Danıştay, yazımın başlığındaki konuda nihayet bir karar verdi. Yapılacak uygulama ve yeni kararlarla konu tam olarak açıklığa kavuşacaktır. 

Danıştay, 9. Dairesinin 13.02.2019 tarih ve 2016/4386 Esas ve 2019/292 Karar sayılı kararı ile Şirketlerin sermayeye eklenen kar payının tasfiye sonucu dağıtımında vergileme yapılamayacağına karar vermiştir. 

Kararın bazı kısımlarını ele alarak sonuca nasıl ulaşıldığını anlatmaya çalışalım. 

Danıştay’a başvuran davacı, 2012 yılı Nisan Haziran dönemine ilişkin olarak ihtirazı kayıtla verilen muhtasar beyanname üzerine tahakkuk ettirilen gelir (stopaj) vergisinin bir kısmının kaldırılması ve ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davayı kısmen reddeden, kısmen karar verilmesine yer olmadığına hükmeden Vergi Mahkemesi kararının redde ilişkin kısmının bozulmasını istemiştir. 

Danıştay’ın verilen kararında: 

Daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl karlarının

1. Şirketin tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması durumunda kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacağı, 

2. Ödenmiş sermayenin ortaklara dağıtılması durumunda ise vergi kesintisi yapılmayacağı sonucuna ulaşıldığı, 

3. Şirketlerin karlarını şirkette bırakmalarını özendirmek amacıyla sadece kar dağıtımı halinde gelir(stopaj) yapılması için Gelir Vergisi Kanununun 94/6-b bendine “karın sermayeye ilavesi kar dağıtımı sayılmaz” hükmünün getirildiği,

4. Buna göre şirketlerin dönem karlarını nakit olarak dağıtmak yerine sermayeye ekleyerek ortaklarına bedelsiz hisse vermeleri halinde stopaj vergisi ödemeyecekleri ve ortaklar tarafından bir temettü geliri elde edilmediğinden yıllık gelir vergisi beyannamesi verilmeyeceği, 

5. Burada şirketlerin mali bünyelerini kuvvetlendirmeye yönelik olarak, karlarını dağıtmayıp şirket sermayesine ilave etmelerinin amaçlandığı,

6. Ancak tasfiyeye giren şirketin mali bünyesinin kuvvetlendirilmesine gerek bulunmadığı, bu durumun sonucu olarak tasfiyeye giren şirketin geçmiş yıllarda elde ettiği ve ortaklara dağıtılmamak suretiyle kesintiye uğramayan karlarının tasfiye aşamasında ortaklara dağıtılması halinde kesintiye tabi tutulacağı gerekçesiyle karar veren vergi mahkemesinin kararının bozulması istenmiştir. 

Dosyanın incelenmesinde, Maliye teşkilatının muhtelif özelgelerinden dolayı mükellefin, tasfiyede sermayeye eklenen kar payları ile ilgili olarak vergi (stopaj) keserek ihtirazi kayıtla beyanname verdiği ve tahakkuk eden vergiyi ödediği anlaşılmıştır. 

Danıştay kararında:

Dağıtılmadığı sürece tevkifata ve beyana konu olmayan kar payları Yasa hükümlerinin tanıdığı imkandan faydalanılarak sermayeye eklendiğinde şekil değiştirmekte ve kar payı olmaktan çıkıp sermaye haline gelmektedir. Bu nedenle de tasfiye sonucu geri verilen sermaye paylarından dağıtılmayan kar payını ayrıştırıp vergilendirmek, Yasa’nın karın sermayeye eklenmesinin kar dağıtımı sayılmayacağı yönündeki hükmüne ve amacına aykırı olacaktır. Anılan hükümler uyarınca tam mükellef kurumların elde edecekleri karın dağıtılması halinde maddelerde belirtilen şekilde bu kar payları üzerinden tevkifat yapacakları açık olmakla birlikte söz konusu karın dağıtılmayıp sermayeye eklenmesi durumunda yasa hükmü uyarınca tevkifat yapılmayacaktır. Denilmektedir. 

Öte yandan vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin yasa ile konulacağı vergi sistemimizin vazgeçilmez bir unsuru olmakla birlikte, bu duruma aykırı şekilde yapılan bir vergilendirmenin verginin yasallığı ve hukuk devleti ilkelerini ihlal edeceği tartışmasız olup, yasada öngörülmeyen bir hususun tebliğ, sirküler, özelge gibi idari işlemlerle vergilendirilmesi mümkün olmadığından ihtirazı kayıtla verilen beyanname üzerinden yapılan dava konusu tahakkuk işlemi ve vergi mahkemesinin redde ilişkin hükmü doğru değildir. Bu sebeple sermayeye eklenen kar payının tasfiye sonucunda dağıtımında vergileme olmayacağı şeklinde karar verilerek vergi mahkemesi kararının redde ilişkin hükmü bozulmuştur. 

Buradan çıkarılan derslere gelelim.

1. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. 

2. Türkiye Cumhuriyetinde vergi, resim. harç ve benzeri mali yükümlülükler yasa ile konulur.  

3. Vergilendirmenin yasa ile olacağı sistemimizin vazgeçilmez bir unsurudur. 

4. Yasa ile olmayan vergilendirmeler verginin yasallığı ve hukuk devleti ilkelerini ihlal eder. 

5. Yasada öngörülmeyen bir hususun tebliğ, sirküler, özelge gibi idari işlemlerle vergilendirilmesi mümkün değildir. 

6. Sonuçta bir şirketin tasfiyesinde sermayeye eklenen kar paylarından yasaya aykırı olarak vergi alınamaz. 

Yazımızda tarih ve sayısını verdiğimiz Danıştay 9. Daire kararının bütün meslek mensupları tarafından dikkatle okunarak bu kararın vergilendirmenin anayasası olarak bürolarımızda çerçevelenerek duvara asılmasını tavsiye ediyorum. 
 

Not: Danıştay kararı Yaklaşım dergisinin Ağustos 2020 tarihli 332 inci sayısında  Yayımlanmıştır.  Dergiye de bu hizmetinden  Dolayı teşekkür ediyorum.