Değerli okurlar, 17 Ağustos 1999 ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde meydana gelen depremlerin etkili olduğu Marmara Bölgesi'nde faaliyet gösteren gerçek ve tüzel kişilerle ticari ilişkide bulunan mükelleflerin alacaklarının tahsilinde ortaya çıkan imkansızlıklar nedeniyle Vergi Usul Kanununun şüpheli ve değersiz alacaklarla ilgili 322 ve 323’üncü maddelerinin uygulanmasını kolaylaştıracak bir düzenleme yürürlüğe konulmuştu.
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ta meydana gelen iki şiddetli depremin de bu doğrultuda bir özel düzenlemeyi gerekli kılacağını bugünden söylemek yanlış olmaz. Maliye İdaresi'ndeki arkadaşların bu düzenlemeyi 2023 yılı birinci geçici vergi dönem sonu olan 31 Marttan önce planlamaları isabetli olacaktır.
Önce, geçici 24 ile nasıl bir düzenleme yapılmış olduğunu hatırlayalım.
1) Genel şartlar
Vergi Usul Kanununa eklenen geçici 24’üncü maddeye istinaden şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi veya değersiz alacak olarak doğrudan zarar yazılabilmesi için;
- a) Borçlunun 17/8/1999 ve 12/11/1999 tarihlerinde meydana gelen depremden etkilenen il veya ilçelerde gelir veya kurumlar vergisi yönünden mükellefiyet kaydının bulunması,
- b) Alacağın ticari veya zirai bir faaliyetle ilgili ve borçlunun faaliyette bulunduğu yerde meydana gelen deprem tarihinden önce doğmuş bulunması,
- c) Alacağın varlığının Vergi Usul Kanununda sayılan (fatura, sözleşme, müstahsil makbuzu, gider pusulası gibi) belgeler ile tevsiki ve bulunması halinde sipariş mektubu, irsaliye, alacak senedi, çek gibi belgelerle teyidi,
- d) Alacağın ilgili yılın kayıtlarına bir gelir unsuru olarak girmiş, bir başka ifade ile hasılat kaydedilmiş ve katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilmiş olması şartları aranmıştı.
2) Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına ilişkin hükümler
Geçici 24’üncü madde uyarınca, yukarıda “genel şartlar” bölümünde belirtilen alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi, borçlunun deprem nedeniyle malvarlığının en az üçte birini kaybettiğine ilişkin olarak açılacak tespit davası sonucunda verilecek karara bağlanmıştı.
Yani bu mükelleflerden olan alacaklar için dava açmadan veya icra takibi başlatmadan şüpheli alacak karşılığı ayırmak mümkün olabilmişti.
3) Değersiz alacaklara ilişkin hükümler
- a) Sulh belgesi
Geçici 24’üncü madde uyarınca alacaklı ve borçlunun her türlü muvazaadan ari olarak sulh olmaları ve bu anlaşmayı noterde düzenlemeleri halinde, bu belge alacağın değersiz hale geldiğine ilişkin kanaat verici belge olarak kabul edilmişti.
- b) Tasdik raporu
Geçici 24’üncü madde, borçlunun malvarlığının en az üçte birini kaybettiği hususunda 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış meslek mensubunca (SMMM veya YMM’lerce) düzenlenmiş tasdik raporunun kanaat verici vesika olarak kabul edilmesi konusunda Maliye Bakanlığı'na yetki vermişti. Bu yetki 284 sıra no'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile kullanılmıştı.
- c) İl-ilçe idare kurulu kararı
Borçlunun çeşitli nedenlerle il veya ilçe idare kurullarından aldığı ve malvarlığındaki zarar derecesini gösteren belge de Maliye Bakanlığınca tasdik raporu olarak değerlendirilmiş, bir başka ifade ile değersiz alacak uygulaması açısından kanaat verici vesika olarak kabul edilmişti.
4) Dava veya icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar
Geçici 24’üncü maddenin düzenlendiği dönemde, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan küçük alacaklar, dava veya icra takibine geçilmeden şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmekteydi. Söz konusu dönemde küçük alacaktan ne kastedildiği kanunda açıkça düzenlenmemişti.
Geçici 24’üncü maddede, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların belirlenmesinde her bir kişi veya kurum itibariyle alacağın takibi için yapılması gereken avukatlık ücreti, noter ve posta masrafı, yargı harcı gibi giderlerin toplamının dikkate alınması gerektiği hükme bağlanmıştı.
Bu tür alacaklar için depremden zarar gören borçluya yazılan taahhütlü mektubun geri dönmüş olması halinde posta memurunun şerhini gösteren zarfın gerektiğinde ibraz edilmek üzere zamanaşımı süresince saklanması yeterli olup ayrıca ikinci bir yazı gönderilmesine gerek bulunmamaktaydı.
Ayrıca borçlunun ikamet ve işyeri mahallinin kullanılamaz durumda olduğunun tespiti halinde bu tür küçük alacaklar için tebligat yoluna gidilmemişti.
Kahramanmaraş depremi nedeniyle geçici 24 benzeri bir düzenleme ihtiyacı doğabilir
Geçici 24’üncü madde ile yapılan kolaylaştırılmış düzenlemeler o dönemde çok işe yaramıştı.
Kahramanmaraş depreminin Marmara depreminden daha yıkıcı olduğu ve özellikle Adana, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Hatay illerindeki ticari işlem hacmi göz önünde bulundurulduğunda geçici 24 benzeri bir düzenlemeye ihtiyaç duyulacağı açıktır.
Maliye Bakanlığı'nın bu düzenlemenin yasalaşması için bir an önce hazırlığa başlaması gereklidir.
Ancak bugün geçerli mevzuat ve uygulamalar ile geçici 24’üncü maddenin uygulandığı dönem arasında önemli farklar vardır. Bu nedenle benzeri bir yasal düzenleme yapılacak olursa, aşağıdaki konulara dikkat edilmesinde yarar görüyorum:
* Bence bu defa malvarlığının üçte birinin kaybedilmiş olduğuna dair şart da aranmamalıdır. Çünkü bu depremden etkilenen yerlerde, Marmara depreminden farklı olarak, ticari hayat durma noktasına gelmiştir. Depremin etkilediği yerlerde ticari faaliyette bulunmak ve depremden etkilenmiş olmak kolaylaştırılmış uygulamalardan yararlanmak için yeterli görülmelidir.
* Alacağın ilgili yılın kayıtlarına hasılat olarak kaydedilmiş ve katma değer vergisi beyannamelerinde beyan edilmiş olması şartı da bugün için geçerliği olmayan bir şarttır. Çünkü bugün daha önce gelir yazılmadığı halde Maliye İdaresi tarafından şüpheli alacak karşılığı ayrılması kabul edilen alacaklar (avans, KDV vs.) alacaklar bulunmaktadır.
* Sulh anlaşmalarının kanaat verici belge olarak kabul edilmesi için noterde düzenlenmiş olması şartı da aranmamalıdır. Hatta iki tarafın anlaşması aranmadan alacaklının tek taraflı iradesi ile alacaktan vazgeçildiğinin noter, kep veya belirlenecek başka bir yolla borçluya bildirilmesi ile değersiz alacak uygulaması yapılabilmelidir. Bu suretle hem alacaklı borçluya destek vermiş olur, hem de alacaklının bu suretle verdiği katkıyı gider yazması sağlanır.
* Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan küçük alacaklar da yakın zamanda yapılan bri yasal düzenleme ile tutar olarak belirlenmişti. 2023 yılı için geçerli tutar 8 bin 900 TL’dir. Bu tutarı aşmayan alacak için hiçbir şart aranmadan şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmelidir.
* Yine geçmiş dönemden farklı olarak değersiz alacaklarla ilgili KDV indirimi artık mümkündür. Ancak bu indirim için borçlunun indirim iptali yaparak KDV beyan etmesi gereği de deprem nedeniyle aranmamalıdır.
T24 | Erdoğan SAĞLAM