Muhasebe hilesi; bir hesaba ve gerçek tutarda kaydedilmesi gereken bir işlemi belli bir amaca ulaşmak için kasıtlı olarak başka bir hesaba veya gerçek olmayan tutarda kaydedilmesi olarak tanımlanabilir. Böyle bir işlem dayanağı bir belge olmadığı halde muhasebe kaydı yapılması şeklinde gerçekleşebildiği gibi hesaplar arasında muhasebe ilkeleriyle bağdaşmayan aktarmalar (virman) yapılması şeklinde de gerçekleşebilir.

Muhasebe hileleri belli bir amaca dönük olarak yani kasıtlı şekilde yapılması nedeniyle muhasebe hatalarından ayrılır. Muhasebe hataları ya bilgisizlik veya dikkatsizlik ya da ihmal sonucunda meydana gelir.

Kamu idarelerinde muhasebe kayıtları ancak ödeme belgesi (ilgisine göre ödeme emri belgesi veya muhasebe işlem fişi) düzenlenerek yapılır. Hileli bazı muhasebe kayıtlarında ise söz konusu belge dahi kullanılmadan doğrudan muhasebe programına giriş yapılabilmektedir.

Her ne kadar muhasebe hileleri genellikle vergi kaçırma amaçlı yapıldığından ve kural olarak kamu idareleri vergi mükellefi olmadığından kamuda muhasebe hileleri yapılmasını gerektirecek bir motivasyon olmadığı düşünülebilirse de kamuda özellikle “mali kural” (fiscal rule) olarak adlandırılan bazı parasal tutar veya oranların aşılmadığını göstermek veya kurumun borçluluk düzeyini düşük göstermek ya da Hazine yardımından gerektiğinden daha fazla yararlanmak için muhasebe hileleri yapılması yoluna gidilebilmektedir.


1. Kamuda muhasebe hilelerinin yapıldığı başlıca alanlar

1.1. Parasal sınırların hesaplanması

Özellikle mahalli idarelerde borçlanma ve personel giderlerine ilişkin bir takım yasal sınırlamalar (mali kural) bulunmaktadır.

Örneğin, 5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre, belediyelerin cari yıl toplam borç stoku bir önceki yılın bütçe gelirleri tutarını (yeniden değerleme ile arttırılmış tutarını) aşamaz. Söz konusu sınırın aşılması görevi kötüye kullanma suçu olarak yetkililerin sorumluluğunu gerektirir. Bu sınırın hesaplanmasında belediyenin toplam borç stoku payı, bütçe gelirleri ise paydayı oluşturmaktadır. Belediyeler pay ve/veya paydaya esas hesaplara yanlış kayıtlar yapmak suretiyle söz konusu tutarın aşılmadığı görüntüsünü oluşturabilmektedir.

Aynı şekilde, belediyelerin cari yıl toplam personel giderleri bir önceki yıl bütçe gelirleri tutarının %30’unu aşamaz, bu oranın aşılması halinde aradaki fark belediye başkanına kamu zararı olarak tazmin ettirilir. Bu bağlamda personel giderlerinin nelerden oluştuğu, personel sayısıyla orantılı olup olmadığı ve izlediği trendin incelenmesi personel giderlerinin gerçek değerinden farklı kaydedilip kaydedilmediğin tespiti açısından önemlidir.

Kanunda “gelirler”den değil, “bütçe gelirleri”nden söz edildiği için “bütçe geliri”nin mahiyeti ve kapsamı ile “gelir”den farkının bilinmesi de söz konusu hesaplamanın yapılabilmesi için gereklidir. Zira, kamu muhasebesinde her gelir bütçe geliri olmadığı gibi her bütçe geliri de gelir değildir.


1.2. Borçluluk düzeyinin düşük gösterilmesi

Özellikle seçimle işbaşına gelen kamu idarecileri görev sürelerinin son dönemlerinde kurumu düşük borç düzeyiyle devrettiği algısını yaratmak için aslında mal ve hizmet alımlarına ilişkin olup tahakkuk eden borçları bütçe ve muhasebe sisteminin dışında tutulmasını sağlayabilmektedir.

Bu bağlamda kamu mali yönetiminde mal ve hizmet alımlarına ilişkin hakedişlerin ne şekilde ve ne zaman tahakkuk ettirilmesi gerektiğinin bilinmesi söz konusu hilenin tespiti açısından gereklidir.


1.3. Hazine yardımına ve Hazine payına esas tutarların hesaplanması

Özellikle gelirlerinin neredeyse tamamı Hazine yardımlardan oluşan üniversiteler ve diğer özel bütçeli idareler bütçe hazırlık sürecinde daha fazla hazine payı almak için gerçekçi olmayan muhasebe verileri sunabilmektedir. Söz konusu idarelerce sunulan bütçe teklifleri dayanağı olan muhasebe kayıtları incelenmeksizin merkezi yönetim tarafından kabul edilebilmektedir. Oysa, ABD’de federal yardımlar yardım alacak kuruluşun muhasebe ve mali tablolarının mali denetimden geçmiş ve uygun bulunmuş olması şartına bağlıdır. Ülkemizde de benzeri bir sistemin getirilmesi mümkündür.

Aynı şekilde, bazı kurum ve kuruşlar hasılatları veya gelirleri üzerinden Hazine/devlet payı ayırmakla yükümlü bulunmaktadır. Bu tür kurumlar hasılat payının hesaplanmasına esas bazı gelir kalemlerini kayıt dışı bırakabilmekte veya bunları gelir hesapları dışındaki hesaplara kaydedebilmektedir.

Bu noktada ilgili mevzuatında paya esas olarak gelir, kazanç, hasılat, kâr vb. hangi kriterin seçildiği ve bunların kaydına esas fatura, alındı vb. belgeler ile banka kayıtlarının incelenmesi söz konusu payın doğru hesaplanıp hesaplanmadığının tespiti açısından önemlidir.


1.4. Ödeneklerin iptal edilmesinin önüne geçmek için bütçe giderlerinin (aslında gerçekleşmeyen) tahakkuk ettirilmesi

Kamu idarelerinde yılsonuna kadar kullanılmayan ödenekler yılsonunda iptal edilir (tenkis). Ödenekler ise ancak fatura, muayene-kabul tutanağı, hakediş raporu vb. belgelerin düzenlenerek tahakkuka bağlanması suretiyle kullanıldığından özellikle merkezi yönetim kapsamındaki bazı kamu idareleri aslında teslim edilmeyen malı veya ifa edilmeyen hizmeti ifa edilmiş gibi bu tür belgeleri düzenlettirebilmekte ve böylece ödeneklerin iptal edilmesinin önüne geçebilmektedir. Muhasebe hilesinin de ötesine geçen böyle bir durum görevliler açısından ciddi sorumluluklar doğurabilir.  


Muhasebe hilelerinin denetimi

Muhasebe hileleri ancak bu konuda uzman denetim mesleği mensupları tarafından tespit edilebilir. Özellikle üniversiteler ve mahalli idareleri denetlemekle yetkili denetim elemanlarınca bu idarelerde yapılan denetimlerde muhasebe hileleri tespit edil(e)memektedir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı muhasebat kontrolörleri özellikle kamu muhasebesi alanında belli bir yetkinlik ve tecrübeye sahip bulunmakla birlikte Bakanlığın mahalli idareler ve üniversiteler üzerinde denetim yetkisi çok sınırlı bulunmaktadır. Özellikle bu tür idarelerde muhasebe hilelerinin denetiminde söz konusu denetim elemanlarının yetkilendirilmesinde fayda bulunmaktadır.


Kamuda muhasebe hilesi yapmanın cezası

Muhasebe hileleri yapmanın vergi mevzuatında vergi ziyaı (kaçakçılık) şeklinde, sermaye piyasası mevzuatında ise para cezası şeklinde maddi bir yaptırımı bulunmakla birlikte kamu idarelerinde muhasebe hilesi yapmanın para cezası vb. şekilde herhangi bir maddi yaptırımı bulunmamaktadır. Bunun tuhaf bir durum olduğu aşikardır.

Her ne kadar muhasebe hilesi yapmak görev suçu kapsamında bazı adli ve idari sorumluluklar doğurabilirse de uygulamada bu tür sorumluluklara hükmedildiğine pek rastlanmamaktadır. Para cezası muhasebe kayıtlarını yapmakla yetkili kamu görevlisinin hileli yollara başvurması üzerinde doğrudan caydırıcı bir etkiye sahip olacaktır.


Sonuç

Gerek mali disiplinin korunması gerekse kamu kaynağının korunması açısından kamu idarelerinde muhasebe hilelerinin yetkin denetim mesleği mensupları tarafından ciddi bir şekilde incelenmesi ve bu tür eylemlerin vergi mevzuatı ve sermaye piyasası mevzuatında olduğu gibi para cezası gibi bir takım maddi yaptırımlara bağlanması faydalı olacaktır.

Dünya | Ahmet ARSLAN