Uygulamada işyerlerinde önemli görevlerde bulunan nitelikli işçiler, işyerinin/işverenin iş ve meslek sırlarını, işyerindeki yeni üretim teknik ve metotlarını öğrendiklerinde, sadakat borcu gereği bu sırları saklamakla yükümlüdürler. Bu kapsamda işverenler nitelikli işçiler ile iş sözleşmesi imzalarken, sözleşmeye rekabet yasağı maddesi koyarlar. Çünkü iş ilişkisi sona erdiğinde bu durumdaki işçiler işverenle rekabet etme imkanına sahip olurlar[1].

Rekabet yasağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre, “Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir (TBK 444/1).

Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir (TBK 444/2).

Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz (TBK 445/1). Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir (TBK 445/2).

Nitekim Yargıtay, “…taraflar arasındaki davaya konu hizmet sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde coğrafi alan sınırlamasının bulunmaması, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşürecek nitelikte olduğundan yukarıda açıklanan çalışma özgürlüğüne ve kanuni düzenlemelere göre rekabet yasağına ilişkin sözleşme hükmünün batıl sayılması gerektiğine… hükmetmiştir” (Y11HD.4.02.2019, E.2017/3251, K.2019/805 Legalbank).

Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür (TBK 446/2).Yasağa aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmışsa ve sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, işçi öngörülen miktarı ödeyerek rekabet yasağına ilişkin borcundan kurtulabilir; ancak, işçi bu miktarı aşan zararı gidermek zorundadır(TBK 446/2).

İşveren, ceza koşulu ve doğabilecek ek zararlarının ödenmesi dışında, sözleşmede yazılı olarak açıkça saklı tutması koşuluyla, kendisinin ihlal veya tehdit edilen menfaatlerinin önemi ile işçinin davranışı haklı gösteriyorsa, yasağa aykırı davranışa son verilmesini de isteyebilir (TBK 446/3).

İşverenin haksız feshi ya da işçinin haklı nedenle iş sözleşmesini feshetmesi halinde rekabet yasağı sona erer. Örneğin işçinin işvereni adli ya da idari makamlara şikâyet etmesi gerekçesiyle haklı olmayan bir nedenle iş sözleşmesinin sona erdirilmesi, ya da işçinin ücret ve sosyal haklarının ödenmemesi ya da sigorta primlerinin eksik ya da hiç yatırılmaması nedeniyle haklı nedenle iş sözleşmesini sona erdirmesi halinde, iş sözleşmesine konulan rekabet yasağı da sona erer.

Sonuç olarak, sözleşme, haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer. Ayrıca, rekabet yasağı, işverenin bu yasağın sürdürülmesinde gerçek bir yararının olmadığı belirlenmişse sona erer (TBK m.447/1-2).

[1] AKYİĞİT, Ercan, İş Hukuku, 12. Baskı, Ankara 2021, s.322-323.

Yazar Lütfi İNCİROĞLU