6 Şubat sabahı meydana gelen korkunç deprem hepimizde uzunca bir süre ciddi etki yaratacak gibi duruyor. Bu depremin neden bu kadar tahribat yarattığını ve bu olayın müsebbiplerini aradık durduk. Kendimizce cevaplar da bulduk ama bulduğumuz cevaplar dahil hiçbir şey acımızı azaltmadı, uzunca bir süre de azaltacak gibi görünmüyor.

Sanıyorum bu andan itibaren artık olası bir deprem sonrasında (umarım bir daha olmaz) aynı şeyleri yaşamamak adına bunlardan ders çıkartıp önlemlerimizi de almamız gerekecek.

Bu önlemlerin en önemli ayaklarıfinansman ve sıkı bir denetimdir. Bu işin finansmanı için defalarca yazıp önerdiğim bir deprem fonuna ihtiyaç var ki geçen gün bunu yine yazmıştım.  

İlginçtir ki tam 50 yıl önce bir deprem fonu kurmuşuz ama nedense herhangi bir derde de derman ol(a)mamış.

Neden başarılı olamadı ve bugün kurmaya kalksak aynı hatayı yapmama adına nelere dikkate etmemiz gerektiğine de dikkat etmek için bu sürece bakmakta fayda var.

İlk hamle; Afetler Fonu

25 Mayıs 1959 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun’da 17 Temmuz 1968 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1051 sayılı Kanun ile bazı değişiklikler ve eklemeler yapıldı.

Bu eklemelerden ilki Afetler Fonu’nun kurulmasına ilişkindi. Bu Kanun’un 1’inci maddesi ile deprem, yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında Afetler Fonu’nun bir süper kahraman edasıyla devreye gireceği planlandı. Bu Kanun’a göre sağlıksız ve ıslah edilemeyen binalar yıkılacak ve yıkıntı bedeli yıkma parasını karşılamazsa fark Fon’dan karşılanacaktı. Ayrıca afet bölgesinden taşınması gerekenlerin taşınma masrafları da bu Fon’dan karşılanacaktı.  

Hatta 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde olan depremler nedeniyle hak sahiplerinin kesin iskanlarının sağlanması için yeni yerleşim alanlarında yapılacak kalıcı konutların, alan içi ve alan dışı alt yapı tesislerini oluşturacak karayolu, demiryolu, su, elektrik, doğalgaz ve kanalizasyon tesisleri için gerekli olan alanların kamulaştırılması ve irtifak hakkı tesisi Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca Afetler Fonundan karşılanmak üzere öncelikle yapıldı. Peki sonra…

Deprem Fonu adıyla ilk kuruluş

Deprem Fonu adıyla kurulmasına ilişkin ilk hamle ise 19 Mart 1972 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 1571 sayılı Bazı Tekel Maddeleri Fiyatlarına Yapılan Zamlardan Elde Edilen Hasılatın T. C. Merkez Bankasında Açılacak Bir Deprem Fonu Hesabında Toplanmasına Dair Kanun ile atıldı.

Gerekçesi ise 12 Mayıs 1971 tarihinde Burdur ve 22 Mayıs 1971 tarihinde Bingöl yöresinde meydana gelen depremler sonucu zarar görenlere Devlet olarak yardım edilmesi gerektiği anlayışıyla iki yöreye toplamda 333 milyon 483 bin TL yatırım yapılması idi. Bu yatırımları finanse etmek içinde 1571 sayılı Kanun hayata geçirildi.

Bu Kanun’un 1’inci maddesi “18 Haziran 1971 tarihinde yapılan zamlar dolayısiyle, yeni fiyatlarla zamdan önceki fiyatlar arasındaki farka göre tekel maddeleri satışından elde edilen hâsılat fazlası T. C. Merkez Bankasında İhdas edilecek bir “Deprem Fonu” hesabında toplanır.” şeklindedir.

Ve böylece ilk deprem fonumuz 19 Mart 1972’de kurulmuş oldu. Ve fonun finansmanı da tekel maddelerine yapılan zamlar ve bu zamlardan elde edilen hasılat fazlasıydı. Yani Fon’un finansörleri akşamcılar ile tütün tiryakileriydi.

Daha sonra 3 Ocak 1973 tarihli Plan Bütçe Komisyonu Raporu sayfa 3’te Fon’dan ne kadar ödeme yapıldığına yer verildi. Bu kısımda “Sözü edilen Kanunun konulduğu tarihten günümüze kadar elde edilen hasılat olarak 1971 Malî yılı sonu itibariyle 388.956.398 TL ve 1 Mart 1972 - 31 Kasım 1972 tarihi itibariyle de 377.060.890 TL olmak üzere toplam 736.017.288 TL'lik bir miktar elde edilmiştir. Bunun 458.818.307 TL'lik kısmı “fon”a ödenmiş ve 277.198.981 TL’lik kısmı ödenmeye devam edilmektedir.” denilmiş.

Bu söylemin anlamı ise fonda fazla para var, bunu başka yerlere de aktarabilirizdir. Ve olağan süreç elbette…

Ve sonra Fon’a azcık göz koyduk

Fonda biriken para sadece deprem için değil diğer afetler için de kullanılmalıydı. 3 Ocak 1973 tarihli Plan Bütçe Komisyonu Raporunda özetle bu fonda biriken para başka afetler için de kullanılabilmeli. Hatta deprem ya da başka bir afet tehlikesini gören bakanlıklar bu fondan fona geri vermek üzere para alabilmelidir anlayışıyla 1571 sayılı Kanun’a ek bir madde konulması önerildi.

Ve 21 Şubat 1973 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bazı Tekel Maddeleri Fiyatlarına Yapılan Zamlardan Elde Edilen Hasılatın T.C. Merkez Bankasında Açılacak Bir Deprem Fonu Hesabında Toplanmasına Dair Kanun’un 1’inci maddesiyle 1571 sayılı Kanuna geçici 2’nci madde eklendi. 1571 sayılı Kanun Geçici m.2 “Bu Kanunun 1 inci maddesiyle ihdas olunan (Deprem fonu) hesabında toplanan paraların bir kısmı, Bakanlar Kurulu kararı ile ve sonradan (fon)’a iade edilmek şartıyla, depremden başka afetlerde, bunların gerektirdiği hizmetlerde ve yardım işlerinde de kullanılabilir, bu maksatla ilgili diğer Bakanlık ve kuruluşlar emrine de verilebilir.” şeklindeydi.

Bu madde ile kurulan deprem fonu sadece deprem için değil, tüm afetlere finansman sağlamak üzere hayatına devam etti. Ve…

2000’de Deprem Fonu kapatıldı

26 Mayıs 2000 tarihli Remi Gazete’de yayımlanan 4568 sayılı Kanun’un 5-e maddesiyle Deprem Fonu yürürlükten kaldırıldı.

4568 sayılı Kanun’un 5-e maddesinin gerekçesinde ise 1971 yılında meydana gelen depremin yaralarının sarılması için ihtiyaç duyulan kaynağın Tekel ürünlerine zam yapılmak suretiyle karşılanması ve yapılan bu zamdan elde edilen hâsılatın deprem harcamalarında kullanılması amacıyla spesifik olarak 09.03.1972 tarih ve 1571 sayılı Kanunla kurulmuş olan Deprem Fonu, son yedi yıldır herhangi bir faaliyette bulunmayarak işlevini yitirmiş olması ve aynı konuda faaliyet gösteren Afetler Fonunun bulunması nedeniyle tasfiye edilmektedir.” denilerek yürürlükten kaldırıldı.

Yani Deprem Fonu, çok gelir elde edemedi ve dolayısıyla Afetler Fonu’nun varlığından dolayı da etkinliğini kaybettiği için kapattık.

Ancak Afetler Fonu da sonra tasfiye edildi

Afetler Fonu, 1999 depreminin ardından 2000 yılında 21.824 konut ve 1.601 iş yeri borçlarından dolayı afetzedelere borçlandı. Hatta bu alacaklılar arasında 1966 Varto depreminden dolayı alacaklı olan afetzedeler bile vardı. Borç çok büyüdü anlaşılan.

Ne yapalım o zaman? bunu düzeltmek yerine elbette kapatalım dedik ve 3 Temmuz 2001 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4684 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile tasfiye ettik. 

Afetler Fonu’nu kapattık lakin fona bağışlanacak vs paralar ne olacak? diye sorduk bir anda. Ve 4684 sayılı Kanun geçici m.3-j ile tasfiye edilen fonlar hakkında 4629 sayılı Kanun’un geçici 1’inci maddesinin uygulanacağına hükmettik. Bu maddeye göre fonlardan toplanan paralar Genel bütçeye gelir kaydedilecek. Yani vergi gibi Hazineye doğrudan gelir yazılacak ve bu amaç için doğrudan artık kullanılamayacak demekti.

Ezcümle

Deprem bölgesi olan ülkemizde bulunan tüm binaların ivedilikle ve liyakatle depreme uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Bu çok ciddi finansman gerektirecek bir uygulama olacaktır. Bunun için yukarıda belirttiğim fonlara ilişkin yapılan hataları tekrarlamadan, dersler çıkartarak bütçe dışı bir fon oluşturup ve sadece afetlere tahsis edecek yeni bir düzenleme yapmak ülkemizin geleceği adına elzemdir.

Kaynak konusunda ise kat’i suretle sıkıntı çekmeyeceğiz. Zira emin olun siyaset üstü bu mevzu için kaynağımız var ve onu ayrı bir yazıda açıklayacağım. Bu konuda hem iktidarın hem de muhalefetin aynı masaya oturup kesinlikle liyakatli kadrolarla bunu çözmesi gerekmektedir.

Bunun şakası yok…

T24 | Murat BATI