ÖZET: Mücbir sebep bir yükümlüğün, bir borcun zamanında yerine getirilmesini veya ödenmesini engelleyen önceden görülüp üstesine gelinmesi olanağı bulunmayan bir türlü olaydır. Mücbir sebep mükellef iradesi dışında meydana gelen kontrolü ve önlenmesi mümkün olmayan ve vergi ödevlerini yerine getirilmesini engelleyen olay ve durumlardır. Kusurluluğu kaldıran nedenler , failin olağan dışı şartlar altında işlediği fiilin kabul edilebilir düzeydeki uygunluğuna odaklanır.Bundan dolayı , bu nedenler aslında , failin somut olaydaki makul düzeydeki ihlaline , hukuk düzeninin vermiş olduğu ahlaka uygunluk iznidir. Taksir, dikkat ve özen gösterme yükümlülüğüne aykırılığı ifade ettiği ve bu yükümlülüğün, yerine getirilebilmesi bir olanağın varlığına bağlı olduğu için, böyle bir olanak yoksa failin taksirli olduğu söylenemeyecektir; başka bir ifadeyle bu gibi durumlarda sonuç kaza ve tesadüften doğmuş sayılacaktır.

Suç fiillerinin işlenmesi ile mücbir sebeplerin varlığı halinde kusurluk ortadan kalkacağı için suç oluşmayacaktır. Dolayısıyla cezalandırmadan söz edilemez. Yargıtay 11.dairesi bir kararında mücbir sebebin kastı kaldıracağını belirtmiştir. Her ne kadar Türk Ceza Kanunu’nda yer almadığı suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince kusurluluğu ortadan kaldırmayacağı ileri sürelebilse de genel hukuk ilkeleri açısından mücbir sebep varlığı kişi cezai sorumluluğu yüklenmeyeceğini gösterir. Bununla birlikte Vergi Usul Kanunu’nda mücbir sebebin varlığı 373.maddede bir sonuca bağlanmıştır.

Kanunla mükelleflerin işlerini görmek için yasalaşan muhasebe mesleği, mesleği icra eden kişinin karşı karşıya kaldığı mücbir durum mükelleflerin bazI yükümlülüklerini yerine getirimesi imkansız duruma düşmektedir. Yüzmeyi bilmeyen bir kimseye denizde boğulmakta olan birini kurtarmama kusuru yüklenemeyeceği gibi, mükelleflerin muhasebecisinin mücbir durumda olması nedeniyle mükellefin bazı yükümlülükleri zamanında yerine getirilmemesi kusuru yüklenemez. Vergi Usul Kanunu 373.madde ve 13.maddesiyle ilgili açıklayıcı tebliğlerle bu sorunların giderileceği kanatindeyiz.

Giriş:

Mücbir sebep kanunlarımızda vardır. Basiretsiz yöneticilerin becerisksizliğinden dolayı meslektaşlarımızın lehine herhangi bir uygulama yönünden girişimlerde bulunulmamıştır. Türmob yöneticileri söz konusu kendi meslektaş çıkarları olduğu zaman gayri hukuki haklar pervasızca talep edebilmektedir. Hiçbir kanunda YMM ‘lerin kdv iade raporu yazma hakkı olmadığı halde, kdv iade tebliğinde bu hak YMM’ lere tanınmıştır. Mükelelflerin hak alacağının iadesi hukuksuzca bu meslek grubuna menfaat sağlamak için tebliğlerde yer verilmiştir. Oysa makalemizin devamında görebileceğiniz gibi mücbir sebep kanunlarımızda zorunlu hal olarak tanımlanmasına rağmen, meslektaşlarımız stres ve yoğunluktan kalp kriziyle komada can çekişirken bu kanuni hakla ilgili herhangi bir tebliğin yayınlanması için her hangi bir girişimde bulunulmamıştır. Bir sorun olarak makalemizin konusunu teşkil etmektedir.

Makalemizin konusunu teşkil eden mücbir sebepler bu makalemizin devamında tüm yasalarda mevcut olmasına rağmen Vergi Usul Kanunu 373’ncı 13’ncu maddesine dayanarak mükellef ve meslektaş lehine ilgili bir tebliği yayınlanmamıştır. Oysa kanunların uygulamalamadaki sıkıntılarına tebliğlerle açıklık getirilir. Başta ceza hukukumuzda mücbir halin kusuru kaldıracağını , aynı hususun diğer kanunlar içinde geçerli olduğu görülmektedir. Borçlar kanunu ve Medeni Usul Kanununda zorunlu hal ve mücbir sebeple ilgili çeşitli hükümler mevcuttur. Aynı konuda 5510 sayılı İş kanununda bu hükümle ilgili idareye yetki verildiği görülmektedir. Makalemiz bu kanunları belli bir periyodik halde incelemeyi amaçlamaktadır..
 

1-Kusurluluğu Kaldıran Sebepler: Failin başka türlü hareket etmesine imkan olmayan hallerde , kusurluluğun bulunmadığını kabul etmek gerekir.Gerçekten , kusurluluğun ortak temeli kusurlu irade olduğu için , iradenin kusurlu sayılmasına imkan bulunmadığı hallerde ve objektif sorumluluk olarak kabul edilen durumlarda kimse tarafından öngörülmeyecek bir neden dolayısıyla, faiilin hareketiyle sonuç arasındaki nedensellik bağı kesildiği takdirde , sorumlulukttan söz edilemez.İşte , kusurluluğu etkilemeleri sebebiyle , ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran bu nedenleri , kaza ve tesadüf, mücbir neden , cebir, ikrah ve tehdit, yanılma ve sapma olmak üzere beş grupta toplamak mümkündür.[1]Kusurluluğu kaldıran nedenler , failin olağan dışı şartlar altında işlediği fiilin kabul edilebilir düzeydeki uygunluğuna odaklanır.Bundan dolayı , bu nedenler aslında , failin somut olaydaki makul düzeydeki ihlaline , hukuk düzeninin vermiş olduğu ahlaka uygunluk iznidir.[2] Bir başka deyişle kusurun durumdan dolayı kınanamayacağı söylenebilir.
 

1-1 Kaza ve Tesadüf: Önleme imkanı dışında maddi şartların sonucu olan ve hiç kimse tarafından öngörülemeyecek sonucun gerçekleşmesi halinde , kaza ve tesadüfün varlığı kabul edilir.[3] Bazı teorilerde tesadüfün nedensellik bağını ortadan kaldırdığını tesadüfü bir sebebin nedensellik serisine karışması sonucunda , hareketle sonuç arasındaki bağın kesildiğini ve failin kaza ve tesadüf dolayısıyla gerçekleşen sonuçtan sorumlu tutulmayacağını ileri sürmüşlerdir.

Taksir , dikkat ve özen gösterme yükümlülüğüne aykırılığı ifade ettiği ve bu yükümlülüğün , yerine getirilebilmesi bir olanağın varlığına bağlı olduğu için, böyle bir olanak yoksa failin taksirli olduğu söylenemeyecektir; başka bir ifadeyle bu gibi durumlarda sonuç kaza ve tesadüften doğmuş sayılacaktır. Yani, gerçekleşen tipik sonuç öngörülebilir nitelikte değilse , nedeni failin taksiri olmayıp , kaza ve tesadüftür.[4]
 

1-2 İkrah ve Tehdit:İkrah ve tehdit halinde , fail, ikrah ve tehdit edenin iradesiyle , halen var olan veya ilerde gerçekleşecek bulunan bir zararın karşısında kalmakta ve bu zarardan kendisini veya başkasını kurtarmak maksadıyla, kendisine işletilmek istenen suçu gerçekleştirmektedir.[5]
 

1-3 Cebir-Şiddet,Tehdit: Karşı koyamayacağı veya kurtulamıyacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet korkutma ve tehdidi kulanılan kişi suçun faili sayilir.[6] Korkutma ve tehdidin kusurluğu ortadan kaldırabilmesi için, suç işleyerek ihlal edilen hakla korunmak istenen zarar arasında eşitliği bulunması gerekir.Cebir ve tehdit durumları, kusurluğun bütün türleri etkiler. Failin kastı ortadan kaldırdığı gibi, taksiri de ortada kaldırabilir.
 

2-Mücbir Sebepler:

Tesadüfî olayların meydana gelmelerinin önceden bilinmesi imkanı olmadığı gibi, meydana geldikleri zamanda bu olayların giderilmeleri kişilerin iradelerine bağlı olmayan unsurlar olarak tanımlanır. Bir yükümlüğün, bir borcun zamanında yerine getirilmesini veya ödenmesini engelleyen önceden görülüp üstesine gelinmesi olanağı bulunmayan bir türlü olaydır. Mücbir sebep mükellef iradesi dışında meydana gelen kontrolü ve önlenmesi mümkün olmayan ve vergi ödevlerini yerine getirilmesini engelleyen olay ve durumlardır.[7]

Diğer bir tanımla mücbir sebep hukuken bir yükümlülüğü yerine getirilmesi kısmen veya tamamen geçici veya devamlı suretle engelleyen, bu nedenle söz konusu yükümlülüğü ortadan kaldıran veya yerine getirilmesi gerektiren, kişinin öngörmediği ve tahmin edemeyeceği, öngörüp tahmin etse dahi engelleyemeceği dışarıdan gelen olağanüstü nitelikte bir olay, durum yada olgu olarak ifade edilebilir. [8] Mücbir sebep, kişinin iradesi dışında dışarıda vuku bulunan bir olay ve hareketin kendisinin bir fiil ve yükümlülüğü yerine getirilmesi hususunda engel durumu ortaya çıkmasıdır. Mücbir sebep halinde kişiyle meydana gelen sonuç arasında nedensellik bağı ortadan kalkar. Nitekim oluşan neticeye mücbir sebebi ortaya çıkaran olay yol açtığından kişinin iradesi dışında meydana gelömesi nedeniyle o kişiye herhangi bir kusur yüklemesi hukukun genel prensibine uygun düşmemektedir. TCK 25’inci maddesinin 2. Fıkrası; Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.TCK’nın 25.maddesi 2.fıkrasında düzenlenen mücbir hali kusurluluğu kaldıran bir neden olarak kabul etmiştir. CMK 223.maddesinde 3.fıkrası b bendi fiilin mücbir haliyle işlemesi halinde kusurun bulunmaması nedeniyle cezanın verilmemesine yer olmadığı kararı verileceği belirtmektedir. Ayrıca TBK’nın 64.maddesinin 2.fıkrasında mücbir hali nedeniyle zarar veren kişinin haksızlık teşkil ettiğini kabul edildiği, dolayısıyla bir hukuk dalında hukuka aykırı kabul edilen bir fiilin diğer hukuka uygun kabul edilmeyeceği doktrinde haklı olarak belirtmektedir. [9]

Suç fiillerinin işlenmesi ile mücbir sebeplerin varlığı halinde kusurluk ortadan kalkacağı için suç oluşmayacaktır. Dolayısıyla cezalandırmadan söz edilemez. Yargıtay 11.dairesi bir kararında mücbir sebebin kastı kaldıracağını belirtmiştir. Her ne kadar Türk Ceza Kanunu’nda yer almadığı suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereğince kusurluluğu ortadan kaldırmayacağı ileri sürelebilse de genel hukuk ilkeleri açısından mücbir sebep varlığı kişi cezai sorumluluğu yüklenmeyeceğini gösterir. Bununla birlikte Vergi Usul Kanunu’nda mücbir sebebin varlığı 373.maddede bir sonuca bağlanmıştır.[10] Buna göre “kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez” şeklindedir. Mücbir sebep VUK 13’üncü Maddesinde bazıları belirtmiştir. Ancak mücbir kabul edilebilirliği tevsiki belgeler ispatı halinde ceza ortadan kalkar. VUK 13 üncü Maddesine göre mücbir sebepler:

1. Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;

2. Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler;

3. Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler;

4. Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısiyle defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması;

5. Gibi hallerdir.: Burada belirtilmeyen durumlarda gibi hallerde ifadesi diğer engelleyici doğacak kanununda belirtilmeyen hususları kast edilmektedir. Mukellefiyeti yerine getirmesinde engel teşkil edecek hususlar tevsiki ispatla cezanın düşmesi mümkündür.Kanun koyucu yukarda sayılan sebepleri belirttikten sonra niteliği mücbir sebebe benzeyen halleri ifade etmek üzere gibi hallere yer vermiştir. Gibi ifadesiyle kavram olarak genişletilen ve isimlendirme açısında açık hale getirilen durumlara; Kişinin eş ve çoçuğunun ölümü, ağır hastalığı, ağır kaza geçirmesi, göz altı durumu, ulaşım engeli, yangın, sel, hırsızlık, elektrik kesimi gibi örnek olarak verılebilir, durumaları kapsanmasını genişletilmektedir.Vergi Usul Kanunu’nun 13 ve 15.maddeleri uyarınca , mücbir sebeplerin meydana geldiği durumlarda kişiye vergi kabahati nedeniyle yaptırım uygulanamaz.Vergi Usul Kanunu’nun 373.maddesinin “ Bu kanunlarda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tesvik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez” hükmü bunun bir diğer gerekçesidir. Örneğin, deprem nedeniyle iş yeri yıkılan kişiye bir de vergi beyannamesini vermedi diye yaptırım uygulanamaz.[11] Mücbir sebeblerin gerçekleşmesi nedeniyle, kabahat kişinin kusuru olmadığı için yaptırım uygulanmaz yönündedir. Beyanname vermesini bilmeyen, verileri muhasebecinin bilgisayarında kayıtlı bir mükellefin, muhasebecisinin mücbir bir olay nedeniyle beyannameyi süresinde verememesinden dolayı mükellefe kusurun yüklenmemesi gerekmektedir. Çünkü muhasebe mesleği mükelleflerin işlerini görmek ve yasal yükümlülüklerini yerine getirilmesine yardımcı olması için kanunla ihdas edilmiş bir meslektir.
 

2-1 Türk Ceza Kanunu Açısından:

Bir başka konu ise yine TCK 25/1’inci maddesinde düzenlenmiştir. Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez. Bu kanun hükmünde anlaşılacağı üzere mükelleflerle sözleşmesi olan muhasebeciler, mükelleflerin veri bilgilerinin kendilerince saklama, depolama, kaydetme beyana teşkil eden bilgileri kendilerinde bulunmasından dolayı muhasebeci için zorunlu hali mükellefi de kapsamaktadır. Çünkü muhasebecinin elinde olmayan bir mücbir nedenden dolayı beyana konu teşkil eden verileri mükellefe aktaramadığı için mükellefin yasal yükümlülüklerini yerine getirmekte imkânından yoksun kalınmaktadır. Örneğin; mükellefin defter ve kayıt tuttuğu muhasebecinin trafik kazası neticesinde hastahane ve yoğun bakıma girdiği bir zaman diliminde mükellefin beyan vermesi gereken bir beyan dönemine denk geldiği mükellefin beyana teşkil eden verilerin muhasebecinin yoğun bakımda olması nedenyle verilere ulaşamayacağından mükellef için beyan vermeme kusurunu yüklenemeyeceği kanaatindeyiz. Çünkü ceza kanundaki hükümler diğer hükümlere de şamildir.

Mücbir halin mazeret sebebi teşkil edilmektedir. Mazeret sebebi faalin hukuka aykırı filinden dolayı kınanmasını, yani kusurlu görülmesini engellenmektedir. Bunun nedeni somut durumda faalin norma uygun davranmasının beklenemezliğidir. Ceza veya idari para cezası içeren davranış normları, tüm normlar yetersizlikleri ve zayıflıkları ile ortalama bir insanı yönelik olarak düzenlemektedir. [12] TCK 25/2 mücbir hali (zorunluluk hali) ‘’ Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hak yönelik olup bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantılı bulunmak ile işlenen fiillerden dolayı ceza verilmez. Muhasebecinin ağır bir tehdit altında birileri tarafından rehin tutulmuşsa beyana konu olan mükellefin verilerini mükellefin ulaşılması imkanı kalmadığından yerine getirmesi gereken yükümlülükten kusur yüklenemeyeceği anlaşılabilmektedir. Aynı zamanda ibra süresinde ibra edilmesi gereken defterlerin bu nedenden dolayı ibradan kaçınma cezai kusur yüklemede söz edilemeyeceği anlaşılabilmektedir.
 

2-2 Borçlar Kanunu Açısından:

Türk Borçlar Kanunu açısından zorunluluk hali borçlar kanunu 63.maddesi hukuka aykılığı kaldıran haller zarar görenin rızası dahi , üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkı kendi gücüyle koruması veya zorunluluk halinde de fiil hukuka aykırı sayılamaz.Dolayısıyla mali müşavirlerin kendisi için zorunlu hal peydahlandığında mükellefin kendi kayıt ve verilerine ulaşma imkanı sağlanmayacağı durumun ortaya çıkması , durumunda mükellefe kusur yüklenemez.Çünkü kusuru ortadan kaldıran sebep ve mevcudiyetin varlığından söz edilebilir, Borçlar Kanunu 64. Maddesinin 2.fıkrası hakkını kendi gücüyle koruma durumunda kalan kişi, durum ve koşullara göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanında sağlayamayacak ise ve hakkının kayba uğramasını ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşmasını önleyecek başka bir yol da yoksa, verdiği zarardan sorumlu tutulamaz. Borçlar Kanunu 64.maddesinde görüldüğü gibi hukuka aykırılığı ortadan kaldıran haller , sorumluluk kendisine veya başkasına açık yada yakın bir zarar tehlikesinden korumak için , diğer bir kişinin mallarına zarar verenin, bu zararı giderim yükümlülüğü hakim hakkaniyetine göre belirler. Hukuka aykırılık bakımından nitelik farkı taşımayan suç ve haksız fiil , hukuka uygunluk nedenleri bakımından da farklılık taşımamaktadır. Bir mali müşavirin kendi yakınını tehlikeden koruması için kendisine yüklenen finansal raporlar hazırlaması, beyan verilerinin hazırlamaması üçüncü şahısların mükellefiyet yükümllüklerini yerine getirmemesi bir zorunlu hal olarak, mükellef açısından ileri sürülebilir. Dolayısıyla burda bir vergi kabahat kusurunun mükellefe yüklenemeyeceği kanaatindeyiz.

Medeni kanun açısından zorunlu hal medeni kanunun 753.maddesi bir kimse kendisini veya başkasını tehdit eden bir zararı veya o anda mevcut bir tehlikeyi ancak başkasının taşınmazına müdahale ile önleyebilecek ve bu zarar ya da tehlike taşınmaza müdahaleden doğacak zarardan önemli ölçüde büyük ise, malik buna katlanmak zorundadır.

Malik, bu yüzden uğradığı zarar için hakkaniyete uygun bir denkleştirme bedeli isteyebilir şeklindedir , burda bir kusurun aranamayacağı ancak zararın tazmini hakkaniyete uygun denkleştirme yapılabilir. Zorunluluk halinin varlığı için aranan tehlikenin mutlaka haksız fiil olması hatta bir gerçek kişiden kaynaklanması şart değildir. Bir doğa olayının yarattığı tehlikede zorunluluk haline yol açabilir. Tehlikeye sebep olan bir hayvanda olabilir.[13]

2-3 Sosyal Güvenlik Kurumu Açısından :

Sosyal Sigortalar kayıt ve işlemlerinin genel esasları bilgi ve belgelerin kuruma verilme usulü ile, zorunluluk hali tebliğin 5.maddesinde uzunca izah edilmiştir. Kuruma kanun ve yönetmelik gereği verilecek belge ve bilgilerin E sigorta oramında gönderilmesi hususunda gerçek kişi ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan kurum ve diğer kuruluşları zorunlu tutmaya ve zorunluluk esasını kaldırmaya yetkilidir. Bu yetki çerçevesinde belge ve bilgilerin E sigorta ortamında göndermekle zorunlu tutulan kurum ve kuruluşlar bilgi işlem sistemlerinde oluşabilecek aksaklıklar zorunlu hal kapsamına alınmaktadır. Herhangi bir elektrik kesilmesi, bilgisayar sistemlerinin çökmesi veya verilere ulaşma imkanı olmadığı durumlarda beş iş günü içersinde kuruma bildirilmesi halinde zorunlu hal kapsamında işlem görülebilmektedir. Çünkü burda kusuru ortadan kaldırılacak hallerin ispatı ile kusur ortadan kalkar.


3-Mücbir Sebep Hallerin ortak Özellikleri :Mücbir sebebin ortak özelliklerini şu şekilde sıralıyabiliriz.[14]

  • Kişinin iradesi dışında meydana gelir, oluşumunda kişinin katkısı bulunmaz.
  • Dışarıdan gelen karşı konulmaz bir olaydır. Öngörülemez ve önlenemez olabileceği gibi çoğu zaman öngörülse bile önlenemez niteliktedir.
  • Kişinin iradesini etkiler ve vergi ödevini yerine getirilmesine engel olacak kuvvettedir. İradi hareket etme konusunda imkansızlığa düşürür.
  • Kusurluluğunu ortadan kaldırır.

Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki kanunla konulmuş bir meslek erbabının mükelleflerin mükellefiyet ödevlerini yardımcı olmasını sağlamaktadır. Mükelleflerin kendilerince mükellefiyeti gerekli kılan beyan ödev ve yükümlülüklerini tek başlarına yerine getirme imkanları bulunmadığından zorunlu hal veya vergi kabahat kusurunu ortadan kaldıran nedenler mükellefin sözleşmeli muhasebecisinin zorunlu hal durumu, mükellefi de kapsadığının görüşündeyiz. Çünkü mükellefe yüklenen vergi ödev ve yükümlülüğü konusunu teşkil eden veriler ve kayıtlar muhasebecide bulunduğundan, muhasebeciye ulaşmama durumlarında mükellef için mücbir sayılabilmektedir. Vergi ödevlerinin yapılmasına engel olacak şekilde mükellef iradesi dışında meydana gelen ve katlanılması gereken dışsal zorunluluklardır, muhasebecinin mücbir durum nedeniyle mükellef açısından da dışsal bir zorunluktan söz edilebilir. Vergi hukuku açısından mücbir durumun iki ayrı etkisinden söz edebiliriz.
 

3-1 Ceza Kesmede Engel Olma Etkisi:

Mücbir sebep nedeniyle mükelleflerce yerine getirilemeyen ödevler için ceza kesilmez. ( Vuk m.373) Çünkü ödevin yerine getirilmesine tamamen dışarıdan gelen karşı konulmaz bir olay sebep olmaktadır. Mücbir sebepler kabahatlerin manevi unsurunu etkiler. Vergi ödevinin yerine getirilmesinde mükellefin bir iradesi konusu olmadığından kusurluğu ortadan kaldırır. Örneğin, fail mücbir sebepten dolayı defter ve belgelerin ibrazını gerçekleştirmezse, muhasebecinin mücbir durumda, verilere ulaşamaması durumunda kusurlu sayılıp cazalandırılmaz. Ancak mücbir sebep hali idarenin bilgisi dışında ise re’sen vergi tarhına engel olmaz. Sadece vergi tarh edilirken sonraki bilgi ibrası re’sen tarhıyatı önler. Yine zorunluluk halinin bir hukuka uygunluk nedeni olmasının, maddi ceza hukuku açısından bir takım sonuçları bulunmaktadır. İştirakte failin fiiline katılan kişilerde bu halden yararlanabilirken , zorunluluk halinin kusurluluğu kaldıran hal olarak görülmesinde , katılanların bu halden yararlanma imkanları bulunmamaktadır. [15]
 

3-2 Süreleri Durdurması Etkisi: Mücbir sebepler meydana geldiğinde sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemesi durur. ( VUK m.15) Mücbir sebebin etkisi ortadan kalktığında duran süre içinde ödev yerine getirilmezse kabahat işlenmiş sayılır. Mücbir sebep altında geçen süreler mücbir sebep altında geçen süreler kadar uzamış olur.[16]
 

3-3 Amme Alacakları Tahsil Usul Hukuk Kanunu Açısından Mücbir Sebep: Mücbir sebep tüm vergi ödevleri hatta, verginin ödenmesi yönünde de uygulama alanı bulunmaktadır. Vergi Usul Kanunu 15.maddesinde mücbir sebebin sürenin işlemesini durduran bir neden olduğunu belirtmektedir.Mücbir sebep varsa, mücbir sebebin doğduğu tarihten başlayarak ortadan kalktığı tarihe kadar süreler işlememektedir. Mücbir sebep sürelerin işlemesini kesmeyip sadece durdurmaktadır.[17] Amme alacak tahsil usul hukuk kanununda mücbir sebeple ilgili herhangi bir hükme yer verilmemektedir. A.A.T.U.H.K ‘nun 8.maddesinde sürelerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yayınlanmasında Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanacağı belirtmektedir. Vergi Usul Kanunu 14.ve 18 maddesinde yer aldığı mücbir sebep meydana geldiğinde tahsil usul hakkındaki kanunda yer alan sürelerde işlememektedir.
 

4-Zor Durum: Vergi Usul Kanunu mücbir sebep dışında birde zor durum bulunması nedeniyle vergi işlemlerine ilişkin ödevlerini süre sınırları içinde yerine getirmeyecek olanlar kanuni süresinin bir katını veya bir aydan az olmamak üzere süre tanılır. Vergi Usul Kanunu 17’inci Maddesi Zor durumda bulunmaları hasebiyle vergi muamelelerine müteallik ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek olanlara, kanunî sürenin bir katını, kanunî sürenin bir aydan az olması halinde bir ayı geçmemek üzere, Maliye Bakanlığınca münasip bir mühlet verilebilir. Bu mühletin verilebilmesi için:
 

1. Mühlet isteyen sürenin bitmesinden evvel yazı ile istemde bulunmalıdır.

2. İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından kabule layık görülmelidir.

3. Mühletin verilmesi halinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir

Maliye Bakanlığı mühlet verme yetkisini tamamen veya kısmen mahalline devredebileceği gibi bölgeler, iller, ilçeler veya sektörler ile iş kolları ya da mükellef grupları itibarıyla yazılı başvuru şartı aramaksızın da kullanabilir. Yerel bazda olay münferidine göre zor durumda bulunan kimseye süre tanıma yetkisi maliyenin taşra yönetimine verilmiştir.

Sonuç

Tüm hukuksal durumlarda insan iradesi dışında herhangi bir kusurun ve suçun yüklenmeyeceği esas alınmaktadır. Zorunlu hal irade dışı bir eylem olduğundan irade dışı bir eylemde kusur yüklenmesi hukuka aykırıdır. Aslında hukukumuzda tüm kanunlarda açık zorunlu ifade edilmesine rağmen tebliğler ve uygulamalarda daha çok kanunların amacına aykırı durumlardan söz edilebilir. Vergi Usul Kanunu’nda mücbir sebepler çok net ve açık olmasına rağmen tebliğler bu konuyu daha da daraltmıştır. Bu nedenden dolayı mali müşavirler ve mükellefler bu mücbir sebepten hukuki haklarından yeterince yararlanamamaktadırlar. Bu konularda mükellefler vergi kabahati cezalarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Kanunla mükelleflerin işlerini görmek için yasalaşan muhasebe mesleği, mesleği icra eden kişinin karşı karşıya kaldığı mücbir durum mükelleflerin bazI yükümlülüklerini yerine getirimesi imkansız duruma düşmektedir. Yüzmeyi bilmeyen bir kimseye denizde boğulmakta olan birini kurtarmama kusuru yüklenemeyeceği gibi, mükelleflerin muhasebecisinin mücbir durumda olması nedeniyle mükellefin bazı yükümlülükleri zamanında yerine getirilmemesi kusuru yüklenemez. Vergi Usul Kanunu 373.madde ve 13.maddesiyle ilgili açıklayıcı tebliğlerle bu sorunların giderileceği kanatindeyiz.

Abdurrahman FİLİZ

Bağımsız Denetçi & Mali Müşavir

istanbul 2019

Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)


[1] Dönmezer sulhi , Erman Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku , Cilt 2, Der Yayınları 14.Basım , İstanbul ,2019 s.541

[2] Kan Çağrı , Türk Ceza Hukukunda Zorunluluk Hali, Yetkin Yayınları, Ankara , 2019 s.114

[3] Dönmezer sulhi , Erman Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku , Cilt 2, Der Yayınları 14.Basım , İstanbul ,2019 s.541

[4] İçel Kayıhan , Ceza Hukuku Genel Hükümleri , Beta Yayınları 4.Basım , İstanbul ,2017, s.479

[5] Dönmezer Sulhi , Erman Sahir, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku , Cilt 2, Der Yayınları 14.Basım , İstanbul ,2019 s.549

[6] İçel Kayıhan , Ceza Hukuku Genel Hükümleri , Beta Yayınları 4.Basım , İstanbul ,2017,480

[7] Akdemir Tuğçe,Vergi Kaçakçılığı Suçun Manevi Unsurunu Türk Ceza Kanunu ile Vergi Usul Kanunu Açısından İnceleme, Genç Vergi Hukukçular Konferansı, Savaş Kitap ve Yayın,Ankara,2015, s.259

[8] Ediya Emin,Sosyal Güvenlik Hukukunda Mücbir Sebep Nedeniyle İdari Para Cezalarının Uygulanmayacaği Haller, Çözüm,İSMMO Yayınları,Istanbul, 2015,S.223

[9] Akbulut Berrin ,Türk Ceza Kanunu ile Kabahatler Kanunu Genel Hükümlerinin Yaptırım Hükümleri Dışında Karşılaştırmalı Olarak İncelemesi, Adalet Yayınları, Ankara,s.519

[10] Akdemir Tuğçe,Vergi Kaçakçılığı Suçun Manevi Unsurunu Türk Ceza Kanunu ile Vergi Usul Kanunu Açısından İnceleme, Genç Vergi Hukukçular Konferansı, Savaş Kitap ve Yayın,Ankara,2015, s.265

[11] Rençber Altan, Kabahatler Genel Teorisi Açısından Vergi Kabahatleri, xıı Levha, İstanbul ,2017 s.360

[12]Akbulut Berrin ,Türk Ceza Kanunu ile Kabahatler Kanunu Genel Hükümlerinin Yaptırım Hükümleri Dışında Karşılaştırmalı Olarak İncelemesi, Adalet Yayınları, Ankara,s.519

[13] Baysal Başak, Hukukta Haksız Fiil, xıı Levha yayınları, İstanbul, 2019 s.134

[14] Şenyüz Doğan, Vergi Ceza Hukuku , Ekin Yayınları, 9.Basım , Bursa , 2016 , s.268

[15] Kan Çağrı; Türk Ceza Hukukunda Zorunluluk Hali , Yetkin yayınları , Ankara ,2019,s.94

[16] Şenyüz Doğan, Vergi Ceza Hukuku , Ekin Yayınları, 9.Basım , Bursa , 2016 , s.269

[17] Karakoç Yusuf, Genel Vergi Hukuku, Yetkin Yayınları, 7.Basım ,Ankara ,2014 s.362