Gelir İdaresi özelgeleri, vergi cezası ve gecikme faizine karşı koruma sağlıyor. Aynı nitelikli özelgeler  sadece özelgenin verildiği değil bütün mükellefler için aynı sonuçları doğuruyor. Bu nedenle özelgeler  oldukça önemli ve izlenmesi gereken kaynaklar. 

Gelir İdaresince verilen özelgelerden seçilmiş bazılarının özetine, yorum yapmadan zaman zaman bu  köşede yer vermeye çalışıyorum. 

İşte son zamanlarda vergilemede dönemsellikle ilgili olarak verilen üç özelge özeti. Özelgelerin tam  metinlerine Gelir İdaresi’nin internet sitesinden ulaşmak mümkün. 
 

  • Mücbir sebep kapsamında ödemesi ertelenen sigorta primleri ne zaman gider  kaydedilir? 

(12.08.2020 tarih ve 114305 sayılı özelge) 

SGK primlerinin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna fiilen  ödenmiş olması gerektiğinden, dönemine veya ait olduğu yıla bakılmaksızın sigorta primleri fiilen  ödendiği tarihte kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilecektir. 

Öte yandan, ilgili mevzuat gereği bir aya ait sigorta primleri ertesi ayın sonuna kadar  ödenebileceğinden yalnızca aralık ayına ait SGK primlerinin ertesi yılın Ocak ayı içinde ödenmesi  durumunda, 174 sıra no.lu Vergi Usul Genel Tebliği’nde yer alan açıklamalar çerçevesinde, aralık  ayının gideri olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. 

1 Nisan - 31 Mart özel hesap döneminin kullanıldığı durumda, özel hesap döneminin son ayı olan Mart  ayına ait SGK primlerinin nisan ayı içinde ödenmesi durumunda söz konusu SGK primleri Mart ayının  gideri olarak dikkate alınabilecektir. Mart ayına ait SGK primlerinin Nisan ayından sonraki aylarda  ödenmesi halinde ise SGK primlerinin fiilen ödendiği tarihin içinde bulunduğu geçici vergilendirme  dönemi ve yıllık dönem esas alınarak kurum kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. 
 

  • Sulh Protokolüne göre ödenen geçmiş yıl kiraları hangi yılın gideri olarak dikkate  alınmalıdır? 

(04.08.2020 tarih ve 567807 sayılı özelge) 

Mahkeme süreci devam ederken, 2015-2016-2017 yıllarına ait kira ödemelerinin mahiyet ve tutar  itibariyle kesinleştiği dönem olarak uzlaşma sonucu yapılan sulh protokolünün imzalandığı 11.07.2017  tarihinin dikkate alınması ve kira ödemelerinin de 2017 hesap dönemine ilişkin kurum kazancının  tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. 
 

  • Eski çalışan personele mahkeme kararı gereği yapılacak kıdem ve ihbar tazminatı  ödemeleri hangi dönemde gider yazılır? 

(04.08.2020 tarih ve 567951 sayılı özelge)

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi çerçevesinde kıdem ve  ihbar tazminatının kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilebilmesi için, işçinin İş Kanunu’na  göre kıdem tazminatına hak kazanması ve hak edilen kıdem tazminatının da işçiye ödenmiş olması  gerekir. Tahakkuk etmiş olsa da ödenmemiş kıdem tazminatının kazancın tespitinde gider olarak  dikkate alınması mümkün değildir. 

Bu nedenle, mahkeme kararı kapsamında şirket tarafından çalışanlara yapılan kıdem tazminatı, ihbar  tazminatı, fazla çalışma ücreti (mesai), izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti gibi ödemelerin,  ödemenin yapıldığı dönemde kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılması mümkün  bulunmaktadır. 

Mahkeme kararına istinaden ödenen faiz, vekalet ücreti ve mahkeme masrafı tutarlarının Gelir Vergisi  Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında kurum kazancının  tespitinde gider olarak kayıtlara alınması mümkündür. 

Kıdem tazminatının varsa istisnayı aşan kısmı, ihbar tazminatının tamamı, fazla çalışma ücreti  (mesai), izin ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi ödemeler ücret olarak değerlendirilerek,  tahakkuk ve ödemesinin yapıldığı dönemin ücreti sayılması ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 61, 63, 94 ve  103. maddelerine göre gelir vergisine tabi tutulması gerekmektedir. 

Yukarıda sayılan ödemelerin hak sahibine geç ödenmesi nedeniyle ödenen faizlerin ücret olarak  nitelendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, faiz ödemeleri Gelir Vergisi Kanunu uygulamasında  alacak faizi niteliğinde olduğundan, tevkif yoluyla vergilendirilmeyen bu ödemelerin elde edenlerce  Gelir Vergisi Kanunu’nun 85 ve 86. maddeleri uyarınca menkul sermaye iradı olarak yıllık beyanname  ile beyan edilmesi gerekmektedir.