5 Haziran 2021 tarihinde, G7 ülkelerinin Maliye bakanları ve Merkez Bankası idarecileri küresel vergi reformu konusunda anlaştıklarını açıkladılar. Söz konusu vergi reformu, belli başlı faaliyetlerden elde edilen karın  belirli bir yüzdesinin, bu faaliyetlerin yürütüldüğü ülkeler arasında paylaştırılarak bu ülkelere vergileme hakkının verilmesini ve her ülkede uygulanacak asgari  efektif vergi yükünün %15 olmasını öngörüyor. 
 

Konu Yeni mi?

2017 yılından beri, G20/OECD üye ülkeleri Matrah Aşındırma ve Kar Aktarımı (“MAKA”/”BEPS”) kapsamında dijital ekonominin vergilenmesine yönelik olarak iki ayaklı bir yapı (“Two Pillar Approach”) üzerinde çalışıyorlardı. Söz konusu yaklaşımda, Yapı I (“Pillar I”) vergiye tabi varlık/mevcudiyet oluşumu (“nexus”)  ile karın paylaştırılmasına ilişkin kuralları ve Yapı II (“Pillar II”) küresel asgari vergi kurallarını düzenliyordu. Diğer bir ifadeyle, Pillar I şirketlerin faaliyet gösterdikleri ülkelerde klasik tanımıyla fiziki bir varlık/mevcudiyetleri olmasa da müşteri ve/veya kullanıcıların bulunduğu pazar ülkelerde vergilendirilmesine imkan sağlayan kurallar üzerinde dururken; Pillar II düşük vergiye tabi Kontrol Edilen Yabancı Kurumların ana işletmesinin mukim olduğu ülkeye vergileme hakkını vermek suretiyle asgari efektif vergi oranı uygulaması üzerinde duruyordu. Söz konusu yaklaşımlar Amerika Biden yönetimi tarafından güncellenerek basitleştirildi ve G7 toplantısındaki tartışmalara konu edildi.

Dolayısyla, konu ve yaklaşım yeni olmasa da globalleşme ve dijital ekonomiden kaynaklı “vergilendirmeme sorunu”nun çok taraflı ekonomik işbirliği ile çözüleceğine, konunun hem teknik hem de politik yönüyle destekleneceğine dair verilen mesaj itibarıyla dikkat çektiğini söylemek mümkün.
 

G7 Yaklaşımı Ne Getiriyor?

Yapı I ( Pillar I), pazar ülkeleri lehine yeni bir vergileme hakkı yaratma yaklaşımı öneriyordu. Bu şekilde çok uluslu şirketlerin küresel kazancının bir kısmı pazar ülkelerine aktarılarak, bu ülkelerde vergilenmesi sağlanacaktı. Söz konusu vergileme hakkının kullanımı için bu ülkelerde klasik tanımıyla fiziki bir varlık/mevcudiyetin bulunması gerekmeyecekti.

Bu yaklaşım ile temelde dijital hizmetler ve tüketiciye yönelik hizmetlerin vergilendirilmesi hedeflenirken, Biden yönetimi ile geliştirilen ve G7 de üzerinde mutabık kalınan yaklaşım ise “en büyük ve en karlı çok uluslu şirketlerin vergilendirilmesi”nin sağlanması oldu. Bu kapsamda değerlendirilecek şirketlerin tanımın yapılması ve aranan asgari şartların belirlenmesi gerekecek. Ancak, Biden yönetiminin bu kapsamdaki şirket sayısını 100 ile sınırlamak yönünde önerisi de bulunmakta. 

Mutabık kalınan yaklaşımda, kapsama giren çok uluslu şirketlerin 10% kar marjını aşan karının asgari %20’sinin söz konusu şirketin faaliyette bulunup kazanç elde ettiği (müşteri ve/veya kullanıcıların bulunduğu) pazar ülkeleri arasında paylaştırılması ve bu ülkelerde vergiye tabi tutulması amaçlanıyor.  

Konuyla ilgili önemli bir husus da şu; uygulama tüm dijital hizmet vergisi ve benzeri vergilerin uygulamadan kaldırılması ile birlikte kurgulanıyor. Dolayısıyla, ülkelerin dijital ekonomiyi vergilemek amacıyla tek taraflı olarak uyguladıkları vergilerin de uygulamadan kaldırılması hedefleniyor.

G7 yaklaşımında, dijital hizmet vergisi ve benzeri vergilerin sadece en büyük ve en karlı çok uluslu şirketler için değil tüm şirketler için yürürlükten kaldırılması amaçlanırken, bu amaca ulaşmak için bundan sonraki G20/OECD toplantılarında üyelerin bu konuda mutabık kalması ve kaldırılacak vergilerin tanımının da net olarak yapılması büyük önem arz edecek.

Söz konusu vergileri uygulayan ülkelerin bu vergileri ne zaman yürürlükten kaldıracağı konusu şu aşamada tartışmaya açık bir konu olmakla birlikte, Pillar I uygulaması ile ilgili mevzuat değişikliklerinin hayata geçirilmesi ile bu yönde de düzenlemelerin yapılacağı beklenebilir.

Yapı II - Küresel Asgari Vergi (“Pillar II - Global Minimum Tax)”) söz konusu yaklaşım çok uluslu şirketlerin kazançlarının faaliyette bulundukları tüm ülkelerde asgari bir oranda vergilenmesini sağlayacak kurallar zincirine dayanıyor. Yaklaşım, konsolide gelirlerinin 750 mn EUR ve üzerinde olan tüm çok uluslu şirketlerin bu kapsama alınmasını öngörüyordu.

Eğer faaliyette bulunulan ülkede ödenen vergi, üzerinde mutabık kalınacak asgari vergi oranının altında ise, aradaki fark çok uluslu şirketin ana işletmesinin mukim olduğu ülkenin vergi idaresine ödenmesi sonucunu doğuracak. Diğer bir ifade ile, asgari vergi oranı ana işletmesi imzacı ülkede mukim olan işletmeler açısından ve ana işletme seviyesinde uygulanacak. Söz konusu ana işletme, ülke bazında yurtdışı iştiraklerinin tabi olduğu efektif vergi oranının belirlenen asgari vergi oranının altında olup olmadığını kontrol edecek. Altında olan ülkelerdeki iştirakler için aradaki vergi farkı, ana işletme tarafından kendi vergi idaresine ödenecek. Bu yaklaşım ile, çok uluslu şirketlerin düşük vergili ülkelerde kurdukları yapılar nedeniyle elde ettikleri vergi avantajının da sona erdirilmesi amaçlanıyor. Ana işletmenin imzacı ülkelerden birinde mukim olmaması halinde ise asgari verginin beyan ve ödenmesine ilişkin olarak farklı mekanizmalara ihtiyaç duyulacak.

Söz konusu yaklaşım, uygulanacak küresel asgari vergi oranı konusunda sessiz kalırken, Biden yönetiminin önerisi doğrultusunda G7 toplantısında bu oranın minimumda %15 olması konusunda mutabık kalındı.
 

Peki, ya sonrası?

Bundan sonra gözler 9-10 Temmuz ve  15-16 Ekim 2021 tarihlerinde yapılacak G20 Maliye bakanları toplantısında. Ayrıca, G20/OECD konuyla ilgili 30 Haziran- 1 Temmuz 2021 tarihlerinde toplanacak.

Konuyla ilgili çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarını değiştirecek çok taraflı bir sözleşme dahil çok kapsamlı bir teknik çalışmanın yapılması gerekeceği ve bunun da ciddi bir vakit alacağı kuşkusuz.
 

Son olarak…

Dünyanın en önemli ekonomilerinin maliye bakanlarının küresel bir vergi reformu konusunda mutabakata varmaları uluslararası vergileme alanında ve konunun çok taraflı bir yaklaşım ile çözüleceğine dair çok önemli bir adım ancak hiç kuşkusuz, yeterli değil. Bu adımın G20 ve OECD nezdinde de desteklenerek ilerlemesi ve ortaya çıkan bir çok sorunun da cevabının verilmesi gerekiyor.  

Deloitte | Arzu AKÇURA