Herkes tarafından bilinen ve son dönemde daha sık duymaya başladığımız/başlayacağımız bir deyim “köprüden önce son çıkış uyarısı”.  Gördüğümüzde ilk anda korkutucu olarak gelir insana ve anlık bir psikolojik bir baskı kurar benliğimizde. Öyle ise neden bazı köprülerden geçmeden önce bu uyarıyı koyarlar? Sebebi belli otoyollarda bu çıkışı kullanıp yolunuzu çizmezseniz, yolun sizi götüreceği yere kadar gitmek zorunda kalırsınız. Artık kısa yoldan dönüş yoktur.

Dünya; tarihinin en ağır krizini yaşayacak gibi görünüyor. Her alanda baş döndürücü bir hareketlilik var. Ekonomi ve sağlığın yanında, küresel ısınma gibi çevre faktörleri, küresel göçler, savaşlar ve daha neler neler.

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgınının ne zaman tamamen kontrol altına alınacağı bilinmiyor ama bilinen bir gerçek var ki, o da virüsle mücadelenin bir faturasının olacağı.

Dünyanın geleceği açısından büyük bir tehlike olarak görülen ve sanayileşmenin sebep olduğu sera gazı etkisi, küresel alanda iklimde değişikliklere sebep oluyor. Dünya ısınıyor, kutuplar eriyor.

Gerek iç savaşlar, gerek insanoğlunun aç gözlülüğü ve böyle giderse kıtlık korkusu sebebiyle (yaşanan göçler hiçbir şey değil)  küresel göçler yaşanacak gözüküyor.

Yoksa “korkulan sona hızla adım adım yaklaşıyor muyuz?” Ya da dünya yüzeyinde bircadı avı” var da onun hayal kırıklığını mı yaşıyor insanoğlu. Herkes neden bu kadar telaş içinde ve mutsuz.

Pandemi sürecinde çok dile getirildi, belki de siz de söylediniz: “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” Yaşanan gelişmeler de dünya ve dünyanın geleceği üzerinde oldukça önemli bir manevranın eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Sanki her şey yeniden yazılacak gibi görünüyor.

“Sanki bilgisayara veya cep telefonunuza reset atmak gibi.”

Bu manevranın eşiğinde ABD dâhil küresel güçlerin, ulus devletlerin (ülkelerin) ekonomik güçleriyle, ulusal ve uluslararası kuruluşların ve yönetimlerinin görünen manzarası da ortada.

Bugünlere gelişimizin nedeninin yaşamımızı; üretmeden, borçlanarak tüketerek sürdürmek zorunda kalışımız olduğunu çok kez anlattık. Tüm dünya, kaynakları en yüksek verimi almak için kullanacağı yerde, israf ve tüketim toplumu olarak yaşadı ve ne yazık ki,  bundan derste almadı.

Maalesef, kâğıt kalem kimlerin elindeyse senaryoyu da onlar yazıyor. Böyle olunca da siz sadece oynamak zorunda kalıyorsunuz. Her şeyi çok iyi bildikleri veya yazdıkları için onların söylemlerine de inanmak zorunda kalıyorsunuz.

“Köprüden önceki son çıkış” sözü bence de hayatın en sert sözlerinden birisidir. Ama ne yazık ki köprüye girmeden önce konulan bu tabela “son uyarı” anlamına geliyor. Bu uyarıyı dikkate almaz ve devam ederseniz artık geri dönüşü olmaz. Ama bir sorunumuz daha var. Köprüden önce son çıkışa girmeniz gerektiğinin farkında olup olmadığınız. Sadece farkındalığınız size bir fırsat tanıyabilir.

Teşbihte hata olmaz demişler ya, etrafımızda bir alev çemberi var. Maalesef bazı ülkeler kendi çıkarlarını insani çıkarların üzerinde dahi tutmaktalar. Tüm dünya bir şekilde aklıselime sığınıp bu girdabın içinden çıkabilecek formülleri bulmak zorunda.

Belki de çözüm ilahi emirde gizli bilemiyorum. Siz ne dersiniz? “Adalet, hoşgörü, tahammül.”

Uluslararası toplum bugün gerekli adımları atmazsa, bunun bedelini tüm dünya ödeyecektir. Çabalarımızda başarılı olmamız için dünyada yaşayan herkesin dar çıkarlarını bir kenara bırakıp,  çözüme destek vermesi gerekmektedir. Biliyorum gerçekçi düşünenler için hayal gibi geliyor ama yapacak bir şey yok.

Umursamamak da köprüden önce son çıkış gibidir.”

Bu yüzden herkes üzerine düşeni, hatta fazlasını yapmalı. Çünkü dünyada sorunlar birkaç kişinin bir şeyler yapması ile düzelebilecek boyutu aştı veya aşacak gibi görünüyor. Bugünkü dar yörüngede ilerlemek, hayatta kalmak için olmasa da, çok ağır sorunlarla karşılaşmamak adına benzeri görülmemiş risklere katlanmak anlamına gelecek.

Şunu hiç unutmayalım.

Hangi istasyonda hangi trene binileceğini bilmek gerekir. Bugün ülkelerin ve kurumların geniş bir stratejiden yoksun, birbirinden bağımsız projelerle sadece marjinal değer elde ettiğini görüyoruz. Merkez bankaları sadece para basıyor. Bu hasta bir kişinin kendisini iyi hissetmek için,  antibiyotik tedavisiyle iyileşmeye çalışmasına benziyor. Bugün için doğru bir karar gibi görünebilir, ama öngörüsüzlüğün mevcut olması ileride çözülmesi daha zor problemlere yol açacak (hiperenflasyon vb.) gibi görünüyor.

Yukarıda açıkladığımız sanayileşmenin sebep olduğu sera gazı etkisi, bulaşıcı hastalıklar, küresel göçler, ekonomik kriz gibi temel zaaflar konusunda, neredeyse dünyanın tamamın risk taşıması; tıpkı son şans, son umut, son söz, son kez, yani bu bir final veya bir bitiş mi? Sorularına hepimizi muhatap kılıyor. Sonuçta muhatabın tarafından son kez uyarılırsın, uyarılara kulak asmazsan bir daha o yoldan çıkamazsın.

Son çıkışı kaçırdıysam kaçırayım, çok çok 5-10 kilometre ileriden geri dönerim diyorsan, elbette dönersin. Ama ya “artık çok geç köprüdeyim” dersin ya da maliyeti çok ağır olur.

Peki, yaz siz? Son çıkışın farkında mısınız? Köprüden önce son çıkış sizce ne demek, köprüden önce son çıkış size neyi çağrıştırıyor?

Faydalı olması ümidiyle, sağlıcakla kalın, gününüz güzel olsun…


Özkan Çinar
Smmm/SPK Denetçisi             
Yönetim Danışmanı/Eğitmen

Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)