Afetler, potansiyel olarak uzun süreli, birden fazla nesil üzerinde etkileri olan çok çeşitli insani, sosyal, finansal, ekonomik ve çevresel sonuçlara yol açarlar. Bu etkilerin finansal yönetimi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki bireyler, işletmeler ve hükümetler için önemli bir zorluktur.

Yaşadığımız deprem felaketi sonrası, bir yanda yaşanan acılar devam ederken diğer yanda ortaya çıkan büyük ölçekli kurtarma ve yeniden inşa maliyetlerinin nasıl karşılanacağı sorusu gündemde yerini korumaya devam ediyor. Maliyetlerin nasıl karşılanacağı hususunda, kaçınılmaz olarak ilk aşamada vergiler öne çıkıyor. Bu noktada, konuyla ilgili kapsamlı bir içtihadi birikime sahip olan Türk hukuku açısından bu birikimin yeni düzenlemelere yansıması gerekmektedir.

OECD tarafından hazırlanan, Deprem Riskinin Mali Yönetimi Raporu (2018), OECD üyesi olan ve olmayan 31 ülkenin anket yanıtlardan yararlanılarak hazırlandı. İçerik olarak, afet riski finansmanı uygulamalarına ilişkin analizden elde edilen verileri değerlendirmektedir. Bu yönüyle rapor, Türkiye dahil geniş bir ülke seti üzerinden, depremlerin finansal etkilerini yönetmek için çeşitli düzeylerde deprem riski ve ekonomik kalkınma ile karşı karşıya olan ekonomilerin benimsediği yaklaşımlara genel bir bakış sunmaktadır.

Afetlerin ortaya çıkardığı maliyetleri finanse etmek için çeşitli seçenekler vardır. Hükümetler bu maliyetleri mevcut bütçeden ve maruz kaldıkları zararın bir kısmını herhangi bir fon veya sigorta yahut sermaye piyasalarına transfer yoluyla finanse etmeyi seçebilirler. Maliyetlerin finansmanına yönelik bu farklı yaklaşımlar, ex ante (afet öncesi) veya ex post (afet sonrası) finansman olarak sınıflandırılmaktadır.

Hükümetler, bir depremden kaynaklanması beklenen finansal maliyetleri, böyle bir olayın meydana gelmesinden önce finanse etmek için düzenlemeler yapabilirler. Bunları şu şekilde örneklemek mümkündür;

- Özel fon
- Koşullu kredi/garanti olanağı
- Sigorta, reasürans
- Afet tahvili ve afet ile bağlantılı menkul kıymetler
- Alternatif risk transfer araçları
- Afet sonrası (ex post) yaklaşımlar
- Ek bütçe tahsisi
- Borç finansmanı/borçlanma
- Ek vergileme
- Uluslararası borçlanma
- Uluslararası yardım

Bazı ülkeler, bir afetin meydana gelmesine bağlı olarak (genellikle olağanüstü hal ilanında) kullanılan şarta bağlı kredi limitlerinden yararlanmaktadır. Bu tür imkanlar, çok taraflı kalkınma bankalarından (Dünya Bankası, Amerikalar Kıtası Kalkınma Bankası) ve ikili kalkınma ajanslarından (Japonya Uluslararası İş birliği Ajansı) temin edilebilir. Kredi limitleri, özellikle uluslararası sermaye piyasalarına erişimi daha sınırlı olan ülkeler için çok önemli olan toparlanma ihtiyaçlarını karşılamak bakımından önemli bir erken finansman kaynağı olarak görülmektedir. Kredi sağlayıcıların çoğu, kredi anlaşmalarına girmeden önce, bu finansmanın afet riskinin azaltılması üzerindeki etkisini en üst düzeye çıkarmanın bir yolu olarak, afet risk yönetimi iyileştirmelerinin uygulanmasına ilişkin koşulları da sözleşmelerine eklemektedirler.

Bazı bölgelerde, ulusal hükümetler ve çok taraflı kalkınma bankaları, uluslararası sermaye ve/veya reasürans piyasalarına erişim için riskleri karşılıklı hale getirme ve ölçek ekonomileri yaratma aracı olarak bölgesel risk havuzlama düzenlemelerinin oluşturulması konusunda iş birliği yapmıştır. Bu bölgesel risk havuzlama düzenlemeleri arasında Karayip Afet Riski Sigorta Tesisi (CCRIF) ve Pasifik Afet Riski Finansmanı ve Sigortası (PDRFI) deprem riski için teminat sağlar.Küresel açıdan, afet sonrası finansman araçları az ya da çok pek ülke için ortak benzerlikler içermektedir. Ülkemiz açısından bu çeşit düzenlemelerin tamamı bütüncül bir bakış açısıyla ele alınmalıdır. Ayrıca, deprem kuşağında yer alan ülkemiz ve çevre ülkeler ile bölgesel bir risk havuzu da değerlendirmeye alınabilir.

*OECD (2018), Financial Management of Earthquake Risk, www.oecd.org/finance/Financial-Management-of-Earthquake-Risk.htm

Dünya | Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ