Bu sebeple de bilanço sezonu ya da hisse fiyatlarında bilanço etkisi gibi bir durum bu yıl pek yaşanmadı. Enflasyon muhasebesinin en çok etkilediği kalemler; stoklar, duran varlıklar ve özkaynaklar oldu. Özellikle duran varlıkları yüksek olan şirketlerle stok devir hızları düşük şirketlerin enflasyon muhasebesi uygulamış ve uygulanmamış halleri arasında büyük farklar var.
Duran varlıklar önemli faktör
Duran varlıkların ne zaman edinildiği ve ne kadarlık bir amortismana tabi tutuldukları şirketler arasındaki bu anlamdaki farklılıkları etkileyen çok önemli bir faktör. Her ne kadar bina, taşıt, demirbaş gibi duran varlıklar enflasyon muhasebesine tabi olsalar da uzun yıllardır şirkette bulunan bir varlığın amortisman nedeniyle net defter değerinin azalmış olması enflasyon muhasebesi etkisini azaltıyor.
Şöyle ki 10 yıl faydalı ömrü olan ve hurda değeri olmayan bir duran varlığın 1 milyon TL’ye alındığını varsayalım. Alındığı tarih üzerinden de 8 yıl geçmiş olsun. Bu durumda zaten 2 milyonluk bir değer üzerinden enflasyon muhasebesi uygulanacak ve dolayısıyla nihai etki nispeten düşük olacak. Diğer taraftan çok önemli bir değişiklik de ayrılan amortisman kısmında olacak.
Artık şirketin duran varlığının önceki değeri üzerinden değil enflasyon muhasebesi uygulanmış değeri üzerinden amortisman ayrılacak. Dolayısıyla aynı duran varlık için geçtiğimiz yıl ayrılan amortismanla bu yıl ayrılan amortisman arasında ciddi bir fark olacak. Bu da bu yıl FAVÖK’le esas faaliyet kârı arasındaki farkın daha yüksek olması sonucunu doğuracak.
Amortisman daha düşük ayrılıyor
Diğer taraftan son dönemde gelen bilançolarda FAVÖK marjlarının enflasyon muhasebesi uygulanmış hallerde daha düşük olduğunu görüyoruz. Bunun sebebi amortismanın daha düşük ayrılması ve bu nedenle FAVÖK’ün düşük çıkması değil. FAVÖK’e giderken dikkate aldığımız esas faaliyet kârlarının düşük olması. Şirketlerin faaliyet kârları neden düşük peki? Çünkü stoklarımızdaki büyüklükleri de enflasyon muhasebesi yukarı çekiyor.
Böyle bir durumda da ilgili stoku sattığımızda maliyetlerimiz yüksek olduğu için brüt kâr marjımız düşüyor. Bu da dolaylı olarak şirketin esas faaliyet kâr marjını düşürüyor. Şirketin stoklarının ne kadar süreyle tutulduğu yani stok devir hızının ne olduğu bu noktada önem kazanıyor. Sirkülasyonu yüksek olan şirketlerin stokları üzerindeki enflasyon muhasebesi etkisi de haliyle düşük oluyor.
Migros örneği
Nitekim Migros bilançosu üzerinden enflasyon muhasebesinin marjlar üzerindeki etkisini görebiliyoruz. 2023 için enflasyon muhasebesi uygulanmış haliyle brüt kâr marjı %18.7’yken, uygulanmamış durumda brüt kâr marjı %23.7. FAVÖK marjıysa enflasyon muhasebesi uygulanmış halde %1.8’ken, uygulanmamış halde %6.7. Ama diğer taraftan net kâr marjına baktığımızda enflasyon muhasebesi uygulandığı durumda %4.9, uygulanmadığı durumda %4.1 olduğunu görüyoruz.
Stoklar ve duran varlıklara ilişkin düzeltmelerin brüt ve FAVÖK marjlarındaki etkileri net parasal pozisyon kazançları tarafından bertaraf edildiği için net kâr marjlarının iki durumda birbirlerine yakın olduklarını görüyoruz. Özellikle hisse senedi yatırımcıları böyle dönemlerde geleceğe ilişkin projeksiyonlar yaparlarsa ve nakit akışlarını daha fazla dikkate alırlarsa daha sağlıklı sonuçlara ulaşabilirler. Sonuç itibariyle yukarıda saydığım kârlılık değişimlerinin şirketin nakit akışına herhangi bir etkisi yok.