Doğrusu, bizim açımızdan ve bu konuda tecrübesi olan birçokları açısından bu değişim sürpriz değildi. Bu değişiklikten sonra bazı çevreler klasik politikalara dönüş demek enflasyonun üzerinde reel faiz vermek gibi çok basit bir anlayışla adeta Türkiye’yi bir girdaptan bir başka girdaba sokacak beklentiler içerisindeydi. Oysa, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na getirilen Mehmet Şimşek ve Cumhurbaşkanı Yardımcılığı’na getirilen Cevdet Yılmaz, ekonomi yönetiminde daha önce de görev almış, son derece tecrübeli, Türkiye şartlarını da iyi bilen teknisyenlerdi. Merkez Bankası Başkanlığı’na getirilen Hafize Gaye Erkan ise uluslararası alanda önemli başarıları olan teknik yönü güçlü bir kişilikti. Başlı başına bu değişikler dahi ekonomi yönetimine hem iç hem de dış piyasalarda belli bir güven oluşması bakımından anlamlıydı.
KAMU FİNANSMANI TEDBİRLERİ
Bu değişiklikler sonrasında önce kamu maliyesinin finansmanı anlamında vergi artırımları da öngörülen düzenlemeler yapıldı. Bu düzenlemeleri kısaca hatırlatacak olursak; KDV oranının 2 puan artırılması ve temizlik ürünleri KDV oranının yüzde 8’den genel orana çekilmesi, kurumlar vergisi oranının finansal kurumlar bakımından yüzde 50’lik bir artırımla yüzde 30’a, diğer kurumlar bakımından yüzde 25’e çıkarılması, ek motorlu taşıtlar vergisi getirilmesi gibi gelir getirici etkisi çok yüksek değişikliklerdi. Bu değişiklikleri bazı ÖTV ayarlamaları da takip edince işin kamu maliyesi tarafında önemli adımlar atılmış oldu.
MERKEZ BANKASI KARARLARI
Ekonomi çevrelerinin daha çok ilgilendiği Merkez Bankası faiz kararları ise en azından gidilen yolun destekleyicisi mahiyetinde önemli adımlar oldu. Merkez Bankası ilk faiz artırımı kararını haziran ayında gösterge faizi 650 baz puan artırarak yüzde 15’e, temmuz PPK toplantısında ise yüzde 17.5’e getirdikten sonra Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan, ilk defa kapsamlı bir sunum için basın ve kamuoyu önüne çıktı. Başkan, görüşlerini açık ve özgüvenli bir şekilde dile getirdi. Gerek bu toplantıda yaptığı sunum ve gerekse devamında sorulara verdiği kapsamlı, konusuna hakim teknik cevaplar ile kendisine kamuoyu nezdinde de ciddi bir güven tesis etti. Bize göre, Merkez Bankası Başkanı’nın o toplantıdaki açıklamaları üzerinde tekrar tekrar durulması gereken en temel konu; uygulanmakta olan ve muhtelif etkilere sahip birçok politika tedbirinin teker teker analiz edilerek, bunların etkilerini değerlendirmek suretiyle ekonomideki genel gidişatı; büyüme, istihdam ve ihracatı olumsuz etkilemeden daha sade ve öngörülebilir bir politika seti uygulamakta olduklarının altını çizmesi oldu. Toplantıda güven unsurunu artırıcı öne çıkarılacak ifade ile 2023 yıl sonu enflasyon hedefinin yüzde 58’e revize edildiğini duyurmak suretiyle enflasyon rakamları üzerinde spekülasyon yapılmasını önleme ve uygulanacak politikalara ve uygulayıcılara güveni pekiştirmiş oldu.
BAZI HATIRLATMALAR
Bu köşede zaman zaman ifade ettiğimiz üzere, sosyal olaylarda tek doğru yoktur. Önemli olan, gidilecek hedefin net olarak ortaya konulması, bu hedefe yönelik fırsat ve tehdit unsurlarının daha doğru analiz edilmesi ve bu çerçevede doğru politika seti ile yol alınmasıdır. Daha açık deyimiyle sadece ezberde olanların değil, mevcut durum analizinin de doğru yapılarak bir cerrah hassasiyetiyle hareket edilmesi olmazsa olmazdır. Bu çerçevede kademe kademe gevşetilecek ve nihayetinde de kaldırılacak uygulamalarda zamanlama çok önemlidir. Bugüne kadar ana istikamet olarak doğru adımlar atılmaya devam ediyor. Kur korumalı mevduat uygulamasının devamını da bu şekilde değerlendirmek gerekir. Önemli olan dövize olan talebin durmasının sağlanmasıdır. Bunun için yabancı sermaye girişinin de olmasıyla artık kur seviyesine yönelik tartışma veya beklentinin sonlanması önemlidir. Türkiye daha önce bunu başarmıştır. Bu yapılırken bazı sıkılaştırma veya kontrol önlemlerinin de makul seviyeye getirilmesi ve ekonomideki büyüme, istihdam ve ihracatın olumsuz etkilenmemesi kritik önemdedir. Örneğin, çok doğru olarak belirlenmiş cari açığı azaltıcı yenilenebilir enerji yatırımları gibi alanlarda Merkez Bankası destekli kredi imkanları sağlanırken, bir yandan da zaten mevcut yatırımlara yönelik Hermes vs. uygun kredi imkanı sağlamış firmaların kredi geri ödemeleri için kendilerini güvende hissetmeleri önemlidir. Aynı şekilde ihracata yönelik yine Merkez Bankası kaynaklı Eximbank imkanları kullandırılırken de anlamını yitirmekte olan sınırlamaların dikkatli değerlendirilmesinde yarar vardır. Unutulmamalıdır ki, enflasyonla mücadelede en kritik konuların başında cari açığın azaltılması ve sağlıklı kaynaklarla finansmanı gelir. Bu anlamda mevcut ekonomi yönetiminin gerekli tecrübe ve teknik donanıma sahip olduğunu ifadeye gerek yoktur.