Ülkemizin içinde bulunduğu süreçte, birçok ekonomik, mali ve finansal sorunun, üstesinden gelinmeye çalışılmaktadır. Bu sorunların açık açık dillendirildiği günümüz Türkiye’sinde, bunların üstesinden gelmek için yapılması gerekenlerin de pansuman değil, cerrahi tedavi olması gerektiği konusunda birçok uzman hemfikir olmuşlardır. Yani; çözüm yolu ekonomik, mali ve finansal reformlar yapmaktan geçmektedir. Aksi takdirde yapılan pansumanlar ile sorun geçici olarak çözüme ulaşsa bile, sonrasında daha kalıcı büyük sorunlar haline gelmektedir.

Reform yapılması gereken mali disiplinlerin başında; bize göre, Türk Vergi Sistemi gelmektedir. Maalesef gelmiş olduğumuz noktada vergi sistemimiz tıkanmış durumdadır. Bunun iki ana nedeni bulunmaktadır. Bu nedenlerden birincisi, uzun bir süreden beri verginin toplanamaması yani tahsilatın tahakkuka oranın düşük seyretmesi ve bu oranın yıllar geçtikçe daha da aşağıya doğru çekilmesidir. İkinci nedeni ise, belki birinci nedenin sonucu olarak bütçe gelirlerinin büyük bir çoğunluğunun dolaylı vergilerden oluşmasıdır.

Ülkemizde uzun yıllardır vergi gelirleri toplanamamakta, tahakkuk eden vergilerin tahsilinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Maliye Bakanlığı’nın; (kendi içinde) tahsilatı hızlandırma genelgeleri çerçevesinde yapmış olduğu çalışmalar, yeterli sonuç vermeyince, çare belirli periyotlarda çıkarılan yapılandırma kanunlarında aranılmaktadır. Son 10 yılda peş peşe çıkarılan yapılandırma kanunlarının asıl gerekçesi de verginin vadesinde tahsil edilememesidir.

Bunun birçok toplumsal, ekonomik ve siyasi gerekçeleri olsa da bize göre dikkat çeken iki önlemli neden, ekonomik gidişatın ve vergi ahlakının bozulmasıdır. (Vergi ahlakı kavramının toplumsal ahlak, dini ahlak kuralları dışında bir kavram olduğunun altını çizmek isterim.)

Bütçenin gelire ihtiyacının olması; buna karşılık kurumlar vergisi ve gelir vergisinin, hem tahakkuk oranlarının hem de tahsilat oranlarının yeterli olmaması karşısında, kamu otoritesi çareyi (işin kolayına kaçarak) reform yapma yerine tahsilatı çok kolay olan vergilere ( tahsilatı tahakkuka bağlı vergilere) yönelerek bulmuştur. Bunun sonucunda da dolaylı vergilerin çeşidi ve oranı bir hayli artırılmış, bütçenin büyük bir bölümü ise bu vergiler ile finanse edilir hale gelmiştir.

Yani kamu otoritesi bütçe denkliğini sağlamak için tahsil edemediği gelir ve kurumlar vergisinin yerine ÖTV ve KDV gelirlerini artırarak tahsil etmeyi tercih etmiştir. Bunun sonucunda da “vergi adaleti “ ilkesi ciddi zarar görmüştür. Çünkü evrensel kural dolaylı vergilerin (ÖTV ve KDV gibi) vergi adaletini bozduğudur.

Ülkemizde dolaylı vergi oranlarının özellikle de ÖTV oranlarının artırılmış olmasının nedeni; vergi gelirlerinin toplanamaması, sonucu ise; vergi adaletinin ve vergi ahlakının bozulmasıdır.

Sadece bizim yazımıza bakarak “vergi toplanamıyor” ve “bütçe dolaylı vergiler ile finanse ediliyor “hükmünü vermek adil olmasa da son 10 -15 yıllık istatistiki veriler incelendiğinde hiç şüphesiz bu sonuçlar teyit edilecektir.

Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan istatistiki verilerde de incelendiğinde de ülkemizdeki dolaylı vergilerin çok yüksek olduğu ve dolaysız verginin tahsilatlarının yeterli oranda olmadığını göstermektedir.

Uzun yıllardır Ülkemizin içinde bulunduğu gerçek bu olsa da, artık sürdürülebilmesi bize göre mümkün gözükmemektedir. Bu nedenle yapılacak hukuki, ekonomik ve mali yapılandırmaların önceliği vergi reformu olmalıdır. Yapılacak vergi reformu ile adil bir vergilendirme sistemi ve ödenebilir bir vergi sistemi hedeflenmelidir. Çünkü vergilendirme sistemi ne kadar adil olursa, verginin tabana yayılması ve tahsilatı da bir o kadar kolay olacaktır.

Bize göre şu an reformun yapılmasının tam zamanıdır. Çünkü; yaşanılan ekonomik, mali ve siyasal gelişmeler yeni bir bakış açısını zorunlu kılmaktadır. Toplumun geneli vergilendirme de, adil olmayan ve karmaşık bir sistemin var olduğuna inanmaktadır. Toplumun vergi ahlakı bozulmuş, kimse vergi ödemek istememektedir. Vergi ödemeye karşı ciddi bir direnç oluşmuş durumdadır. Ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen, toplumun tüm kesimleri uzlaşı ile gelecek bir vergi reformunun beklentisi içerisine girmiş bulunmaktadır.

Mali sistemimiz artık kaynak yaratmak amacıyla yapılan günü birlik çözümleri kaldırmamaktadır, alınan günü birlik kararların zaman içinden çözümden daha çok sorun getirdiği, reform adı altında çıkarılan yapılandırma ve af kanunlarının sadece gerçek reformu geciktirmekten başka işe yaramadığı, tüm ilgililer tarafından kabul edilir olmuştur. Kalıcı düzenlemelerin yapılmaması halinde; (şu an yeni bir tanesinin daha hazırlıklarının yapıldığı bilinen) af ve yapılandırma kanunlarından her sene bir tane daha çıkarmak zorunda kalacağız. Hem de istenilen sonuçları tam olarak alamayacağımız da bilmemize rağmen.

Eeeee siz ne dersiniz vergide reformun vakti, zamanı gelmemiş mi?

Dünya | Yılmaz SEZER