İnşaat firmaları, indirimli KDV oranı ile konut satışlarında, indirim yoluyla gideremedikleri KDV nin iadesini, öteden beri talep edebilmektedirler. Ancak vergi daireleri özellikle indirimli oranda inşaat KDV iadelerinin gerçekleştirilmesini, diğer KDV iadelerine göre çok daha uzun bir süreçte yerine getirmektedir. Enflasyonist bir ortamda sürecin uzaması, paranın satın alma gücünün düşmesi nedeniyle zaten iadeyi talep eden inşaat firmalarını mağdur etmekte, üstüne bir de kanunda ve tebliğde açıkça belirtilmeyen hususların idarece keyfi yorumlanması işi içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olmaktadır.

Elbette vergi idaresi, yapılacak KDV iadesinin gerçekliğini araştırarak iade işlemlerini yerine getirmesi gerekir. Ancak bu işlemler, bütün yasal yükümlülüklerini yerine getirmiş mükelleflerin mağdur olmasına neden olacak bir yol açmamalıdır.

İndirimli oranda KDV iadesi talep eden inşaat firmalarının mağduriyet yaşamasına neden olan konulardan birisi de inşaat firmalarının, ortaklarına veya diğer ilişkili kişilere yapılan konut satışlarından kaynaklanmaktaydı.

Bazı inşaat firmalarının satamayıp stokta kalan konutlara ait KDV iadesini bir an önce alabilmek için, ortaklarına veya diğer ilişkili kişiler adına muvazaalı olarak satış faturası düzenlemek suretiyle KDV iade sürecini hızlandırmaya çalıştıkları görülebilmektedir.

Vergi idaresi, ortaklara ve ilişkili kişilere satılan konutların iade talebini değerlendirirken, söz konusu satışların muvazaalı olup olmadığına göre değerlendirmesi gerekirken, olayın muvazaa boyutuna hiç girmeden inşaat firmaları tarafından ortaklarına yapılan konut teslimlerini nihai satış olarak değerlendirmemiş ve bu şekilde ortaklarına konut teslim eden firmaların KDV iade taleplerini reddetmiştir.

Vergi idaresi; inşaat firmalarının ortaklarına yaptıkları net alanı 150 m²’nin altındaki konut satışlarının, bu konutların daha sonra başkalarına satılma ihtimali olması nedeniyle nihai tüketim amaçlı konut teslimi olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmadığından, bu şekilde satılan konutlar nedeniyle yüklenilip indirilemeyen KDV’lerinin iade edilmesinin mümkün olmadığı yönünde çok sayıda özelge vermiştir.

Vergi idaresinin bu görüşü Sayıştay’ın 2017 yılı denetim raporunda da destek bulunca, 2018 yılının Aralık ayında Gelir İdaresi Başkanlığı, tüm maliye teşkilatına gönderdiği bir genel yazıyla, KDV iadelerinde bu hususun dikkate alınarak yapılmasını istemiştir.

Ancak, bu uygulamanın yürürlükteki mevzuata uygun olduğunu söylemek mümkün değil. Gerek KDV Kanununda ve gerekse iadelerin nasıl yapılacağına ilişkin usul ve esasların düzenlendiği KDV Genel Uygulama Tebliği’nde ortaklara ve ilişkili kişilere yapılan konut satışlarının teslim sayılmamasını gerektirecek yasal bir düzenleme bulunmadığı gibi bu satışların teslim sayılabilmesi için nihai tüketim amaçlı olarak yapılması gerektiği hususunda bir şart da düzenlenmiş değildir. Bu nedenle yüklenilip indirim konusu yapılamayan KDV’lerin iade edilmesi gerekmektedir.

Vergi idaresinin uygulaması iade yapılmaması yönünde olunca, mükelleflerin konuyu yargıya taşımaktan başkada bir yolu kalmamıştır. Gerek Vergi Mahkemeleri ve gerekse Danıştay vermiş olduğu kararlarda özetle;

“Adi ortaklık tarafından inşa edilen konutların ortağa fatura düzenlenmek suretiyle satışı ve teslimi, KDV Kanununun 2. maddesinde tanımlanan teslim kapsamına girmektedir. KDV Kanununun 2. maddesinde teslimin tanımı yapılırken nihai tüketimden bahsedilmemekte, tasarruf hakkının devredilmiş olması teslim için yeterli sayılmış bulunmaktadır. Davalı idarenin adi ortaklığın KDV iade talebini, adi ortaklık tarafından ortağına yapılan satışların nihai tüketim amacıyla yapılmadığı, işletmeden çekilmek suretiyle ortağa fatura edilen konutların daha sonra başkalarına satılabileceği dolayısıyla kanuni anlamda bir teslimin söz konusu olmadığı hususlarını gerekçe göstererek reddetmesinde yasaya uyarlık bulunmamaktadır.”

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’da adi ortaklık tarafından ortağa yapılan konut satışlarının teslim olarak değerlendirilmesi ve KDV iadesinin yapılması gerektiği görüşünde karar vermiştir.

Danıştay VDDK’nın 14.04.2021 tarihli ve E.2019/1201, K.2021/385 sayılı Kararında özetle;

“KDV Kanununda bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi teslim olarak tanımlanmış olup, KDV Kanununda ortağa yapılan satışların teslim olarak değerlendirilmeyeceğine dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle, adi ortaklık ile konut tesliminde bulunduğu ortağı şirket arasında gerçekleşen konut satış işlemlerinin gerçek bir ticari ilişkiye dayalı olmadığı ve muvazaalı olduğu ispat edilmedikçe, ortağa yapılan satışların KDV Kanununun 2. maddesi uyarınca teslim olarak kabul edilmesi gerekeceğine”

Karar vermiştir.

Benzer olaylarda, mükelleflerin haklı olduğu yönünde yargı kararlarının çoğalmaya başlaması ve Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nun da benzer yönde bir karara imza atmasıyla, Vergi İdaresi bu konuda ki tutumunu 34 Seri No.lu KDV Uygulama Tebliği ile esnetti.

Tebliğde, yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleşen konutlara ilişkin KDV iade taleplerinde, konutun fiilen kullanımına ilişkin belge aranmasına veya bu bağlamda bir yoklama yapılmasına gerek olmadığını açıklama getirerek sorunu çözmüş oldu.

Tebliğde bu şekilde düzenleme yapılmış olmasına rağmen, vergi daireleri eski uygulamaya devam ettiler. Uygulamada yaşanan tereddütler üzerine Gelir İdaresi Başkanlığı bu konuda 31.03.2021 tarihli ve 45522 sayılı yazısında;

“İlişkili kişilere teslim edilen konutlara ilişkin yüklenilen KDV, söz konusu konutların ilişkili kişiler tarafından üçüncü kişilere satışı yapıldığında veya kullanılmaya (ikamet, kiraya verme, vb.) başlandığında iade olarak talep edilebilir. Ancak, yapı kullanma izin belgesi bulunan ve tapuda mülkiyet devri gerçekleşen konutlara ilişkin KDV iade taleplerinin, konutun fiilen kullanımına ilişkin başkaca bir belge aranmasına veya bu bağlamda bir yoklama yapılmasına gerek bulunmaksızın yerine getirilmesi gerekir.”

Diyerek son noktayı koydu.

Bu düzenleme; yapı kullanma izin belgesi alınmış ve tapuda şirket ortaklarına ve ilişkili kişilere mülkiyet devri gerçekleştirilen konut teslimlerinden doğan KDV iade talepleri için geçerli bulunuyor. Yapı kullanma izin belgesi alınmamış ve tapuda şirket ortaklarına ve ilişkili kişilere mülkiyet devri gerçekleşmeyen konut teslimlerinden doğan KDV iade taleplerini kapsamamaktadır. Bu tür teslimlerde iade talep edilebilmesi için önceden olduğu gibi söz konusu konutların şirket ortakları ve ilişkili kişiler tarafından üçüncü kişilere satışı yapıldığında veya fiilen kullanılmaya (ikamet, kiraya verme, vb.) başlandığında iade yapılabilecektir.

Böylece yılan hikayesine dönen, inşaat firmalarının ortaklarına ya da ilişkili kişilere satışından dolayı talep ettikleri KDV iadesi ile ilgili uygulamanın nasıl yapılacağı da netleşmiş oldu. Aslında vergi idaresi bu görüşünü en başta açıklamış olsa, ne bu kadar dava açılmasına gerek kalır ne de iade talep eden mükellefler mağdur olurdu. Ne diyelim, yanlışın neresinden dönülse kârdır.

Tüm okuyucularıma sağlıklı günler dilerim.

Erol ÇEMBER       
Yeminli Mali Müşavir