklemiş bulunuyor. Normal şartlar altında, tevkif edilen KDV’nin alıcılardan tahsil edilmesi doğrudan Maliye’nin kendi görevi. Yeni düzenleme ile satıcılara, “KDV iadeni almak istiyorsan, alıcılara tevkif ettikleri KDV’yi vergi dairesine ödet” deniliyor ki, bu pek anlaşılır bir şey değil.

Maliye’nin KDV iadesi için ödeme şartı getiren bu düzenlemeyi yaparken, “verginin hazineye intikal ettirilmiş olması ilkesi”ni benimsediği anlaşılıyor. Ancak, Maliye’nin verginin tahsil edilme görevinin kendisinde olduğunu ve bu görevi başkalarına devretmemesi gerektiğini de unutmaması lazım.

Dava açılması halinde, bu düzenlemenin iptal edileceğini belirtmiştim

Dünya Gazetesi’nde 15 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan “Ödeme şartı KDV tevkifat iadelerini durdurdu” başlıklı yazımda, dava açılması halinde, Maliye’nin bu düzenlemesinin iptal edilme olasılığının çok yüksek olduğunu belirtmiştim. Söz konusu yazımın ilgili bölümü aynen şu şekilde:


“Ödeme Şartı Getiren Düzenleme İptale Konu Olabilir Mi?

Tevkifat KDV iadelerini zorlaştıran ve Maliye’nin kendi tahsil görevini başkalarına devrettiğini gösteren bu yeni uygulamasının, KDV iadesi talep eden mükellefler bakımından yasal ve hukuki olmadığını düşünüyorum. Alıcılara tevkif ettikleri KDV’yi vergi dairesine ödettirilmesi görevinin, kendisinden tevkifat yapılan ve KDV indirimleri kısıtlanan satıcı mükelleflere yüklenmesi hakkaniyete de uygun değil. Düzeltilmemesi halinde, bu yeni düzenlemenin iptal davasına konu olması ve iptal edilmesi muhtemel görünüyor.”


Düzenlemeden etkilenen bir mükellef, iptal davası açtı

Mal ve hizmet satışı yapılan firmaların 2 No.lu KDV beyannamelerinde beyan ettikleri KDV tutarlarını ödememeleri nedeniyle tevkifat KDV iadesi reddedilen bir mükellef, 35 Seri No.lu Tebliğ ile yapılan söz konusu değişikliğin bir mükellefin vergi yasalarına muhalefet içeren davranışlarından başka bir mükellefin müteselsilen sorumlu tutulmasına neden olduğu, yasaların kendisine yüklediği ödevleri yerine getiren iyiniyetli vergi mükelleflerinin mal ve hizmet satışı yaptıkları kişilerin beyan ettikleri vergileri ödeyip ödemediklerini takip etmelerinin ve onları bu yönde zorlamalarının mümkün olmadığı, vergi yasalarına aykırılık teşkil eden mükellef hareketleri nedeniyle başka mükelleflerin sorumlu tutulmalarına sebebiyet vereceğinden, davaya konu Tebliğde yer alan düzenlemenin  hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle, yürütmeyi durdurma talepli iptal davası açtı.


Maliye yaptığı düzenlemeyi ısrarla savundu

Maliye ise, haklı olarak yaptığı düzenlemenin doğru ve yasalara uygun olduğunu savundu. Savunmada yer alan gerekçeler ise şu şekilde:

“Tevkifat uygulaması, KDV mevzuatında bir vergi güvenlik müessesesi niteliği taşıyor. Bu kapsamda alıcı tarafından tevkif edilen verginin, nakden veya mahsuben ödeme ile Hazineye intikal ettirilmemesi halinde, satıcıya iade yapılmayarak, mükellefler arasındaki ilişkiler üzerinden otokontrol olarak vergi güvenliğinin sağlanması amaçlanıyor. Bu nedenle, dava konusu düzenleme ile, Anayasa ve vergi kanunlarına aykırı yeni bir düzenleme getirilmiyor, kısmi tevkifat uygulamasından kaynaklanan iade taleplerinin hangi usul ve esaslar çerçevesinde yerine getirilmesi gerektiği açıklanıyor. Söz konusu düzenlemenin iptal edilmesi, haksız KDV iadesi alınmak suretiyle Hazine aleyhine sonuçlar doğmasına sebebiyet verebilir. Bu nedenle, söz konusu iptal davasının reddedilmesi gerekiyor.”

Danıştay 4. Dairesi, Maliye’nin düzenlemesinin yürürlüğünü durdurdu

Danıştay 4. Dairesi, kendisine yansıyan bu olayla ilgili olarak, her ne kadar 35 Seri No.lu Tebliğ ile, iade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV'nin ödenmiş olması şartı öngörülmüş ise de, KDV Kanununda ödenmiş olma şartına yer verilmediğinden, bu haliyle, Kanunda Hazine ve Maliye Bakanlığına tanınan yetkinin sınırları aşılarak düzenlenen ve mükelleflere Kanunda yer almayan bir yükümlülük yükleyen dava konusu Tebliğ hükmünde hukuka uygunluk bulmamış ve uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğmasına yol açabileceği dikkate alınarak, Tebliğ hükmünün yürütmesinin durdurulması gerektiği sonucuna varmış bulunuyor (Danıştay 4. Dairesi’nin 09.09.2021 tarihli ve Esas No : 2021/2647 sayılı Kararı).

Söz konusu Karar, oybirliğiyle verilmiş bulunuyor.


Maliye bu karara itiraz edebilir mi?

Evet, Maliye, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 7 (yedi) gün içerisinde Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu'nda bu karara karşı itirazda bulunabiliyor.


Peki, Maliye’nin bu itirazının kabul edilmesi mümkün mü?

Teorik olarak her şey mümkün. Ancak, kararda yer alan gerekçeler dikkate alındığında, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun bu itirazı reddetme olasılığı çok daha yüksek görünüyor. Ekim ayı içerisinde itiraz red kararının, yıl sonuna kadar da esas yönünden kararın verilebileceği ifade ediliyor. Yani, söz konusu düzenlemenin kısa süre içerisinde iptal edilmesi ve ödeme şartı aranılmayan önceki uygulamaya geri dönülmesi bekleniyor.


Yürütmeyi durdurma kararı tam olarak ne zaman uygulanabilecek?

Maliye’nin, Danıştay 4. Dairesi tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararını, 30 gün içerisinde uygulaması gerekiyor. Ancak, uygulamada, yürütmeyi durdurma kararları, itirazın reddedilmesi halinde uygulanmaya başlanıyor. Maliye’nin itiraz red kararı sonrasında bir Sirküler çıkararak, açıklama yapmasını ve tevkifattan doğan KDV iadelerinde, alıcılar tarafından tevkif edilen KDV’nin vergi dairesine ödenmiş olması şartını aramayacağını açıklaması bekleniyor.


Dava süreci devam ediyor, gelişmeleri buradan duyuracağız

Dava süreci devam ediyor, mükellefler Maliye’ye karşı şu an için bir adım önde görünüyor. Bu dava ile ilgili son gelişmeleri buradan duyurmaya çalışacağız.

Dünya | Abdullah TOLU