OECD, Covid-19’un vergi anlaşmalarına etkileri hakkında Nisan 2020 tarihinde bir rehber yayımlamıştı. 21 Ocak 2021 tarihinde ise bu rehberin güncellenmiş versiyonunu yayımladı. 

Rehberin amacı, Covid-19 döneminde yatırımcılara yol göstermek ve bazı konularda netlik sağlamak olup, vergi anlaşması maddelerinin yorumlanması ile ilgili OECD’nin görüşlerini yansıtması açısından önem arz ediyor. Şunu da belirtmekte fayda var ki güncellenmiş rehber, Covid-19’un gerek kurum gerek gerçek kişilerin vergisel durumları üzerindeki etkileri ile ilgili ülkelerin genel yaklaşımını yansıtıyor ve ülkelerin bu konuları ne şekilde ele aldığını da gösteriyor. Ülkelerin, bu belirsiz ortamda aynı amaçla kendi rehberlerini yayımlayabilecekleri belirtiliyor. Rehberde, bu kapsamda kendi rehberlerini yayımlamış ülkelere de yer verilirken, Türk Mali İdaresi’nin bu konuda henüz bir rehber yayımlamadığını belirtelim.  

OECD, bu rehber ile Covid-19 dolayısıyla tüm dünyanın içinden geçmekte olduğu bu olağanüstü dönemde, sınır ötesi yatırımları olan, sınır ötesi faaliyetlerde bulunan, çalışanları seyahat kısıtlaması sebebiyle farklı ülkelerde bulunmak zorunda kalan veya ev-ofis çalışma modeline geçen kurumlar için genel geçer bazı kurallara belirli şartlarla esneklik getirmeyi amaçlıyor. 

Covid-19’un neden olduğu  belirsizlikler ve bu belirsizlikler  ile birlikte ülkelerin uyguladığı seyahat kısıtlamaları ve aldığı sağlık tedbirleri neticesinde, bir çok gerçek kişi ve kurumun çalışma şeklinde/iş modelinde kontrolü dışında değişiklik meydana geldi. Hiç kuşkusuz bu değişikliklerin vergisel açısından değerlendirilmesi de önem arz ediyor. Esas itibarıyla, rehberde yer verilen yorumların, Covid-19 özelinde, bu dönemde alınan, mükelleflerin kontrolü dışındaki tedbirler nedeniyle ortaya çıkan, sadece belirli bir süre için geçerli olan, süreklilik göstermeyen çalışma şekilleri/iş modelindeki değişikliklerin mükellefler için ek vergisel sonuçlar doğurmaması yönünde olduğu görülüyor. Ancak, Covid-19 dönemine özel durumların “çifte vergilendirmeye neden olması” engellenmeye çalışılırken, “çifte vergilendirilmemeye” neden olmaması da önem arz ediyor.

Rehberde yer verilen konular 3 alt başlıkta toplanıyor; 

  • İşyeri oluşumu: Ev-ofis çalışma şekli, bağlı acente, inşaat şantiyelerinin durumu,
  • Gerçek kişi ve kurumların Mukimliği: Gerçek kişi ve kurumlar için mukimlik konusu, çifte mukimlik sorununun çözümü,
  • Sınır ötesi çalışanların ücret kazancı vergilemesi: Ücretlerin vergilemesi
     

1) İşyeri Oluşumu 

Çalışanların Covid-19 döneminde ev-ofis çalışma şekline dönmeleri sebebiyle, “ev-ofis” çalışma modeli işveren kurumlar için bir işyeri oluşturur mu ?

Bu durumun Covid-19 dönemine özel, geçici olarak ve bu dönemde alınan zorunlu tedbirler nedeniyle oluşmuş olması halinde “işyeri” teşkil etmemesi yönünde yorumda bulunuluyor.

Benzer şekilde, kişilerin bu dönemde geçici olarak sözleşmeleri evlerinde imzalamaları/sözleşmeleri evlerinde akdetmeleri de bağımlı acente tanımı itibarıyla işyerine oluşumuna neden olmamalıdır, şeklinde yorumlanıyor.

İnşaat şantiyeleri ise genel kural olarak belirli bir süre devam ettiği takdirde işyeri oluşturuyor.Bu sürenin hesabı, şantiyede ilk planlama/organizasyon faaliyetleri ile  başlıyor ve şantiyenin nihai terki ile sona eriyor. Geçici durdurmalar ise süreyi kesmiyor. Bu kapsamda, inşaat şantiyesinin COVİD-19 nedeniyle geçici süre ile kapatılması, sürenin işleyişini durdurmuyor. Ancak, inşaat şantiyesinin Covid-19 tedbirleri neticesinde belirli bir süre durdurulması halinde süre hesabına, bu geçici tedbir süresinin bitiminden itibaren tekrar başlanılması yaklaşımına da yer veriliyor.  

OECD’nin Nisan 2020 döneminde yayımladığı rehberde yer verilen açıklamalar doğrultusunda, bir çok ülke sınır ötesi yatırımcılara yön vermesi amacıyla rehberler yayımladılar. 

İşyeri oluşuma ilişkin olarak rehber yayımlayan ve yatırımcıları yönlendiren ülkeler arasında;

  • Avustralya,
  • Avusturya,
  • Kanada,
  • Almanya,
  • Yunanistan,
  • İrlanda,
  • Yeni Zelanda,
  • İngiltere ve
  • Amerika yer alıyor. 

Bu rehberleri ülke bazında değerlendirmek gerekiyor, keza her ülkenin konuya yaklaşımında farklılıklar söz konusu. Ancak, genel anlamda söz konusu iş yapış şekli/modelinin;

  • Covid-19 öncesi dönemde de mevcut olup olmadığı (diğer bir ifadeyle öteden beri uygulanmakta olan bir iş yapış modelinin bu dönemde de sürdürülüp sürdürülmediği),
  • Covid-19 döneminde getirilen zorunlu sağlık tedbirleri neticesinde alınıp alınmadığı,
  • Tedbirlerin gevşetilmesi ile birlikte çalışanların hemen eski çalışma şekline dönüp dönmeyeceği

gibi kriterler değerlendirilerek dar mükellefin, mukim oldukları ülke dışında bir işyeri oluşturup oluşturmadığı değerlendirilmesi yapılıyor. Ayrıca, ülkelerin yayımladıkları rehberlerde söz konusu “esnekleştirilmiş” işyeri değerlendirmesinin hangi dönem için geçerli olacağı bilgisine de yer verilebiliyor. 
 

2) Mukimlik

Covid-19 kapsamında alınan zorunlu tedbirler nedeniyle, bir kurumun yönetim kurulu üyeleri ya da üst düzey yöneticilerinin farklı ülkelerde bulunmaları, seyahat edememeleri sebebiyle, bir kurumun mukimliğinin belirlenmesinde esas alınan kriterlerden biri olan “iş merkezi/yönetim yeri” nin değiştiği iddia edilebilir mi? Kısaca özetleyecek olursak, güncellenmiş rehberde de Covid-19 sebebiyle, vergi anlaşmasına istinaden bir kurumun mukimliğinin değişmesinin pek mümkün olmayacağı belirtiliyor. 

Keza, bu konu ile ilgili olarak da;

  • Avustralya,
  • Kanada,
  • Yunanistan,
  • İrlanda,
  • Yeni Zelanda,
  • İngiltere ve
  • Amerika

yabancı yatırımcılarına yol göstermek üzere rehberler yayımladılar.

Gerçek kişiler açısında ise, Covid-19 kapsamında uygulanan seyahat kısıtlaması sebebiyle, vergi anlaşmalarına istinaden bir gerçek kişinin mukimliğinin değişmesinin pek mümkün olmayacağı belirtiliyor. Yine, bu değerlendirme de mevcut durumun zorunlu tedbirler sebebiyle ortaya çıktığı ve geçici bir dönem için geçerli olacağı anlayışına dayanıyor.  

Bu konu ile ilgili olarak da;

  • Avustralya,
  • Kanada,
  • Finlandiya,
  • Fransa,
  • Yunanistan,
  • Hindistan,
  • Yeni Zelanda,
  • İngiltere ve
  • Amerika

rehberler yayımladılar. 

3) Sınırötesi çalışanların ücret kazançlarının vergilenmesi

Sınırötesi çalışanların ücret kazançlarının vergilenmesi konusunda ise OECD Model Anlaşmasının 15. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıyor. Ücret kazancının vergileme hakkı kişinin mukim olduğu ülke ile hizmetin ifa edildiği kaynak ülke arasında paylaştırılıyor. Rehberde, gerçek kişinin hizmet ifa ettiği bir ülkedeki çalışması sebebiyle Covid-19 kapsamında bir destek alması durumunda, bu desteğin kişinin hizmet ifa ettiği kaynak ülkede vergilendirilebileceği, seyahat kısıtlaması sebebiyle kişinin bir ülkede zorunlu olarak kalması halinde “183 gün” hesabında bu sürenin dikkate alınmayabileceği belirtiliyor. Ayrıca, bir kişinin hizmet ifa ettiği ülkenin değişmesi, ücret kazancının hangi ülkede vergilendirileceğini de doğrudan etkileyeceği belirtiliyor. Genelde, ücret kazançları bordro yoluyla kaynakta kesinti suretiyle vergilendirildiğinden, ülke değişiklikleri kişiler için uyum ve idari maliyetleri de beraberinde getiriyor. Bazı ülkeler bu konuda da rehber yayımlayarak oluşabilecek ek maliyetler konusunda mükelleflere kolaylık sunuyor. 

Bu konu ile ilgili olarak da;

  • Avustralya,
  • Avusturya,
  • Kanada,
  • Finlandiya,
  • Almanya,
  • Yunanistan,
  • İrlanda,
  • Yeni Zelanda,
  • İngiltere ve
  • Amerika

rehberler yayımladılar. 

Sonuç olarak, sınır ötesi faaliyetlerde bulunan ve iş yapış şekli Covid-19 kapsamında alınan zorunlu tedbirler ile değişen Türk yatırımcıların, ilgili ülkelerdeki mevzuat gelişmelerini ve varsa konuyla ilgili yayımlanan rehberleri yakından takip etmelerini tavsiye ediyoruz. Diğer taraftan, ülkemizde yatırım yapan/planlayan yabancı yatırımcılar için ise Türk Mali İdaresi’nin işyeri oluşumu, mukimlik ve ücret vergilendirmesi konuları başta olmak üzere değerlendirme ve yaklaşımını paylaşması çok faydalı olacaktır.  

Arzu AKÇURA | Deloitte