Dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlardan yapılacak vergi kesintisine ilişkin düzenlenmelere Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30.ncu maddesinde yer verilmiştir. Maddede sayılan kazanç ve iratların nakden veya hesaben ödenmesi veya tahakkuk ettirilmesi aşamasında (avanslar da dahil olmak üzere) gayri safi tutar üzerinden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanlar
Dar mükellefiyete tabi kurumların anılan madde uyarınca vergi kesintisine tabi kazançlarına ilişkin kesinti, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından yapılacaktır.
Vergi kesintisi uygulamasına ilişkin Cumhurbaşkanı’na verilen yetki
Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, Bakanlar Kurulu (2018 yılından itibaren Cumhurbaşkanı), bu maddede belirtilen vergi kesintisi oranlarını, gelir unsurları veya faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya maddenin önceki fıkralarında belirtilen oranın bir katına kadar artırmaya yetkilidir.
Ekonomi politikaları gereği olarak kesinti oranları zaman zaman değiştirilmektedir. Kesinti yapacaklar güncel oranları göz önünde tutmalıdır.
Dar Mükellef Kurumların vergi kesintisine tabi kazanç ve iratları
Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde dar mükelleflerin elde ettikleri kazanç ve iratlardan vergi kesintisine tabi tutulacak olanlar tek tek sayılmıştır. Buna göre, dar mükellef kurumların elde ettikleri aşağıdaki kazanç ve iratlar vergi kesintisine tabi olabilecektir.
Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri,
Serbest meslek kazançları,
Gayrimenkul sermaye iratları,
Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratları,
Ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satış, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller,
Tam mükellef kurumlar tarafından, dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan kâr payları (Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç),
Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlar ile (c) bendinde belirtilen şirketlerin (b) bendindeki şartları taşıyan iştirak kazançlarından anonim veya limited şirket niteliğindeki dar mükellef kurumlara dağıtılan kâr payları,
Türkiye’de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükelleflerin, yetkili makamların izniyle açılan sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar,
Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutarlar,
Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara (tam mükellef kurumların bu nitelikteki ülkelerde bulunan iş yerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler.
Dar mükellef Kurumlarca Yapılan Türev İşlemlerde Vergi Kesintisi
Forward işlemleri
Forward işlemleri, belirli miktarda malın veya finansal aracın (hisse senedi, tahvil v.b.)önceden belirlenmiş bir fiyattan ve önceden belirlenmiş gelecekteki bir tarihte satın alınması veya satılması yükümlülüklerini içeren sözleşmeye dayalı işlemlerdir. Bu işlemlerde taraflardan birisi nihai alıcı olup sözleşmede belirlenen fiyattan mal ya da menkul kıymeti satın alıp ödemeyi yapmaktadır. Diğer taraf ise nihai satıcı olup belirlenen fiyattan mal yada menkul kıymetin satıcısı durumundadır.
Türkiye'de bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından forward işlemlerinden elde edilen kazancın niteliği ticari kazanç olup bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Swap işlemleri
Swap işlemleri, döviz kurları ve faiz oranlarındaki dalgalanmalardan kaynaklanan riskleri minimize etmek amacıyla geliştirilmiş bir türev finansal araçtır. Swap sözleşmesi en genel ifadeyle iki tarafın üçüncü kişilere olan geri ödeme yükümlülüklerini önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde karşılıklı olarak değiş tokuş etmelerini öngören sözleşme olarak tanımlanabilir. Amaç kur veya faiz v.b. maliyetlerini düşürmektir. Bir çok türü olmakla beraber iki ana swap türü söz konusudur.
Para swapı
Para swap işlemlerinde ,iki taraf arasındaki belirli süreli döviz değiş tokuşunu ifade etmektedir. Taraflar genelde cari spot kurdan belirli miktarda dövizi diğer döviz ile takas etmektedirler. Para swap işleminde bir yandan ana paralar değiştirilirken diğer yandan anlaşma süresince anlaşmada öngörülen sabit veya değişken faizli ödemeler değişim konusu olmaktadır. Vade geldiğinde önceden anlaşılan kurdan dövizler tekrar takas edilir.
Türkiye'de bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından para swap işlemlerinden elde edilen kazancın niteliği ticari kazanç olup bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Faiz swapı
Faiz swap işlemleri farklı fon piyasalarından elde edilen benzer vadeli ,aynı tutarlı ve aynı para birimli ancak değişik faiz oranlarına sahip kredilerin faizlerinin değiştirilmesini ifade etmektedir. İşlemin tarafları borçlandıkları ana paraları değil, ödemeyi taahhüt etikleri faizleri değişim konusu yapmaktadırlar ;birbirleri yerine faiz ödemektedirler.
Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar açısından faiz swapı işlemlerinden elde edilen kazanç alacak faizi olarak değerlendirilecek, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi gereğince vergi kesintisi yoluyla Türkiye'de vergilendirilecektir.
Anılan maddenin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca bu kapsamda, yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlara yapılacak faiz ödemeleri üzerinden %0, diğer kurumlara yapılacak faiz ödemeleri üzerinden %10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekecektir.
Buna göre, Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla faaliyette bulunmayan dar mükellefiyete tabi banka ve finans kurumlarının bu işlemlerden doğan kazançları üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ve anılan Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (14) numaralı fıkrası uyarınca, yabancı banka ve finans kurumları dışında kalan ve Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef kurumlar tarafından faiz swapı işlemlerinden elde edilen kazançların anılan madde uyarınca vergi kesintisine tabi olması durumunda, bu işlemlere yönelik olarak ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Opsiyon sözleşmeleri ve opsiyon primi
Opsiyon sözleşmesi, taraflardan birinin diğerine belirli bir mal yada finansal değeri gelecekteki belirli bir tarihte veya belirli bir dönem içinde belirli bir fiyattan alıp almamak ya da satıp satmamak konusunda seçimlik bir hak tanıdığı(opsiyon )bu seçimlik hakkı tanıma karşılığı belirli bir bedel almaya (opsiyon primi)hak kazandığı sözleşmelere opsiyon sözleşmesi denilmektedir.
Tezgah üstü piyasalarda gerçekleştirilen opsiyon sözleşmelerinde, dar mükellef bir kurum tarafından, gerek opsiyon sözleşmesinden gerekse opsiyon priminden elde edilen kazançlar ticari kazanç olarak değerlendirilecek ve bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Vadeli işlem ve opsiyon borsası işlemleri
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında vergi kesintisine tabi olup bu gelirler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca ayrıca vergi kesintisi yapılmayacağı gibi dar mükellef kurumlar tarafından bu işlemler nedeniyle elde edilen gelirlerin özel beyanname ile beyan edilmesi söz konusu olmayacaktır.
Aracı kuruluş varantları
Aracı kuruluş varantları ,elinde bulunduran kişiye dayanak varlığı yada endeksi(göstergeyi) önceden belirlenen bir fiyattan belirlenen bir tarihe kadar alma veya satma hakkı veren ve menkul kıymet niteliğinde bir sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye'de bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından, aracı kuruluş varantlarından elde edilen kazançlar ticari kazanç olarak değerlendirilecek ve bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlardan yapılacak vergi kesintisine ilişkin düzenlenmelere Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30.ncu maddesinde yer verilmiştir. Maddede sayılan kazanç ve iratların nakden veya hesaben ödenmesi veya tahakkuk ettirilmesi aşamasında (avanslar da dahil olmak üzere) gayri safi tutar üzerinden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanlar
Dar mükellefiyete tabi kurumların anılan madde uyarınca vergi kesintisine tabi kazançlarına ilişkin kesinti, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından yapılacaktır.
Vergi kesintisi uygulamasına ilişkin Cumhurbaşkanı’na verilen yetki
Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, Bakanlar Kurulu (2018 yılından itibaren Cumhurbaşkanı), bu maddede belirtilen vergi kesintisi oranlarını, gelir unsurları veya faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya maddenin önceki fıkralarında belirtilen oranın bir katına kadar artırmaya yetkilidir.
Ekonomi politikaları gereği olarak kesinti oranları zaman zaman değiştirilmektedir. Kesinti yapacaklar güncel oranları göz önünde tutmalıdır.
Dar Mükellef Kurumların vergi kesintisine tabi kazanç ve iratları
Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde dar mükelleflerin elde ettikleri kazanç ve iratlardan vergi kesintisine tabi tutulacak olanlar tek tek sayılmıştır. Buna göre, dar mükellef kurumların elde ettikleri aşağıdaki kazanç ve iratlar vergi kesintisine tabi olabilecektir.
Birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri,
Serbest meslek kazançları,
Gayrimenkul sermaye iratları,
Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratları,
Ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satış, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller,
Tam mükellef kurumlar tarafından, dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde sayılan kâr payları (Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç),
Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlar ile (c) bendinde belirtilen şirketlerin (b) bendindeki şartları taşıyan iştirak kazançlarından anonim veya limited şirket niteliğindeki dar mükellef kurumlara dağıtılan kâr payları,
Türkiye’de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükelleflerin, yetkili makamların izniyle açılan sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar,
Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutarlar,
Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara (tam mükellef kurumların bu nitelikteki ülkelerde bulunan iş yerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler.
Dar mükellef Kurumlarca Yapılan Türev İşlemlerde Vergi Kesintisi
Forward işlemleri
Forward işlemleri, belirli miktarda malın veya finansal aracın (hisse senedi, tahvil v.b.)önceden belirlenmiş bir fiyattan ve önceden belirlenmiş gelecekteki bir tarihte satın alınması veya satılması yükümlülüklerini içeren sözleşmeye dayalı işlemlerdir. Bu işlemlerde taraflardan birisi nihai alıcı olup sözleşmede belirlenen fiyattan mal ya da menkul kıymeti satın alıp ödemeyi yapmaktadır. Diğer taraf ise nihai satıcı olup belirlenen fiyattan mal yada menkul kıymetin satıcısı durumundadır.
Türkiye'de bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından forward işlemlerinden elde edilen kazancın niteliği ticari kazanç olup bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Swap işlemleri
Swap işlemleri, döviz kurları ve faiz oranlarındaki dalgalanmalardan kaynaklanan riskleri minimize etmek amacıyla geliştirilmiş bir türev finansal araçtır. Swap sözleşmesi en genel ifadeyle iki tarafın üçüncü kişilere olan geri ödeme yükümlülüklerini önceden belirlenmiş kurallar çerçevesinde karşılıklı olarak değiş tokuş etmelerini öngören sözleşme olarak tanımlanabilir. Amaç kur veya faiz v.b. maliyetlerini düşürmektir. Bir çok türü olmakla beraber iki ana swap türü söz konusudur.
Para swapı
Para swap işlemlerinde ,iki taraf arasındaki belirli süreli döviz değiş tokuşunu ifade etmektedir. Taraflar genelde cari spot kurdan belirli miktarda dövizi diğer döviz ile takas etmektedirler. Para swap işleminde bir yandan ana paralar değiştirilirken diğer yandan anlaşma süresince anlaşmada öngörülen sabit veya değişken faizli ödemeler değişim konusu olmaktadır. Vade geldiğinde önceden anlaşılan kurdan dövizler tekrar takas edilir.
Türkiye'de bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından para swap işlemlerinden elde edilen kazancın niteliği ticari kazanç olup bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Faiz swapı
Faiz swap işlemleri farklı fon piyasalarından elde edilen benzer vadeli ,aynı tutarlı ve aynı para birimli ancak değişik faiz oranlarına sahip kredilerin faizlerinin değiştirilmesini ifade etmektedir. İşlemin tarafları borçlandıkları ana paraları değil, ödemeyi taahhüt etikleri faizleri değişim konusu yapmaktadırlar ;birbirleri yerine faiz ödemektedirler.
Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar açısından faiz swapı işlemlerinden elde edilen kazanç alacak faizi olarak değerlendirilecek, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi gereğince vergi kesintisi yoluyla Türkiye'de vergilendirilecektir.
Anılan maddenin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden yayımlanan 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca bu kapsamda, yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlara yapılacak faiz ödemeleri üzerinden %0, diğer kurumlara yapılacak faiz ödemeleri üzerinden %10 oranında vergi kesintisi yapılması gerekecektir.
Buna göre, Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla faaliyette bulunmayan dar mükellefiyete tabi banka ve finans kurumlarının bu işlemlerden doğan kazançları üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ve anılan Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (14) numaralı fıkrası uyarınca, yabancı banka ve finans kurumları dışında kalan ve Türkiye'de işyeri veya daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef kurumlar tarafından faiz swapı işlemlerinden elde edilen kazançların anılan madde uyarınca vergi kesintisine tabi olması durumunda, bu işlemlere yönelik olarak ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Opsiyon sözleşmeleri ve opsiyon primi
Opsiyon sözleşmesi, taraflardan birinin diğerine belirli bir mal yada finansal değeri gelecekteki belirli bir tarihte veya belirli bir dönem içinde belirli bir fiyattan alıp almamak ya da satıp satmamak konusunda seçimlik bir hak tanıdığı(opsiyon )bu seçimlik hakkı tanıma karşılığı belirli bir bedel almaya (opsiyon primi)hak kazandığı sözleşmelere opsiyon sözleşmesi denilmektedir.
Tezgah üstü piyasalarda gerçekleştirilen opsiyon sözleşmelerinde, dar mükellef bir kurum tarafından, gerek opsiyon sözleşmesinden gerekse opsiyon priminden elde edilen kazançlar ticari kazanç olarak değerlendirilecek ve bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Vadeli işlem ve opsiyon borsası işlemleri
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsasında gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen gelirler Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında vergi kesintisine tabi olup bu gelirler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca ayrıca vergi kesintisi yapılmayacağı gibi dar mükellef kurumlar tarafından bu işlemler nedeniyle elde edilen gelirlerin özel beyanname ile beyan edilmesi söz konusu olmayacaktır.
Aracı kuruluş varantları
Aracı kuruluş varantları ,elinde bulunduran kişiye dayanak varlığı yada endeksi(göstergeyi) önceden belirlenen bir fiyattan belirlenen bir tarihe kadar alma veya satma hakkı veren ve menkul kıymet niteliğinde bir sermaye piyasası aracı olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye'de bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından, aracı kuruluş varantlarından elde edilen kazançlar ticari kazanç olarak değerlendirilecek ve bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Ekonomim.com | Akif AKARCA / Dr.Mehmet ŞAFAK