Pandemi döneminde internetin bireylerin yaşamındaki yeri ve önemi konusu, öncesi­ne göre daha farklı ve vazgeçilemez bir konu­ma geldi. Artık iş yaşamında iş görüşmeleri ve toplantılar dijital ortamlarda yapılırken, eğitim hayatında dersler çevrimiçi yapılıyor, sempozyum, çalıştay gibi etkinlikler dijital ortama taşınıyor, evde daha çok vakit geçi­rilmesi dolayısıyla dijital ortamda sağlanan film, dizi ve müzik platformlarının müşteri sayıları ve bu platformlarda geçirilen zaman süresi artıyor. Bu gelişmelere bağlı olarak in­ternet ortamında yapılan satışlar da önemli ölçüde artıyor.

Bu tür etkinliklerin mekân ile bağlantısı­nın koparılması, bu faaliyetlerin ülkelerin siyasi sınırlarıyla bağlı olmaksızın daha kü­resel düzeyde gerçekleşmesi sonucunu do­ğuruyor. Bu ise dijital ortamda gerçekleşen işlemlerin vergilendirilmesiyle ilgili sorunların artmasına ve dolayısıyla devletlerin bunlarla ilgili çözüm arayışlarının artması­na neden oluyor. Bu konuda devletler, OECD ve AB gibi kuruluşların çatısı altında bir ara­ya gelerek sorunlarını çözmeye çalışıyorlar.

Bu kapsamda, 1 Aralık 2020 tarihinde ya­pılan AB Ekonomik ve Mali İşler Konseyi (ECOFIN) toplantısında, dijital platformların vergilendirilmesinde idareler arasında iş birliğinin ve bilgi paylaşımının artırılma­sı konusunda teknik düzeyde uzlaşmaya va­rıldı.

Bu önerinin arka planı, Avrupa Konseyinin geçtiğimiz Temmuz ayında dijital platformlarla ilgili AB vergi saydamlığı düzenlemele­rini genişleten ve dijital platform sağlayıcı­larına platform üzerinden satış yapanların elde ettikleri gelirlere ilişkin bilgi verme zo­runluluğu getirilmesine ilişkin bir Konsey Direktifi önerisinde bulunmasına dayanıyor. Böyle bir düzenleme getirilmesinin amacı ise bu bilgilerin üye devletlerarasında paylaşılmasıyla birlikte vergi idarelerinin dijital platformlar üzerinden mal ve hizmet satışla­rı üzerinden sağlanan gelirlerin doğru beyan edilip edilmediğini kontrol etme olanağına sahip olmaları olarak belirtildi. Düzenleme­nin, İdari İş birliği Direktifinin (DAC) ver­gi alanı bölümünde yapılması öngörülüyor. Bu değişiklik sadece AB’de faaliyette bulunan platform sağlayıcılarını değil, AB dı­şından ticari faaliyette bulu­nan kişileri de ilgilendiriyor. Raporlanması gereken faali­yetler mal satışı, kişisel hiz­metler, taşınmaz kiralaması, herhangi bir ulaşım türünün kiralanması gibi faaliyetler­den oluşuyor. Bu yönüyle ko­nu, Türkiye’de yerleşik kişi­lerin AB üyesi ülkelerdeki bu kapsamdaki faaliyetlerini de ilgilendiriyor. Aslında Avru­pa Konseyi’nin önerileri temellerini OECD’nin Platform Operatörleri İçin Raporlama Model Kurallarından alı­yor.

Raporlama sorumluluğu, AB içi ve dışında gerçekleşen ticari faaliyetleri kapsıyor. Plat­form sağlayıcılar gerçekleşen satışlarla ilgili ödeme bilgilerini, satıcılardan almak, doğ­ruluğunu teyit etmek ve daha sonra bu bilgileri vergi idareleri ile paylaşmak zorundalar. Daha sonra vergi idaresinin, bu bilgileri il­gili ülke vergi idareleri ile paylaşması ve bu idarelerin, mükelleflerin beyanlarının doğru olup olmadığını kontrol etmeleri öngörülü­yor. Platform sağlayıcıların bu bilgileri üçer aylık dönem halinde ve son dönem içinde en çok 31 Ocak tarihine kadar vergi idaresine sağlaması gerekiyor.

AB üyesi dışındaki platform sağlayıcıların ise DAC7 kuralları çerçevesinde bir üye ülke belirleyerek kayıt olmaları ve Raporlamala­rını bu vergi idarelerine yapmaları gerekiyor.

Vergi idareleri arasında bilgi değişiminin, yıllık bazda en geç raporlama yılını izleyen iki ay içerisinde otomatik olarak gerçekleştiril­mesi öngörülüyor. Satıcıların bilgileri, dijital platform sağlayıcılara vermemesi durumun­da, ya satıcının hesabının kapatılması ya da yapılan ödemelerden kesinti yapılması öngö­rülüyor. Avrupa Parlamentosunun bu düzen­lemeyi önümüzdeki günlerde kabul etmesi ve uygulamanın 1 Ocak 2023 tarihinden itiba­ren başlaması bekleniyor.

Dünya