Uzlaşma nedir?
Uzlaşma tanımında, tarh edilen vergi ve cezalar kavramını kullandım ama siz bu makaleyi okuduğunuzda, vergiler uzlaşma kapsamından çıkmış olabilir. Ben makaleyi yazdığımda, bu düzenlemenin de içinde olduğu kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan geçmiş, Genel Kurul’da görüşülmeyi bekliyordu. Muhtemelen Genel Kuruldan hızla geçecek ve kısa sürede yasalaşacak.
Bu makalede vergide uzlaşma devam etmeli demenin bir yararı yok. Sonuç belli. Bu nedenle, müessesenin biraz geçmişinden, hangi ihtiyaç nedeniyle getirildiğinden, bu ihtiyacın devam edip etmediğinden ve bundan sonra neler yapılabileceğinden bahsedeceğim.
Uzlaşma vergi mevzuatına ne zaman, hangi gerekçelerle girdi?
Uzlaşma müessesesi vergi mevzuatımıza 1963 yılında 203 sayılı Kanun’la girdi. Daha sonra, vergileme sürecinde farklı aşamalarda, farklı prosedürler çerçevesinde, farklı şekilde oluşmuş olan komisyonlarla yapılsa da sonuçları aynı olan, “tarhiyat öncesi uzlaşma” adı altında, yeni bir müessese, 1986 yılında 3239 sayılı Kanun’la mevzuata dahil edildi.
205 sayılı Kanun’un gerekçesinde uzlaşmanın vergi sistemine dahil edilmesinin amacı;
- Vergi ihtilâflarının süratle halli ve böylece mükelleflerin tereddütlerinin bir an evvel
giderilerek huzura kavuşmalarının temini, amme alacağının vaktinde Hazineye intikali ve İtiraz ve Temyiz mercilerinin işlerinin hafifletilerek ihtilâflar üzerine daha titizlikle eğilmelerine imkân sağlanması,
- Böylece, mükellefle idare arasında vergi yönünden ortaya çıkacak ihtilâfların yine kendi aralarında görüşülerek halli yolunun açılması,
olarak açıklanmış.
Gerekçede yer alan açıklamalardan da hareketle, uzlaşma;
- Mükellef bakış açısıyla, ödenme riski olan bir borcun, olabildiğince küçük bir kısmının bir an önce ödenerek belirsizliğin en az maliyetle ortadan kaldırılmasını,
- Hazine bakış açısıyla, gelecekte tahsili olası ancak belirsiz vergi alacağının, hemen ve olabildiğince yüksek bir kısmının veya tamamının tahsilini,
amaçlayan bir müessese olarak tanımlanabilir.
Uzlaşma bugüne kadar hangi fonksiyonu gördü? Neden ihtiyaç vardı?
Düzenlemenin gerekçesinde belirtilen şekilde, uzlaşma müessesesi sayesinde mükellefler bir an evvel huzura kavuştular mı bilmiyorum ama bu müessesenin çok önemli bir fonksiyonu yerine getirdiği, çok sayıda ihtilafı yargı yoluna gitmeden sonlandırdığı ve böylece yargı organlarının iş yükünü de önemli ölçüde azalttığı açık.
Bizim vergi mevzuatımız ve kültürümüz ihtilaf yaratmaya müsait. Neden böyle? Çünkü;
- Mevzuatımız çok değişiyor ve çok karmaşık. Bütünlükten ve vergileme ilkelerinden uzak. Bu durum başlı başına yaygın ihtilaf yaratma nedeni.
- İçtihat oluşmuyor. Başta mevzuatın sık değişmesi ve yaygın vergi afları, içtihadın oluşmasını önlüyor. Bu da sonuçta yaygın ihtilaflara neden oluyor.
- Afların sıklığı. Aflar, bir taraftan mahkemelerdeki dosya sayısını azaltıyor diye düşünülebilir ama bir taraftan da daha fazla dosya yaratıyor. İçtihadın oluşmasına engel olması yanında, af beklentilerini ve dolayısıyla af çıkıncaya kadar durumu idare etme çabaları, yeni dava dosyaları yaratıyor.
- Ekonomimiz istikrarlı değil. Yüksek enflasyon, kur ve faiz dalgalanmaları, yabancı para biriminin işlemlerde yaygın kullanımı, geçici ekonomik koşulların zorunlu kıldığı geçici/kalıcı müessese ve uygulamalar yaygın vergi ihtilaflarına neden oluyor.
- Vergi kültürümüz ihtilaf yaratmaya uygun, malum.
Bu kadar çok ihtilaf yaratan durum olunca, uzlaşma da en yaygın kullanılan ihtilaf öncesi idari çözüm yolu olunca, doğal olarak uzlaşma yakın geçmişe kadar yaygın olarak başvuruldu ve kullanıldı.
Kanun teklifinde ne öneriliyor?
Yasama süreci devam eden kanun teklifiyle, vergi aslı uzlaşma kapsamı dışına çıkartılıyor. Kapsamda olan cezalar kapsamda olmaya devam edecek.
Müessese bugüne kadar nasıl çalıştı?
Benim meslek hayatım süresince gördüğüm, uzlaşma müessesesinin uzun yıllar amacına uygun ve bekleneni gerçekleştiren bir şekilde yürütüldüğü şeklinde. İstisnaları vardır elbette.
İzlediğim kadarıyla uzun yıllar, tarh edilen özellikle tutarı büyük ve hukuka uygunluğu tartışmalı vergiler, uzlaşma komisyonlarında etraflıca tartışıldı, tarhiyatın hukuka uygunluğu taraflarca müzakere edildi, uzlaşma komisyonları genel olarak kendilerine verilen yetkileri gerektiği gibi kullandı. Uzlaşma sonuçlarının sonradan tartışıldığı da yakın zamana kadar pek görülmedi.
Son yıllarda az sayıda uzlaşma üzerinden konu kamuoyunda oldukça tartışıldı, sonuçta da uzlaşma gerçek kimliğinden uzaklaşarak bir “indirim” müessesesine dönüştü. Vergi aslında indirim yapılmaması, cezada % 80/90 indirim, genel uygulama halinde geldi.
Müessesenin ne sorunları vardı?
Uzlaşmanın, ilk uygulamaya başladığı yıllardan beri bazı sorunları vardı. Bu sorunlar, belki de yaygın olarak kullanılması ve amaca hizmet etmesi nedeniyle çok görünür değildi. Sorunların giderilmesi ve daha da iyileştirilmesi gerekirken bu yapılmadı, bir indirim mekanizmasına dönüştürüldü. İhtilaf öncesi idari bir çözüm yolu olan kurum, bu amacından uzaklaştı. Boşluk da zannederim aflarla dolduruldu. İhtilafların ortadan kaldırılması veya azaltılması aflarla sağlanmaya çalışıldı.
Uzlaşma müessesesinin sorunları neydi sorusuna benim öncelikle iki cevabım var. Başka konular da olabilir ama iki tanesi öne çıkıyor.
- Uzlaşma tutanakları hiçbir zaman gerekçeli olmadı. Vergide ve cezada bir indirim yapıldıysa neden yapıldığı hiçbir dönemde uzlaşma tutanaklarında yer almadı. Bu durum yanlış bir algı yarattı, dayanaksız ve keyfi bir işlem yapılıyor algısı yarattı. Müesseseyi tartışmalı hale getiren ve bu nedenle de bence sonunu getiren neden bu.
- Uzlaşmalar genellikle kendi içinde çelişen bir sonuç yarattı. Vergide indirim yapılmadığı bir durumda cezada yüzde doksan indirim yapılması çelişkili bir durum örneğin. Vergi haklıysa, cezada bu indirim neden yapılsın veya ceza neden sıfırlansın? Cezalandırılmayan bir vergi ziyaı, işi mantıktan uzaklaştırdı, keyfi bir durum algısı yarattı.
Müessese ıslah edilemez miydi?
Uzlaşma bence günümüz koşullarında vazgeçilmez bir müessese ve düzeltilmesi de mümkündü.
Konu son yıllarda birçok platformda çokça tartışıldı. Kaldırılması veya indirim nitelikli bir yapıya dönüştürülmesi çok taraftar bulmadı. Ben de bu görüşü savunageldim. Müessese kalmalı, amacına uygun kullanılabilir hale getirilmeli, ihtilaflar daha başından sonlandırılmalı. Bu Hazine için de mükellef için de en iyi çözüm.
Tekrar olacak ama müessesenin iyi uygulama haline dönüştürülmesi için de yukarıda bahsettiğim iki temel sorununun giderilmesi gerekirdi.
Birincisi, vergi aslına bağlı cezaların, verginin makul bir oranı ile örneğin yüzde onu ile tanımlanması ve uzlaşma kapsamından çıkartılması (uzlaşmada vergide yapılan indirim cezada da indirime yol açacaktır).
Vergi tutarından bağımsız cezada uzlaşma çoğu zaman anlamsız sonuç doğuruyor. Ceza vergiyle bağlantılı olmalı. Vergi aslının hukuka uygun olduğu bir durumda cezada yüksek oranlı bir indirimin, hatta cezanın tamamen kaldırılmasının bir açıklaması yok. Kaçırılan bir vergi varsa, orantılı bir cezası olmalı. Bu çerçevede örneğin 100 liralık vergi uzlaşmada 80 lira olarak kesinleşmişse, ceza bu tutar üzerinden kendiliğinden kesinleşmeli.
İkinci önerim de mevcut uygulamanın en önemli eksiği olan dokümantasyon sorununun giderilmesi. Uzlaşma tutanaklarının gerekçeli düzenlenmesi, indirim yapılmışsa hukuki gerekçelerinin tutanağa ayrıntılı yazılması, uzlaşma kararının yargı kararları ve bilimsel içtihatlarla desteklenmesi. Keyfi ve dayanaksız bir işlem yapılmadığının şeffaf olarak belgelendirilmesi.
Bizi ne bekliyor?
Her ne kadar uzlaşma “uzlaşma” olmaktan çıkıp “indirim” mekanizmasına dönüşmüş ve esas fonksiyonunu yerine getirmekten son zamanlarda uzaklaşmışsa da hala önemli bir çözüm yoluydu.
Gelir İdaresi’nin faaliyet raporlarına bakılırsa, merkezi uzlaşma dışındaki uzlaşmalarda, son yıllarda fiilen vergi aslında uzlaşma yapılmamış denebilir. Bu çerçevede vergi aslının uzlaşma kapsamı dışına çıkartılmasının önemli bir sonuç yaratmayabilir.
Uzlaşma müessesesinin üstlendiği fonksiyonu son yıllarda af yasaları üstlendi. Üstelik af yasaları, vergi aslında uzlaşmalardan daha fazla indirim yaparak, cezaları neredeyse tamamen silerek, vergi adaletinden de uzaklaşarak gerçekleştirdi bu fonksiyonu.
Kısa ve orta vadede, yaygın ihtilaf yaratan alanlar ortadan kaldırılamayacağına göre, uzlaşma gerçek kimliğine dönüştürülerek yeniden çalışır duruma getirilmezse, yeni aflar kaçınılmaz olacaktır.
Ekonomim.com | Recep BIYIK