Bu yardım, işverenler tarafından doğrudan ya da dolaylı yollarla (örneğin yemek kartı, yemek çeki verilmesi gibi) karşılanabilmektedir. Yemek yardımı, işverenler açısından bir maliyet unsuru olsa da sosyal güvenlik ve vergi düzenlemeleri sayesinde belirli ölçülerde teşvik edilen bir uygulamadır.
Çalışanların günlük beslenme ihtiyaçlarının karşılanması, iş performansı ve iş memnuniyeti üzerinde doğrudan etkili olduğu için birçok işveren, yasal bir zorunluluk olmasa da yemek yardımı sağlamayı tercih etmektedir. Ancak bu yardımın nasıl sağlanacağı ve vergi ile sigorta primlerinden ne ölçüde istisna tutulacağı, işverenler için önemli bir planlama konusudur.
Yemek yardımı ne şekilde sağlanıyor?
Yemek yardımı, işverenler tarafından farklı şekillerde sağlanabilmektedir. Bu yöntemler iş yerinin faaliyet alanına, çalışma lokasyonuna, çalışan sayısına, vardiya durumuna, ofis dışı çalışma olup olmadığına ve işletme maliyetlerine bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir.
Genel olarak yemek yardımı aşağıdaki şekillerde sunulmaktadır.
- a) İşyeri yemekhanesinde yemek sağlamak
- b) Yemek kartı veya çeki
- c) Nakit yemek yardımı
- d) Anlaşmalı restoran veya catering hizmetleri
İşverenlerin yemek yardımı uygulamalarını hangi faktörler etkiliyor?
İşverenler yemek yardımı sağlarken genel olarak üç temel parametreyi dikkate almaktadır.
Vergi ve prim maliyeti: Yemek yardımı tutarı, istisna limitlerini aşması durumunda hem gelir vergisi hem SGK primi kesintisine tabi olduğundan işverenler genellikle istisna tutarlarına göre yemek yardımı yapmayı tercih etmektedirler.
Piyasa koşulları ve rekabet: Özellikle büyükşehirlerde yemek yardımı, çalışan bulma ve elde tutma açısından kritik bir yan haktır.
Çalışanın satın alma gücü: Enflasyonist ortamlarda nominal yardım artsa bile reel değer hızla erimektedir.
Bu nedenle, yemek istisna tutarları, işveren politikalarının belirlenmesinde önemli oranda etkili olmaktadır.
Yemek yardımında Gelir Vergisi ve SGK istisna tutarlarının etkisi
GV ve SGK istisna tutarları arasında yapısal bir uyumsuzluk bulunmaktadır. Gelir vergisi istisnası yıllar içinde daha hızlı artmışken, SGK istisna tutarı uzun süre düşük tutulmuş ve yalnızca 2022 yılında GV ve SGK yemek yardımı istisna tutarları birbiriyle eşitlenmiş, ancak sonraki yıllarda SGK yardımı istisna tutarı düşük kalmıştır.
GV ve SGK yemek istisna tutarları arasındaki bu uyumsuzluk aşağıdaki sonuçlara yol açmaktadır.
- İşverenler fiiliyatta SGK istisna tutarını esas almak zorunda kalmakta,
- Çalışanlara ödenen yemek yardımı çoğu zaman fiili maliyetleri karşılamamakta,
- İstisna düşüklüğü nedeniyle kayıt dışı uygulamalar artabilmektedir.
Gelir Vergisi ve SGK yemek istisna tutarları
Aşağıda 2020-2025 yılları arasındaki SGK ve GV yemek istisna tutarları gösterilmiştir.
|
Yıl/Dönem |
GV İstisna Tutarı/Günlük |
SGK İstisna Tutarı/Günlük |
|
2020/Ocak-Aralık |
23 TL |
5,89 TL |
|
2021/Ocak-Aralık |
25 TL |
7,16 TL |
|
2022/Ocak-Haziran |
34 TL |
10,01 TL |
|
2022/Temmuz-Ekim |
51TL |
12,94 TL |
|
2022/Kasım-Aralık |
51 TL |
51,01 TL |
|
2023/Ocak-Haziran |
110 TL |
78,90 TL |
|
2023/Temmuz-Aralık |
110 TL |
105,75 TL |
|
2024/Ocak-Aralık |
170 TL |
157,69 TL |
|
2025/Ocak-Aralık |
240 TL |
158 TL |
|
2026/Ocak-Aralık |
301 TL* |
? |
*2026 yılı için geçerli yeniden değerleme oranına (%25,49) göre belirlenmiş tutar olup, Cumhurbaşkanının, belirlenen yeniden değerleme oranını daha düşük veya daha yüksek bir oranla değiştirme yetkisi bulunmaktadır.
Tablodaki verilerden de anlaşılacağı üzere, SGK istisnası uzun yıllar boyunca gerçek yemek maliyetlerinin ve gelir vergisi istisna tutarının oldukça gerisinde kalmıştır.
Her iki kurumun aynı ödeme türü için farklı tutarlar belirlemesi, sistematik olarak uygulama bütünlüğünü zayıflatmakta, maliyet planlamasını güçleştirmekte, bordro uygulamalarında hataya yol açmakta ve çalışanların aldığı yardımın reel değerini azaltmaktadır.
Esasen, bu farklılığın hukuki, ekonomik, sosyal politikalara ilişkin açıklanabilir bir gerekçesi bulunmamaktadır.
Devletin iki farklı kurumunun aynı yemek için iki farklı “istisna tutarı” belirlemesi iş sistematiğini zedelemektedir.
Dolayısıyla, iki istisna türünün uyumlaştırılması sosyal güvenlik politikası açısından zorunludur.
SGK istisna tutarının artırılmasının gerekliliği
Türkiye’de 2020–2025 yılları arasında;
- Gıda enflasyonu %600–700,
• Dışarıda yemek enflasyonu %800’ün üzerinde,
• Büyükşehirlerde ortalama öğle yemeği maliyeti 250–300 TL bandına çıkmıştır.
Bu ekonomik ortamda SGK istisnasının: - 2020’de 5,89 TL,
• 2021’de 7,16 TL,
• 2022’de 13 TL)nin altında
olması, sosyal güvenlik sisteminin piyasa gerçekliğinden tamamen ayrıştığını göstermektedir.
Enflasyonist bir ortamda 2025 yılında SGK yemek istisnasında artış yapılmamış olması hem işverenleri, hem çalışanları zor bir durumda bırakmıştır. Bugün 158 TL, birçok şehirde tek öğün maliyetinin bile çok altındadır.
Bu nedenle SGK istisnasının artırılması aşağıdaki üç açıdan zorunludur.
1.Çalışanın satın alma gücünün korunması
2.İşveren maliyetlerinin rasyonelleştirilmesi
3.Kayıt dışı uygulamaların önlenmesi
Makroekonomik koşullar ve sosyal devlet ilkesi dikkate alındığında, 2026 yılında SGK yemek istisnasının gelir vergisi istisnası ile uyumlaştırılması, bu amaçla aralarında işçi, işveren, esnaf memur, emekli temsilcilerinin de olduğu SGK Yönetim Kurulu’nun alacağı kararla sigorta primi yemek istisnasını gelir vergisi yemek istisnasına endekslemesi, yemek maliyetlerindeki farklılık dikkate alınarak büyükşehirlerdeki işyerleri için daha yüksek istisna tutarı belirlenmesi gereklidir.
Yukarıdaki açıklamalar SGK yemek yardımı istisna tutarının 2020–2025 döneminde ekonomik realitenin oldukça gerisinde kaldığını ve gelir vergisi istisnası ile sosyal güvenlik istisnası arasında yapısal bir uyumsuzluk olduğunu açıkça göstermektedir. Bu uyumsuzluk hem işveren maliyetlerini artırmakta hem de çalışanların reel yardım düzeyini düşürmektedir.
Bu nedenle, SGK istisnasının güncel ekonomik koşullarla uyumlu şekilde artırılması hem sosyal güvenlik sisteminin etkinliği, hem de işgücü piyasasının sürdürülebilirliği açısından zorunludur. Gelecekte iki istisna türünün uyumlaştırılması, kayıt dışılığın azaltılması ve çalışan refahının korunması bakımından kritik önem taşımaktadır.