İşletmeler gerek birbirlerine gerekse kamu idarelerine fatura düzenlemekte ve söz konusu faturalar zaman zaman taraflar arasında ihtilaf konusu olabilmektedir. Fatura düzenleyen taraf; faturanın düzenlenmesinin ve alıcı tarafından teslim alınması/kabul edilmesinin alacağın varlığını ispatlamak için yeterli olduğunu, alıcı taraf ise faturanın dayandığı ticari işlemle uyumlu olmadığını ve dolayısıyla tek başına kendisinin borçlu olduğunu göstermeye yeterli olmadığını iddia eder.

Faturalar hem vergisel yönden hem de alacak hakkı doğurması yönünden önemli olduğundan faturanın mahiyet ve sonuçlarının bilinerek düzenlenmesi ve işleme tabi tutulması gerekmektedir.

Öte yandan, kamu idareleri mal ve hizmet alımlarında belli bazı yasal süreçlere ve prosedürlere tabi olduğundan bu idarelere kesilen faturalar alacağın varlığını ispatlama bakımından piyasadaki aktörlere kesilen faturalardan bazı önemli farklılıklar arz etmektedir.
 

Fatura nedir, ne için düzenlenir?

Faturalar ticari işler için düzenlenmekle birlikte Türk Ticaret Kanunu’nda faturanın tanımı yapılmamıştır. Söz konusu kanunda faturanın ne için düzenleneceği ve faturaya itiraz müessesesi düzenlenmiştir.

Kanuna göre, “Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Söz konusu kanun hükmüne göre faturanın düzenlenebilmesi için tacirin karşı tarafa mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olması gerekmektedir.

Fatura aynı zamanda vergisel bir takım sonuçlar doğurduğundan Vergi Usul Kanunu’nda faturanın tanımı açık ve net bir şekilde yapılmıştır.

Söz konusu kanuna göre (Md. 229); Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.

Faturanın içermesi gereken bilgiler, faturanın düzenlenme süresi ve fatura düzenleme mecburiyetinde olanlar da aynı kanunda düzenlenmiştir.
 

Faturaya itiraz

Türk Ticaret Kanunu’na göre; Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır. Söz konusu kanuna göre, faturaya alan tarafın faturanın içeriğine (fatura konusu mal ve hizmetin niteliği, adedi, birim fiyatı vb.) itiraz hakkını 8 gün içinde kullanması gerekmektedir.
 

Faturaya süresinde itiraz edilmemesi halinde alacak kesinleşir mi?

Faturaya itirazla ilgili olarak TTK’da “kabul etmiş sayılır” ibaresi bulunduğundan faturaya süresinde itiraz edilmemesi alacağın varlığına karine oluşturur. Karine bir şeyin varlığında veya yokluğuna ilişkin bir işaret, bir ipucu anlamına gelmekte olup, ispat gücü bakımından delilden daha zayıftır. Karinenin aksi her türlü delille ispatlanabilir.

Yargıtay’ın da yerleşik hale gelmiş kararlarına göre; faturaya süresinde itiraz edilmemesi alacağın varlığı için fatura düzenleyen taraf için alacağın varlığına ilişkin olarak sadece karine teşkil eder. Söz konusu karinenin aksi yani faturanın herhangi bir mal ve hizmet teslimine veya akdi ilişkiye dayanmadığı faturayı alan taraf açısından her türlü delille ispatlanabilir.
 

Alacağın varlığı için tek başına faturanın düzenlenmesi yetmez, söz konusu faturanın akdi bir ilişkiye dayalı olarak düzenlenmiş olması ve mal ve hizmetin teslim edilmiş olması da icap eder.

Yargıtay’ın da yerleşik hale gelmiş kararlarına göre;

- Bir sözleşmeye dayanmayan faturanın soyut olarak muhatabına gönderilmesi ve muhatabın faturaya itiraz etmemiş olması onun kesinleştiği sonucunu doğurmaz. 

- Faturanın içeriğine 8 gün içerisinde itirazda bulunulmadığı taktirde sadece faturada belirtilen verilerin doğru olduğu karinesi doğar. Bu durumdan, faturanın verilmesine neden olan iş veya hizmetin de yapılmış olduğunun kabul edildiği anlaşılmaz. Uyuşmazlık halinde, işin yapılmış olduğunun kanıtlanması gerekir. Ayrıca, alıcıya tebliğ edilmiş olan fatura içeriğinin kesinleşmesi söz konusu olamaz. Faturanın deftere kaydı fatura konusu işin gerçekleştiğine yalnızca karine teşkil eder. Bu karinenin aksinin ispatı her zaman olanaklıdır.

- Keşide edilen faturaya itiraz edilmemiş olması halinde fatura münderecatının kabul edilmiş sayılacağı hükmü ancak taraflar arasında faturanın keşide edilmesine neden olan akdi ilişkinin ispat edilmesi durumunda geçerlidir.

- Fatura deliline dayanılabilmesi için, fatura düzenleyen kişinin faturada yazılı mal veya hizmeti davalıya teslim ettiğini, bu teslimin borç doğurucu sözleşmesel hukuki bir ilişki sonucu olduğunu, faturanın da bu ilişki sonucu düzenlenmiş olduğunu genel ispat kurallarına göre kanıtlaması gerekir. Çünkü tebliğ edilen faturaya sekiz gün içinde itiraz edilmemiş olması hali, faturada yazılı malın alıcıya teslim edildiğini göstermez, bu sadece malın fiyat ve adedi yönünden içeriğini kabul anlamına gelir.

Öte yandan, fatura alıcı açısından borç ve gideri ifade ettiğinden ve kazançtan (vergi matrahından) düşüldüğünden vergi mevzuatına göre de, fatura tutarının gider veya maliyet olarak dikkate alınabilmesi için söz konusu faturanın akdi bir ilişkiye dayalı olarak düzenlenmesi ve mal ve hizmetin teslim edilmiş olması gerekmektedir.
 

Faturanın muhasebe ve ticari defterlere kaydedilmesi alacağın varlığına delil oluşturur mu?

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve Yargıtay’ın yerleşik hale gelmiş emsal kararlarına göre; faturayı alan tarafın söz konusu faturayı ticari defterlere ve muhasebe kayıtlarına işlemesi faturayı düzenleyen tarafın alacağının varlığına ilişkin olarak lehine delil teşkil eder.

Bununla birlikte, muhasebe ve defter kayıtlarına işlenen bir faturanın bir alacağın varlığına ve dolayısıyla ticari defterlerin sahibi lehine veya aleyhine delil teşkil edebilmesi için faturayı düzenleyen taraf ile faturayı alan tarafın her ikisinin tacir sıfatına sahip olması gerekmektedir. Türk Ticaret Kanunu’na göre kamu idareleri tacir sıfatına sahip olmadığından kamu idarelerine kesilen faturanın bu idarelerin defter ve muhasebe kayıtlarına işlenmiş olması fatura düzenleyen kişi lehine herhangi bir sonuç doğurmaz.
 

Kamu İdarelerine Fatura Düzenlenmesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Yukarıda da izah edildiği üzere, faturalar mal ve hizmet alım-satımı için düzenlendiğinden ve kamu idarelerinin mal ve hizmet alımları belli yasal düzenlemelere tabi olduğundan fatura düzenlenmeden önce söz konusu yasal düzenlemelerdeki süreç ve prosedürlerin tamamlanmış olması gerekmektedir.

Kamu idarelerinin mal ve hizmet alımları 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile söz konusu kanunlara istinaden yayımlanan ikincil mevzuat düzenlemeleri kapsamında gerçekleştirilir.

Kamu ihale mevzuatına göre kamu idareleri; ya ihale usulü ile ya da doğrudan temin yöntemiyle mal ve hizmet alımlarını gerçekleştirebilir. Asıl alım usulü ihale olmakla birlikte belli bir parasal limitin altındaki alımlar ile piyasadaki tek tedarikçi veya hizmet sunucusundan yapılacak alımlar doğrudan temin kapsamında gerçekleştirilebilir.

İhale yoluyla gerçekleştirilen alımlarda ihale dokümanının (şartnameler) hazırlanması, ihale onayı alınması, ihalenin ilan edilmesi, tekliflerin, yeterlik belgelerinin ve teminatın alınması ve değerlendirilmesi, ihalenin komisyon tarafından karara bağlanması ve onaylanması, ihalenin sonucunun açıklanması ve sözleşme imzalanması gibi süreçlerin tamamlanması gerekmektedir. Doğrudan temin yoluyla yapılan alımlarda ise ilan yapılması, teklif ve teminat alınması, yeterlik kriterleri aranması ve ihalenin komisyon tarafından karara bağlanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bu yöntemle yapılan alımlarda ilgili makamdan harcama talimatı (onay belgesi) alınması, tedarikçi ve hizmet sunuculardan piyasa fiyat araştırması yapılması ve belli bir süreyi gerektiren alımların sözleşmeye bağlanması gerekmektedir.

İster doğrudan temin ister ihaleyle yapılsın bir alıma ilişkin ödemenin yapılabilmesi için 5018 sayılı Kanunda harcama yetkilisi, gerçekleştirme görevlileri ve muhasebe yetkilisince düzenlenen ödeme emri belgesine bağlanması ve bu belge ekinde harcama belgeleri yönetmeliğinde sayılan tüm belgelerin bulunması gerekmektedir. Mal ve hizmet kamu idaresine gerçekten teslim edilmiş olsa dahi söz konusu belgeler düzenlenmeden ödeme yapılması yasal olarak mümkün değildir. Dolayısıyla, piyasadaki aktörler arasındaki alım satımlarda sözlü taahhütlerin yeri bulunmakta ve yazılı sözleşme yapma zorunluluğu olmamakla birlikte kamu idarelerince yapılan alımlarda bu tür taahhütlerin ve sözlü anlaşmaların herhangi bir değeri bulunmamaktadır. Zira, mal ve hizmet alımı sürecindeki her bir işlemin tutanağa bağlanması ve bu tutanağın yetkili kişilerce düzenlenmiş olması gerekmektedir.

Bu nedenle, kamu idarelerine fatura kesecek kişilerin bunları bilerek kamu idareleriyle alım-satım ilişkisine girmesi gerekmektedir.
 

Sonuç

Yukarıda irdelenen mevzuat hükümleri ve Yargıtay’ın emsal kararlarına göre, fatura tek başına bir alacağın varlığına delil teşkil etmez. Faturanın bir alacağın veya borcun varlığına delil teşkil edebilmesi için;

  1. Faturanın taraflar arasındaki akdi ilişkiye (sözleşme) dayanarak düzenlenmiş olması,
  2. Fatura konusu mal ve hizmetin alıcıya teslim edildiğinin kanıtlanması da,

gerekmektedir.

Kamu idarelerine kesilen faturaların ise yukarıda sayılan hususlara ilave olarak fatura konusu mal veya hizmet alımının kamu harcama mevzuatında öngörülen prosedür ve süreçler izlenerek gerçekleştirildiğinin yetkili kamu görevlilerince düzenlenen belgelerle ortaya konulmuş olması da gerekir.

Dünya | Ahmet ARSLAN