Son zamanlarda birçok uygulama hem kanunilik hem de hukukilik açısından bir birine girmiş durumda. Bunlardan biri de, 14.04.2021 tarih ve 31454 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2021/8 sayılı "COVID-19 Kapsamında Kamu Çalışanlarına Yönelik Tedbirler" konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi doğrultusunda Gelir İdaresi Başkanlığı 'nın (GİB) duyurusunda;

“İnteraktif Vergi Dairesi uygulaması aracığıyla; vergi dairelerince takip ve tahsil edilen borçlarınızı anlaşmalı bankaların kredi kartları/ banka kartlarıyla veya hesaben ödeyebilir(Debit) ve tüm başvuru ve dilekçelerinizi vergi dairelerine gitmeden elektronik ortamda gerçekleştirebilirsiniz.”

Diye konuyu açıkça beyan ve ifade etmiştir. 

Buraya kadar diyeceksiniz ki karmaşık olan ve kendi içinde kaotik yer neresi?

Ön görülerimizi detaylandırmadan, Gelir İdaresi Başkanlığı 'nın duyurusunda da yer aldığı üzere, Kredi Kartı İle Yapılan Ödemeler, VUK 370. Maddeyi harekete geçirerek izaha daveti olgunlaştıran tuzaktan başka bir şey değildir(!) diyebiliriz. Herhangi bir kredi kartı, ticari regülasyona tabi olmadan kullanılma gayretinde ise, masumluktan uzak ve kayıt dışı olarak görülür. Doğal olarak burada debit kartlarını konumuz haricinde tutarak bir şeyleri yazarak anlatmaya çalışacağız.

Ticari bir sirkülasyonun sonucunda ortaya çıkan "vergi ödemelerinin" aynı zamanda, Katma Değer Vergisi(KDV) Beyannamesi 45 nci satırında gösterilerek istenilen zorunlu bilgi arasında bir illiyet bağı mutlaka vardır. Bu durumu ortaya koyarak konuya açıklık getirmenin yolu, beyanname üzerine ilave edilen satıra yapılan sorgulamanın gerekçesidir. Kısaca ilgili satır neden konuldu?

Diye sorabildiğimiz vakit;

İlgili 45 nci satırın, verginin tarh ve tahakkuku ile uzaktan yakından bir alakasının olmadığına dair gerçekle yüzleşmemize ve durumu daha net görmemize sebep olan bir veridir ve o kadar da masum değildir. Denetim amaçlı bir bilgidir.

Bilindiği üzere bu denetimler, Gelir İdaresi Başkanlığı ‘nın 03.09.2008 tarihli duyurusu ile Ağustos/2008 dönemi esas alınarak yapılmaya başlanmıştır. Tahsilat ve ödeme gibi iki ucu açık olan bu denetim olgusunun tevsik edilememesi izaha davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir.(!)

Önemli olan burada, vergiye matrah olacak tutar olsun veya olmasın o dönemde kredi kartı ile yapılacak tahsilatların gösterilmesidir. Uyumsuzluk vukuu bulduğu takdirde mükelleften sorgulanması halinde; kredi kartı üzerinden yapılan avans tahsilatlar da dâhil önceden beyan edilmiş işlemlerin taksiti, tahsilatı şeklinde beyan edilebilir. İdare tarafından izahta eksiklik görülmesi halinde yaptırımla sonuçlanacağı bilinmelidir. Kredi Kartlı ödemelerde de eleştiri konusu yapıldığında karşılaşılacak durum aynıdır.   

Ortaya çıkan bir başka gerçek ise, her işletmenin bir debit kartı yoktur. Türkiye gerçeği bu yüzden borçlanma usulüne dayalıdır. Borçlu kredi kartı ile vergi veya C/H veya diğer yapılması gereken ödemeleri yapar; sonra ya defaten veya taksitler halinde kredi kartı borcunu kapatır. Bu bakımdan vergi mükellefi tahsilatı gerçekleştirirken, kart kimin diye bakmaz. Ancak piyasa bu gerçek ile ticaret döngüsünü yerine getirir ve kanunilik, hukukilik peşinde koşmaz. Çokça dışındadır.

Ta ki ihtilaf vukuu bulana kadar.

O halde 45.satırın esnek bir anlayış ile önceden düzenlenmiş bir Cari Hesaba ait fatura tahsili ve veya tahakkuk etmiş bir verginin ödenmesi arasında bir fark yoktur. Vergi ödemesi ile GİB, hatta zımni olarak vergini öde de nasıl ödersen öde, kart kimin kartıdır önemi yok anlayışını tetikliyor. Eskiden beri çeşitli ödeme konularında yapılagelen bu tür uygulamanın yanlış olduğu üzerine birçok normlar varken; bu defa karar değiştiren Üst Yapının, mükellefi zora sokacak yanlışı “devlet eliyle” tezahürüne tanık olmaktayız.

Gerisine yakalarsam sonra bakarız misali.(!)  

Dolayısıyla dönemin satışları ile kredi kartı tahsilatının eşleşmesini beklemek doğru bir beklenti olmadığı gibi; yine vergi ödemelerinde kullanılan kredi kartlarına da (debit hariç) kendi içinde ters psikoloji ile bakarak çıkarsama yapmak doğru bir yol değildir. İlla ki tahsilat ve ödemeler bire bir evrakla örtüşmek yerine, ticaretin normal seyrinde tevsik edilmesi zarureti pratik olarak hayata geçirilmelidir.  

Bu sebeple, Kredi Kartlarının kimden olduğuna ve nasıl kullanıldığına dair esnek bir uygulama rehberinin, yönetmelik veya tebliğ ile duruma açıklık getirilmesinde, Mali İdarenin mükellefini denetlemek kastına yönelik eleştirileri def edeceği hususunda faydalı olacağı kanaatini taşıyorum.

Sonuç olarak, vergi ödemesini şirket adına "her hangi bir kredi kartı" ile yaptıktan sonra; bu kredi kartı karşılığını tevsik edecek kestiğimiz fatura veya onun yerine geçecek belgemiz var mı sorgusuna hazırlıklı olmalıyız. Ya sorulursa? O zaman akla gelen, Usta ‘nın göle çaldığı maya tutacak mı?

Ya da diyelim ki o göldeki maya tuttu(!)

Yiyecek ve canı yanacak onca mükellef var mı? Var dediğinizi duyar gibiyim.
Yine de canımız yanmadan önce yoğurdumuzu üfleyerek yiyelim.