Kayıt dışı istihdam, çalışanların sadece SGK’ya bildirilmemesi şeklinde ortaya çıkmamaktadır. Çalışanların ücret veya gün sayılarının eksik bildirilmesi şeklinde de ortaya çıkmaktadır. Bu durumlarda çalışanların alacakları iş göremezlik ve emeklilik maaşları ile diğer haklarını yakından etkilemektedir. Hâl böyle olunca çok sayıda okuyucumuz SGK’larının işveren tarafından gerçeğe aykırı olarak eksik beyan edilmesinin hizmet akitlerinin feshinde haklı sebep teşkil edip etmeyeceğini, bu durumlarda işten ayrılanların kıdem tazminatına hak kazanıp kazanmayacaklarını sormaktadır.
 

GÜN SAYISI VE ÜCRETLER EKSİK BİLDİRİLEMEZ!

SGK uygulamasında her işveren, çalışanlarının gerçek ücretleri ve çalışma gün sayıları üzerinden prime esas kazançlarını ve bu kazançlara ilişkin primleri yasada öngörülen süre içerisinde bildirmekle yükümlü bulunmaktadır. Bu bağlamda işçinin SGK’sının ve primlerinin eksik bildirilmesinde herhangi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır.

İşçinin sigortalı işe giriş bildirgesi SGK’ya bildirilmiş olması her ay muhtasar prim ve hizmet beyannameleri ile bildirilmekte olması yetmez. Tüm SGK prime esas kazançları ile sigortalı prime esas kazançlarının da yasaya uygun olarak bildirilmesi icap etmektedir. Aksi takdirde kayıtlı kayıt dışılık söz konusudur. Bu durumlar nedeniyle işçinin iş sözleşmesini feshetmesi hâlinde diğer şartlar varsa kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Ancak sözleşmeyi fesheden işçinin bizzat kendisi olduğundan işçi ihbar tazminatına hak kazanamaz.

Bu konuda Yargıtay kararları istikrar kazanmıştır. Yargıtay sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hâllerinde işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle fesih imkânı verdiğine karar vermektedir.

Bu kararlar son derece isabetlidir. Keza ülkemizde yaygın olan uygulama; maliyetlerin azaltılması amacı ile çalışanların daha yüksek ücret almalarına rağmen SGK’ya asgari ücret yahut asgari ücrete yakın bir ücret düzeyinden bildirilmeleridir. Bu durum aynı zamanda SGK açısından gelir kaybı anlamına gelmekte olduğundan ücret bazlı denetimler sıkılaştırılmıştır.
 

SGK PRİMLERİNİN ÖDENMEMESİNDEN SORUMLU OLANLAR

SGK (5510 s.) Kanununa göre; sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri, SGK karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu bulunmaktadır.

Bu kapsamda, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde, işveren ile birlikte müteselsilen sorumluluk şartlarının oluşması için işveren kamu kurum ve kuruluşu ise kamu görevlilerinin tahakkuk ve tediye ile görevli olması; tüzel kişiliği haiz diğer iş yerlerinde ise üst düzey yönetici ya da yetkilisi ve kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunması lazım.
 

ŞİRKETLERDE SORUMLULUK

Anonim şirketlerde SGK sigorta primi, idari para cezası, işsizlik sigortası primi, genel sağlık sigortası primi ve katılım payı borçlarından dolayı anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığı ile birlikte tüzel kişiliğin yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzey yöneticileri sorumlu bulunmaktadır. SGK, sayılan kişiler hakkında belirtilen borçlardan dolayı takip ve tahsil işlemleri yürütebiliyor. Kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri hakkında takip yapılabilmesi için söz konusu kişiler adına ödeme emri gönderilmesi gerekmektedir. SGK borçlusunun birden fazla üst düzey yönetici veya kanuni temsilcisi bulunması hâlinde ilgili kanunlara göre bu kişilerin sorumluluk şekline bakılacak. Kurum alacağı için her birine ayrı ayrı ödeme emri gönderilmesi gerekmektedir.

Kolektif şirket sözleşmesinde, şirketi kimlerin temsil edebileceği konusunda herhangi bir hüküm yoksa her ortak tek başına şirketi idare etme hakkına sahip olduğundan, bütün ortaklar şirket borçlarından sınırsız sorumlu. Sınırsız sorumluluk, ortakların şirkete koymayı taahhüt ettikleri iştirak sermayesi ile değil, tüm kişisel mal varlıkları ile sorumluluğu ifade etmektedir.

Limitet şirket ortakları ise şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan SGK alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu bulunmakta olup, ilgili kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulmaktadır. Ayrıca ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi hâlinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait SGK alacaklarının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulmaktadır.

Türkiye | İsa KARAKAŞ