Yazın son günlerinin keyfini çıkarıp, şöyle bir uzanmışken, bir de film patlatayım diyorsunuz.  2007-2008 finansal krizinden bahseden ve likit olmayan varlıkların nasıl “seküritizasyon” yoluyla  satıldığı ve nakde dönüştürüldüğünü anlatan filmin adı “Inside Job”. Ama önce seküritizasyon ve  varlığa dayalı menkul kıymetler nedir, varlıklar nasıl bilanço dışına çıkarılabilir, bahsedelim ki, siz  de “Inside Job”’u zevkle seyreder, belki bir de üstüne “Margin Call”’u patlatırsınız.
 

Nedir bu seküritizasyon? 

Seküritizasyon, kurumların (kaynak kuruluş - originator) bilançolarında yer alan likit olmayan  varlıklarını bir havuzda veya merkezde toplayarak organize piyasalarda pazarlanabilir, likiditesi  yüksek menkul kıymet haline dönüştürme işlemidir. Bu menkul kıymetler (securities), Varlığa  Dayalı Menkul Kıymetler (VDMK - Assets Backed Secuirities) ve İpoteğe Dayalı Menkul Kıymetler  (İDMK, Mortgage-backed Securities) olarak ihraç edilen menkul kıymetin dayanak varlığına göre  iki çeşide ayrılır.  

“O zaman, elde likit olmayan ne var ne yok bohçaya koyarım.” derseniz, yanılırsınız. Sermaye  Piyasası Kurulu, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında, hangi kurumların bu işlemleri  yapabileceğini ve torbaya hangi varlıkların gireceğini “Varlığa Dayalı veya İpoteğe Dayalı Menkul  Kıymetler Tebliği (III-58.1)” ile tanımlamış bulunmakta. Torbada yer alabilecek varlıklara, ben  diyeyim kredi kartı alacakları, bankaların ve finansman şirketlerinin tüketici kredileri ile ticari  kredilerinden kaynaklanan alacakları, mal ve hizmet üretimi faaliyetinde bulunan anonim  ortaklıkların müşterilerine yaptıkları faturalı satışlardan kaynaklanan senede veya teminata  bağlanmış ticari alacakları, siz deyin konut kredilerinden kaynaklanan alacaklar. Daha neler  neler… 
 

Gelsin paralar 

Gelelim işleme… Önce bize likide olmayan varlıklarını satacak kaynak kuruluş bulacağız, ki bunlar  da genelde bankalar, finansal kiralama şirketleri, finansal kuruluşlardır. Alacak havuzunu  satacağımız bir Özel Amaçlı Kuruluş (SPV - Special Purpose Vehicle, Structured Entity) da kuralım  ki, SPV bu alacakları göstererek menkul kıymet ihraç etsin, örneğin VDMK, ve yatırımcılardan  aldığı paralarla da kendisine satılan/transfer edilen varlıkların parasını kaynak kuruluşa ödesin. Eğer ki bizim menkul kıymet ihraççısı fon olacaksa, VDMK için Varlık Finansmanı Fonu, İDMK  ihracı ise Konut Finansmanı Fonu kurulmalıdır.  

Film arasına çıkmadan önce birinci bölümün kısa bir özetini yapalım: Kaynak kuruluş, likit  olmayan varlıklarını sattı, cebine parayı koydu. VDMK’ya yatırım yapan yatırımcı, kaliteli  alacaklardan gelecek nakitle dünya turuna mı çıksam diye hayallere daldı. Aradaki kuruluş SPV’de  “Benim zaten ömrüm bir kelebek misali, VDMK süresinin sonunda biter, gider” dedi. Bu arada  belirtmeden geçmeyeyim, Türkiye’de fonlar süreli ve süresiz olarak kurulabilir, ancak VDMK  ihracı dışında başka iş yapamayacakları için süresiz kurulsalar, boş zamanlarında çekirdek mi  çitleyecekler sorusu aklıma gelmiyor değil. Yan rollerde menkul kıymetleştirilen alacakların  tahsilat ve takip hizmetlerini veren "hizmet sağlayıcıları" da unutmayalım. Bu role en çok “Müşterilerimi en iyi ben bilirim, tahsilatları da en iyi ben yaparım” diyen kaynak sağlayıcı  bankalar yakışır. Merak etmeyin, hizmet sağlayıcı ortalığı boş bulup, “Astığım astık, kestiğim  kestik” diyemez. SPK Tebliği, hem fonun, hem de hizmet sağlayıcının yapısını ve görev  tanımlarını belirlemiş. Bir de size güzel haberim var: SPK “risk tutma yükümlülüğü” demiş, ama  ben daha ziyade “sağlam kazığa bağlama” derdim. Alacaklarını fona veya bizim SPV’ye devreden  kaynak kuruluş veya kurucu, VDMK’ın nominal değerinin %5’ini almak ve vadesinin sonuna kadar  elinde tutmak zorundadır.  

Şimdi siz film arasında mısır mı patlatacaksınız, çay mı demleyeceksiniz, acele edin! İkinci yarı  haftaya yayımda. Bakalım o varlıklar bankanın/işletmenin bilançosundan dışarı çıkabilecek mi?  Fon öksüz mü kalacak, yoksa banka onu sahiplenip, konsolide edecek mi? İkinci yarıda buluşmak  üzere…

PWC | Aslı GEDİK