1-    Giriş

Sermaye şirketlerinin sermaye yapılarının güçlendirmesinin teşvik edilmesi amacıyla 27.03.2015 tarihli ve 6637 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8 inci maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun (KVK) 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına (ı) bendi eklenmiş olup, 9 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği ile konuya ilişkin açıklamalar yapılmıştır.

2-    İndirimden yararlanacak olan mükellefler

Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya bu tarihten itibaren yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden faydalanabilecektir.

3-    İndirim Tutarının Hesaplanması

Nakdi sermaye artışı üzerinden, indirimden yararlanılan yıl için TCMB tarafından en son açıklanan ticari krediler faiz oranı[1] dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın Cumhurbaşkanınca belirlenen orana isabet eden kısmı ilgili dönem kurum kazancından indirilebilecektir.

Özel hesap dönemine tabi sermaye şirketleri, hesap dönemlerinin sona erdiği ay itibarıyla TCMB tarafından en son açıklanan ticari krediler faiz oranını dikkate alarak indirimden yararlanabileceklerdir.

Nakdi sermaye artışı, sermaye şirketlerince ilgili hesap döneminde ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi artışlar ile yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakdi olarak karşılanan kısmını ifade eder.

Ticaret siciline tescil edilen sermaye artırımının nakit olarak karşılanan kısmının şirketin banka hesabına yatırıldığı tarihin içinde bulunduğu (Nakden taahhüt edilen sermayenin, sermaye artırımına ilişkin kararın ticaret siciline tescil edildiği tarihten önce şirketin banka hesabına yatırılan kısmı için tescil tarihinin içinde bulunduğu) aydan hesap döneminin sonuna kadar olan ay sayısının 12 aya isabet eden oranına göre kıst dönem olarak dikkate alınacak sonraki her bir dönem için ise sermaye azatlımı olmadığı süre boyunca ay kesri tam ay olarak dikkate alınarak hesaplama yapılacaktır. Bu teşvikin en cazip noktası da sermaye azaltımı yapılmadığı ve teşviki bozucu diğer şartların gerçekleşmediği sürece indirimin her yıl yapılabiliyor olmasıdır.

Nakden taahhüt edilen sermayenin;

- Sermaye artırımına ilişkin kararın ticaret siciline tescil edildiği tarihten önce şirketin banka hesabına yatırılan kısmı için tescil tarihi,

- Tescil tarihinden sonra şirketin banka hesabına yatırılan tutarlar için ise şirketin banka hesabına yatırılma tarihi,

esas alınarak bu indirimden yararlanılabilecektir. Hesaplama aşağıdaki formül esas alınarak belirlenecektir:

İndirim Tutarı = Nakdi Sermaye Artışı x TCMB Faiz Oranı x Süre (Ay) x İndirim oranı

    i.        İndirim hesabında dikkate alınmayan sermaye artışları

Aşağıdaki belirtilen sermaye artışlarının indirimden yararlanması mümkün değildir:

- Sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklanan sermaye artışları,

- Sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından kaynaklanan sermaye artışları,

- Bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan sermaye artışları,

- Ortaklarca veya Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artışları,

- Şirkete nakdi sermaye dışında hisse senedi, tahvil veya bono gibi kıymetlerin konulması suretiyle gerçekleştirilen sermaye artışları,

- Bilanço içi kalemlerin birbiri içinde mahsubu şeklinde gerçekleştirilen sermaye artışları.

  ii.        İndirimden her bir hesap dönemi için ayrı ayrı yararlanma

Sermaye şirketleri gerçekleştirdikleri nakdi sermaye artışları üzerinden, artışın yapıldığı hesap döneminden başlamak üzere izleyen her bir hesap dönemi için ayrı ayrı indirim uygulamasından yararlanabileceklerdir.

Öte yandan, bu indirimden yararlanan sermaye şirketlerinin daha sonra sermaye azaltımı yapmaları halinde, nakdi sermaye artışının azaltılan sermaye tutarı kadarlık kısmı için sermaye azaltımına ilişkin kararın ticaret siciline tescil edildiği ayı izleyen aydan itibaren bu indirimden yararlanmaları mümkün bulunmamaktadır.

4-    Özellikli Durumlar

i-   Kazancın yetersizliği sebebiyle faydalanılmayan indirimin devri

Sermaye şirketleri tarafından nakdi sermaye artışına ilişkin hesaplanan indirim tutarının kazanç yetersizliği nedeniyle ilgili olduğu hesap dönemine ait matrahın tespitinde indirim konusu yapılamaması halinde bu indirim tutarları, herhangi bir endekslemeye tabi tutulmaksızın izleyen hesap dönemlerine ilişkin matrahın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

ii-  Geçici vergi dönemlerinde faiz indirimi teşvikinden faydalanılması

İndirim tutarının hesaplanmasında TCMB tarafından yararlanılan yıl için en son açıklanan ticari krediler faiz oranı dikkate alınacağından geçici vergi dönemlerinden sadece dördüncü geçici vergilendirme dönemi itibarıyla bu indirimden yararlanılması mümkün bulunmaktadır.

iii-Sermaye avanslarını durumu

Şirketlerin ileride gerçekleştirilecek sermaye artırımından kaynaklanan sermaye taahhüdünün yerine getirilmesinde kullanılmak amacıyla, sermaye artırımına ilişkin karardan önce ortaklar tarafından sermaye avansı olarak şirketin banka hesabına yatırılan tutarların;

-          Banka hesabına yatırıldığı tarihten itibaren şirketin bilançosunda öz sermaye kalemleri arasında yer alan "Diğer Sermaye Yedekleri" hesabında izlenmesi ve

-          Banka hesabına yatırıldığı tarihin içinde bulunduğu hesap döneminin sonuna kadar bu tutarlarla ilgili sermaye artırımına ilişkin kararın ticaret siciline tescil ettirilmesi

koşuluyla faiz indirim teşvikinden faydalanması mümkündür. Fakat şirkete sermaye taahhüdü yoluyla gönderilen tutarların gönderim tarihin içinde bulunduğu hesap dönemi sonuna kadar sermayeye ilave edilmemesi halinde söz konusu teşvikten yararlanılamayacaktır.

Örnek : 18/12/2019 tarihli genel kurul kararı ile (BATI) A.Ş.’nin sermayesinin 10.000.000 TL artırılmasına karar verilmiş ve TTK hükümleri gereği bu tutarın %25’i olan 2.500.000 TL, 22/12/2019 tarihinde ortaklarca şirketin banka hesabına yatırılmıştır. Söz konusu genel kurul kararı 20/1/2020 tarihinde ticaret siciline tescil ettirilerek sermaye taahhüdünün kalan 4.500.000 TL’si nakit olarak 01/2/2020 tarihinde, kalan 3.000.000 TL’si nakit olarak 15/5/2020 tarihinde,  ortaklarca şirketin banka hesabına yatırılmıştır. (BATI) A.Ş.’nin indirim tutarının hesaplanmasında dikkate alacağı indirim oranı %50 olup 2020 yılı sonu itibarıyla TCMB tarafından açıklanan ticari krediler faiz oranı %19,62’dir.

Şirket genel kurulunun 2019 yılında yapılması ve bu dönemde nakit olarak artırılacak sermayenin %25’nin şirket hesabına yatırılarak özkaynaklar altında “diğer sermaye yedekleri” hesabında takip edilmiş olsa dahi tebliğde belirtildiği üzere hesap döneminin sonuna kadar sermaye ilave edilmemesinden dolayı indirim hesabında dikkate alınmayacaktır.

İndirim tutarı  = Nakdi sermaye artışı x Ticari krediler faiz oranı x İndirim oranı x Süre

ð  2.500.000 TL x 0,1962 x 0,50 x (12/12) = 245.250,00

ð  4.500.000 TL x 0,1962 x 0,50 x (11/12) = 404.662,50

ð  3.000.000 TL x 0,1962 x 0,50 x (8/12) = 196.200,00
 

5-    Sermaye artımının belgelendirilmesi ve kurumlar vergisi beyannamesinde bildirilmesi

Sermaye artırım tutarının nakit olarak şirketin banka hesabına fiilen yatırıldığına ilişkin olarak bu işlemleri içeren ve ilgili banka şubesi tarafından onaylanmış banka hesap özetini kağıt ortamında veya elektronik ortamda ilgili dönem kurumlar vergisi beyannamesi verme süresi içerisinde kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairelerine ibraz etmeleri gerekmektedir.

İndirimden faydalanmak isteyen sermaye şirketlerinin, nakdi olarak artırdıkları sermaye ile indirime konu edecekleri tutara ilişkin bilgileri, kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bildirmeleri gerekmektedir.


6-    İndirim oranları

30.06.2015 tarihli ve 29402 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2015/7910 sayılı Kararname ile genel indirim oranı %50 olarak belirlenmiş olmakla beraber aşağıda yer alan uygulamalar çerçevesinde genel orana ilave yapılabileceği veya teşvikin sınırlandırılabileceği belirtilmiştir.

Yüzde (%)

Genel Oran

50

Payları borsada işlem gören halka açık sermaye şirketlerinden, indirimin uygulanacağı yılın son günü itibariyle, halka açıklık oranı %50’den az olanlar

75

Payları borsada işlem gören halka açık sermaye şirketlerinden, indirimin uygulanacağı yılın son günü itibariyle, halka açıklık oranı %50’nin üzerinde olanlar

100

Nakit artırılan sermayenin, yatırım teşvik belgeli üretim ve sanayi tesisleri ile bu tesislere ait makine ve teçhizat yatırımlarında ve/veya bu yatırımların inşasına tahsis edilen arsa ve arazi yatırımlarında kullanılması durumunda (Teşvik belgesinde yer alan sabit yatırım tutar ile sınırlı olmak üzere)

75

Yatırım teşvik belgeli şirketin halka açık olması durumunda,  yukarıdaki oranlamaya ilave olarak  25 puan da eklenecektir.

100

Yatırım teşvik belgesine sahip halka açık ortaklığın, artırılan nakdi sermayenin sabit yatırım tutarı kadar yapılan harcama kadarlık kısmı için

125

Gelirlerinin %25 veya fazlası, faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri

0

Aktif toplamının %50 veya daha fazlası bağlı menkul kıymetler, bağlı ortaklıklar ve iştirak paylarından oluşan sermaye şirketleri

0

Artırılan nakdi sermayenin başka şirketlere sermaye olarak konulan veya kredi olarak kullandırılan kısmı

0

Arttırılan nakdi sermayenin arsa ve arazi yatırımı yapan sermaye şirketlerinde arsa ve arazi yatırımına tekabül eden kısım

0

 

7-    Konuya İlişkin İdari Görüşler ve Değerlendirmelerimiz

Nakdi sermaye artırımına ilişkin önemli bir vergi avantajı içerdiği için mükellefler bu uygulamaya sıkça başvurmakta, ancak bazı noktalarda tereddütlerin ve idareyle ihtilafların ortaya çıktığı görülmektedir.

     i.        Konuya ilişkin dikkat çeken özelgelerin ilki faaliyet alanı taşınmaz ticaret olan mükelleflerin durumuna ilişkindir:

-İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığının 62030549-125[10-2016/223]-2757 sayılı ve 04/01/2017 tarihli özelgesinde;

“Şirketin ana faaliyet konusunun gayrimenkul alım-satım, kiralama ve inşaat hizmetleri faaliyetinde bulunduğu, faaliyet gelirlerinin tamamının kira gelirlerinden oluştuğu, ana faaliyeti olan kiralama hizmetlerinin şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütüldüğü belirtilmiş ve kendisinin bu uygulamadan yararlanıp yararlanamayacağı sorulmuştur.

İdarenin cevabında “Kira gelirleri pasif nitelikli gelir olarak kabul edilecek olup satışa yönelik bina projeleri için mali, teknik ve fiziksel araçların bir araya getirilmesi suretiyle konut veya diğer amaçlı kullanıma yönelik bina projelerinin organize edilmesi faaliyeti ile iştigal eden şirketinizin gelirlerinin %25 veya fazlasının şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticari, zirai veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikteki gelirlerden oluşması halinde nakdi sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi oranı % 0 olarak uygulanacaktır.” görüşüne yer verilmiştir.

Bu özelgede verilen görüşe karşın; tebliğde finansal kuruluşların söz konusu nakdi sermaye artışı teşvikinden faydalanamayacağı belirtilmiş olmakla birlikte gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin teşvikten faydalanmasına engel teşkil eden bir husus bulunmadığı kanaatindeyiz. Öte yandan tebliğde belirtilen pasif gelirlerin her şirket için ayrı değerlendirilmesi ve taşınmaz ticareti ve kiralamasıyla iştigal eden mükellefler için kira gelirlerinin pasif nitelikte gelir olarak addedilmemesi gerektiği düşüncesindeyiz. Çünkü, gayrimenkul şirketlerinin ana faaliyet konusu gereği gelirlerinin kiralama ve buna benzer faaliyetlerden kaynaklı olması ticari faaliyetinin bir gereğidir ve bu gelirleri aktif niteliktedir.

    ii.        Konuya ilişkin bir diğer özelge kar dağıtımıyla ortaklara verilen tutarların sermaye artırımında kullanılmasına ilişkinidir:

- Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı 93767041-125[10-2016/1]-15256 sayılı ve 09/05/2017 tarihli özelgesinde;

“Kar dağıtımı yapıldıktan sonra bu karların kullanılması suretiyle yapılan nakit sermaye artırımlarının, Kurumlar Vergisi Kanununun 10/1-ı maddesinde belirtilen indirim hakkından yararlanıp yararlanamayacağı hususunda görüş talep edilmiştir.

İdarenin cevabında; “Bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesi suretiyle gerçekleştirilen nakdi sermaye artırımları dolayısıyla Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde düzenlenen indirim uygulamasından faydalanılması mümkün olmadığından, şirket karının önce ortaklara dağıtılıp daha sonra da tekrar şirkete sermaye olarak konulması işlemi dolayısıyla ve dağıtılan bu kar payı tutarıyla sınırlı olmak üzere bu indirim uygulamasından yararlanmanız mümkün değildir.” görüşüne yer verilmiştir.

İdarenin bu görüşüne karşın; TTK hükümleri gereği sermayedarların şirketlere koymuş oldukları sermayenin karşılığında elde ettikleri gelirlerinin yalnızca kar payı olduğu şirketlerin ana sözleşmelerinde elde edilen karın belli oranlarda dağıtılmasının öngörülmesi halinde dağıtılan karın ilerleyen dönemlerde ekonomide yaşanacak olumsuz gelişmeler veya şirketin yeni yatırımlar için ihtiyaç duyacağı finansmanı sağlamak amacıyla şirket ortakları tarafından dağıtılan karların nakdi sermaye olarak şirkete koyulmasının teşvikten faydalanmaya engel olmaması gerektiği kanaatindeyiz.

 iii.        Konuya ilişkin bir diğer özelgede ise şirket ortağının gelirlerinin pasif nitelikli gelirlerden oluşması ve bunu iştirak ettiği kuruma sermaye olarak dahil etmesine aittir:

- Gaziantep Vergi Dairesi Başkanlığı B.07.1.GİB.4.27.40.01-125[17-515-78]-17126 sayılı ve 13/03/2019 tarihli özelgesinde;

“Şirketiniz ortağı … A.Ş.'nin şirketinizde nakit sermaye (60 TL) artırımı yaptığı, bu sermaye artırımının Kurumlar Vergisi Kanununun 10/ı maddesi kapsamında değerlendirilirken, örneğin … A.Ş.'nin bilançosunda menkul kıymet (banka) gibi mevcutları 100 TL olup, aktif toplamı 100 TL olduğu, borçlar 50 TL, özkaynak 50 TL olup, pasif toplamının 100 TL olduğu söz konusu sermaye artışının şirket mevcutlarından sağlandığı, bu durumda … A.Ş. tarafından artırılan 60 TL sermayenin, sermaye artırımı indiriminden yararlanıp yararlanmayacağı hususunda bilgi verilmesi talep edilmektedir.

İdarenin Cevabında ; “Şirketinizin ortağı olan … A.Ş.'nin şirket mevcutlarından sağlayarak şirketinizde yaptığı nakit sermaye artırımının; Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi hükmü ile 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin "10.6. Sermaye artırımında indirim" başlıklı bölümünde yer alan açıklamalar çerçevesinde ve diğer şartların da sağlanması kaydıyla indirime konu edilmesi mümkündür. Öte yandan, ortaklarca veya Kurumlar Vergisi Kanununun 12 nci maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artışları dolayısıyla indirimden faydalanılamayacağı” yönünde görüş bildirmiştir.

İdarenin tarafından verilen bu görüşe karşın; sermaye artışı yapacak olan kurumların gelirlerinin %25 veya fazlası, faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşuyor ise kurum tarafından yapılan sermaye artırımının teşvikten faydalanamayacağı, ancak şirket ortakları tarafından yapılacak nakdi sermaye artışına ait kaynağın ilgili tebliğde belirtilen pasif nitelikli kaynaklardan elde edilmiş olması halinde bu gelirlerin nakdi sermaye artışına konu edilebileceği ve teşvikten faydalanabileceği belirtilmiştir. Söz konusu ortak tarafından pasif nitelikli gelirlerin sermaye olarak koyulması teşvikten yararlanmada bir engel teşkil etmez iken aynı ortağın kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle sermaye artırım teşvikinden faydalanamaması tebliği içerisinde zıtlığa sebebiyet vermektedir. Öte yandan yurtdışı merkezli olup Türkiye’de faaliyet gösteren kurumların sermaye artışına gitmeleri durumunda yurtdışından transfer edilen kaynağın kredi veya borç olup olmadığının tespit edilmesinin hayli güç olacağı ve bu kurumlarının yurtdışından Türkiye getirerek sermaye artışı yapmalarının ülke ekonomisine artı bir katma değer yaratacağı ve döviz girdisi oluşturacağı hususu da göz önünde bulundurularak  Türkiye’ye getirilen kaynağın borç veya kredi olmasının sermaye teşvikinden faydalanmada bir engel oluşturmaması görüşündeyiz.

 iv.        Bir diğer özelge de devralınan kurumların durumuna ilişkindir:

- Hatay Vergi Dairesi Başkanlığı 35672403-010.01[125-07-2019]-E.66713 sayılı ve 02/08/2019 tarihli özelgesinde;

- Hissedarları ve hisse oranları aynı olan iki şirketin Türk Ticaret Kanununun 136 ncı maddesinin "devralma şeklinde birleşme" yoluyla 2018 yılında birleştiği,

- Devrolan şirketin 2017 yılında nakit sermaye artışı yaptığı, Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ı) bendine istinaden 2017 yılında nakit sermaye artışından dolayı faiz hesapladığı, ancak matrah yetersizliği nedeniyle faiz tutarının bir sonraki yıla devrettiği,

- Devrolan şirketin 2017 yılında kullanamadığı ve sonraki döneme devreden faiz indiriminin, devralan şirketiniz tarafından 2018 yılı kurumlar vergisi matrahından indirilmek istendiği

belirtilmiş olup, devrolan şirketin kullanamadığı faiz indirimleri ile 2018 ve müteakip yıllarda hesaplanacak faiz indirimlerinin devralan şirketiniz tarafından kurumlar vergisi matrahından indirilip indirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

İdarenin cevabında; “Bu hüküm ve açıklamalara göre, Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi hükümleri ve 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, devraldığınız şirketin nakdi sermaye artırımına ilişkin hesapladığı ve kazanç yetersizliği nedeniyle 2017 yılında yararlanamadığı nakdi sermaye artışı indirimi ile söz konusu sermaye artışına ilişkin olarak 2018 ve müteakip yıllarda devralan şirketinizce hesaplanacak nakdi sermaye artışı indirimlerinin, devralan şirketinizin kurumlar vergisi beyannamesinde kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.” açıklamasına yer verilmiştir.

İdarenin bu görüşünün yerinde olduğu kanaatindeyiz.

Özelge detayında yer almamakla birlikte bu noktada ortaya çıkabilecek bir diğer sorun devralınan kurumun gelirlerinin pasif nitelikli gelir olması halinde devralan kurumun nakdi sermaye indiriminden faydalanıp faydalanamayacağıdır. Devralınan şirketin gelirlerinin büyük bir kısmının tebliğde belirtildiği şekilde pasif getirili olması halinde -dolayısıyla kendisinin yararlanamadığı bu teşvikten- devralan şirketin aktif nitelikli gelir / pasif nitelikli gelir testini yeniden tabi tutulması ve devralan şirketin bu şartı sağlaması duumunda indirimden yararlanması gerektiğini düşünüyoruz.

8-    Konuya İlişkin Belirsizlikler

i-     Nakit sermaye artırımına ilişkin indirim uygulamasından yararlanan mükelleflerin sermaye azaltılana dek bu uygulamadan yararlanabilecekleri düzenlenmekle birlikte sermaye azaltılan dönemde azaltımın yapıldığı aya dek kıst dönem olarak indirimden yararlanılıp yararlanılamayacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bizim görüşümüz, sermaye artırımı ya da kuruluşta kıst dönem yararlandırma söz konusu olduğundan buna paralel olarak, sermaye azaltımı yapılan aydan öncesi için oluşacak kıst döneme isabet eden tutarda indirimden yararlanılmasının mümkün olması gerektiğidir.

ii-   İndirim uygulamasından yalnızca dördüncü geçici vergi itibariyle yararlanabileceği Tebliğ’de belirtilmekle birlikte -ki 7338 sayılı Kanun’la dördüncü geçici vergi 2022 yılından itibaren  kaldırıldığı için artık geçici vergiler itibariyle bu uygulamadan yararlanmak mümkün olamayacaktır-özel hesap dönemi kullanan mükellefler açısından TCMB’nin ilgili yılda açıkladığı son oran özel hesap dönemine ilişkin bazı geçici vergilendirme dönemlerini kapsıyorsa bu durumda ilgili hesap döneminde de bu indirimden yararlanılmasının mümkün olduğu düşüncesindeyiz. Örneğin, 1 Ekim-30 Eylül özel hesap dönemi kullanan bir mükellef ticari kredi faiz oranları Ocak ayında belli olacağı için birinci, ikinci, üçüncü geçici vergilendirme döneminde indirimden yararlanması mümkün olmalıdır.  

iii-  İndirimden yararlanacak mükelelflerin “pasif nitelikli gelir” testine tabi tutulurken kur farklarının pasif nitelikli gelir olarak dikkate alınıp alınmayacağı belirsizdir. 2015/7910 sayılı BKK’da “Gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri için indirim oranı % 0 olarak uygulanacaktır.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hükümde yer alan “gibi” ibaresinin kur farklarını kapsayıp kapsamadığı belirsiz olup pasif nitelikli gelir kavramının yer aldığı “kontrol edilen yabancı kurum kazancı”na ilişkin açıklamalarda da bu konuya değinilmediğini görmekteyiz. Bu konuda idarenin bir açıklama ile mükelleflere yol göstermesi gerektiği kanaatindeyiz.

iv-  Arsa ve arazi yatırımı yapan mükelleflerin (bu yatırım tutarına isabet eden kısım kadar) nakit sermaye artırımı indiriminden faydalanamayacağı düzenleme altına alınmıştır. Bu noktada iki sorun karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ilki, alınan arsa ve arazinin doğrudan nakit sermayeyle karşılanan kısımdan karşılanıp karşılanmadığına bakılmaksızın böyle bir kısıtlamanın yerinde olmadığı kanaatindeyiz.

İkinci sorun ise, bu düzenlemenin bir süreye bağlanmaması nedeniyle mükelelflerin bu indirimden yararlanma süreleri ile arsa-arazi yatırımlarının birbirlerini kısıtlar hale gelmesidir. Bize göre, makul bir süre için bu yasağın korunması gerekli ve önemli olmakla birlikte işletmenin ihtiyaçlarının değişeceği gerçeğinin de göz önünde bulundurulması gerektiğidir.  Benzer bir durum KVK 5-1/e maddesinde yer alan taşınmaz ve iştirak satış kazancındaki “özel fon”a alma ve bu fonun dağıtılmama ve işletmeden çekilmeme şartının 5 yıllık bir süreyle sınırlanmasıdır.

Bu konuda da nakit sermaye artıran mükelleflerin makul bir süre (örneğin 3 yıl ya da 5 yıl gibi) geçtikten sonra arsa-arazi yatırımlarının herhangi bir sınırlamaya tabi olmaması gerektiği kanaatindeyiz. Aksi bir düşünce, nakdi sermaye indiriminden yararlanmak isteyen mükelleflerin bir daha arsa ve arazi yatırımı yapamaması sonucunu doğurur ki, bu işletmelerin sürekliliği ve ihtiyaçlarının değişebileceği gerçeğine uygun değildir.

9-    Sonuç

Şirketlerin mevcut sermaye yapılarının güçlendirilmesini teşvik eden bu düzenleme ile şirketlere bazı vergisel avantajlar tanınmıştır.

Aksi yönde bir kanun çıkarılmadığı sürece şirketlerin her dönem mevcut teşvikten faydalanması ve kazancın yetersiz olması halinde devretmesi düzenlemenin avantajlarındandır.

Yazımızda belirttiğimiz bazı belirsiz noktaların tebliğle açıklanmasının yerinde olacağı düşüncesindeyiz.

 

Yazarlar: Nadir Gülhan (YMM, Vergi Direktörü) & İsa Öztürk (Müdür Yardımcısı)