Ülkemizde yaşanılan ekonomik darboğazı aşmak, şirketlerin sınırlı bir sürede de olsa bir limana sığınarak ticari hayatlarını devam edebilmelerini sağlamak adına değişik müesseseler ihdas edilmektedir. Bunlardan ilki olan “iflas erteleme”nin zamanla çok fazla dejenere olduğu düşünüldüğünden, bu uygulama sonlandırılarak aynı amaca hizmet etmek üzere konkordato müessesesi revize edilmiş ve uygulamaya alınmıştır. Ancak son yapılan değişiklikler sonrasında konkordato için bağımsız denetimden geçmiş olmak ve bağımsız denetimden “makul güvence“ almak şartının getirilmesi ile konkordato müessesesi de hukuki olmasa bile fiili olarak sona ermiş bulunmaktadır. Hatta biz de “Konkordatoya Fren” , “Ve Konkordato Müessesesi de Sona Erdi” ve “ Konkordato Gitti Finansal Yeniden Yapılandırma Geldi” başlıklı yazılarımızla konkordatonun fiilen sona erdiğini belirterek konu hakkındaki görüşlerimizi paylaşmıştık. Gelinen bu noktada ekonomik daralmanın sürmesine bağlı olarak ticari hayatın “yeni bir limana sığınma” isteği halen devam etmektedir.

Bu kapsamda Türkiye Bankalar Birliği, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun Geçici 32. maddesinde yapılan düzenlemeye istinaden 14.10.2019 ve 08.11.2019 tarihlerinde yayınladığı büyük ve küçük ölçekli firmalar için çerçeve anlaşmayı kamuoyuna açıklamıştı. 25 milyon sınır kabul edilerek bunun üstünde borcu olanlar büyük ölçekli firmalar, altında olanlar ise küçük ölçekli firmalar olarak sınıflandırılmıştı. Söz konusu yasal düzenleme 19 Temmuz 2021 tarihinde sona eren geçici bir müessese olarak mevzuatımıza girmişti.
Temmuz 2021 dönemi içerisinde sona eren bu uygulama Cumhurbaşkanı kararı ile 2 yıl daha uzatıldı. Uygulamaya ilişkin küçük değişiklikler olsa da esas yapısında bir değişikliğe gidilmedi. Pandemi nedeniyle belirli sürelerin uzatılması benimsendi, en büyük değişiklik ise 2019 da küçük ve büyük ölçek ayrımı için getirilmiş olan 25 milyon sınırının 100 milyona çıkarılması oldu.

Bankacılık Kanunu’nun geçici 32. maddesi hükmü gereğince yapılmış olan bu düzenlemeden, iflas eden firmalar dışında kalan ve bankalara, finansal kiralama şirketlerine, faktöring şirketlerine, finansman şirketlerine 100 milyon ve üzerinde borcu olan büyük ölçekli şirketler ve 100 milyon altında borcu olan küçük ölçekli şirketler yararlanacaklardır. Bu uygulama en yüksek alacaklı kuruluşlardan birine yapılacak müracaat ile başlayacak olup, yapılacak çerçeve anlaşması ile sona erecektir.

Finansal yeniden yapılandırma (FYY), pandemi şartları oluşmadan önce, sadece ekonomik tıkanmışlığın önünü açmak üzere geliştirilmiş bir sistem olarak karşımıza çıkmaktadır. Pandemi süreci içeresinde ekonomik hayatta var olan durgunluk ve birçok işyerinin kapalı kalması böyle bir müesseseye olan ihtiyacı ve ilgiyi ister istemez arttırmış bulunmaktadır. Dolayısıyla uzatılması yönünde alınan karar tarafımızdan da olumlu olarak değerlendirilmektedir. Konkordato sisteminin ekonomik hayatın önünü açma konusunda yetersiz kaldığı da düşünülecek olursa, bu sistemin uzatılması değil belkide kalıcı hale getirilmesi daha uygun olacaktır. Bu sistemle borcunu ödeyerek ticari hayata devam etmek isteyen şirketlerin önü açılmış olacak, hem finans kurumlara, hem de satıcılara olan mevcut borçlar ödemiş olacak ve ihtiyaç duydukları işletme sermayesine de bankaları ikna ettikleri oranda kavuşmuş olacaklardır.

Bu nedenle de çerçeve anlaşması yapan firmalar; yaşamaya üretmeye ve ekonomiye katkı sağlamaya devam edeceklerdir.

Hem zorda olan şirketler, hemde ülke ekonomisi için (suistimal edilmemesi halinde) güzel bir sistem, sürenin uzatılması gayet yerinde alternatif bir çözüm bulunamaz ise bize göre geçici değil kalıcı olacaktır.


Dünya | Yılmaz SEZER