Değerli okurlar, Türkiye’de her geçen gün özel sektörün faaliyette bulunması zorlaşıyor. Son olarak TL cinsinden nakit kredi kullanımlarına ilişkin uygulama daha da sıkılaştırıldı.

Hükûmet seçimi düşünerek çalışanların durumlarını iyileştirmeye çalışıyor. Bu politikaları, yüksek enflasyonun ve döviz cinsinden varlıkların yarattığı kur farkı etkisiyle başta kurumlar vergisi olmak üzere vergi gelirlerindeki artışa güvenerek yaptığı anlaşılıyor.

Eylül ayı itibariyle bütçe gelirleri, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 75,5 artarak 206 milyar 940 milyon liraya; bütçe giderleri ise yüzde 101,8 artışla 285 milyar 567 milyon liraya yükseldi. Vergi gelirleri tahsilatı eylülde, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 81,4 artarak 173 milyar 468 milyon liraya yükseldi.

Vergi türleri itibariyle ocak-eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine göre, gelir vergisi yüzde 59, kurumlar vergisi yüzde 205,3, dahilde alınan KDV yüzde 36,8, özel tüketim vergisi yüzde 84,8, banka ve sigorta muameleleri vergisi yüzde 77,2, ithalde alınan KDV yüzde 140,4, damga vergisi yüzde 43,3 harçlar yüzde 83,8 ve diğer vergi gelirleri yüzde 91,7 artış gösterdi.

Yani en büyük artış kurumlar vergisinde gerçekleşti.

Eğer hükûmet bu tabloya güvenerek kurumları sıkıştırıyorsa yanılıyor. Çünkü bu tablo sürdürülemez!

Kurumlar nefes alamaz hale gelirse bütçe dengeleri alt üst olur!

Bu nedenle Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) 21 Ekim 2022 tarihli kararını doğru bulmuyorum.

BDDK’nın son kararı ne getiriyor?

Zorunlu bağımsız denetime tabi olan şirketlerin, kredi başvurusu yaptıkları tarih itibariyle yabancı para (YP) nakdi varlıklarının TL karşılığının 15 milyon TL'yi aşması ve YP nakdi varlıklarının, en güncel finansal tablolarına göre aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanının yüzde 10'ununu aşması durumunda bu şirketlere TL cinsinden yeni bir nakdi ticari kredi kullandırılmıyor.

BDDK 21 Ekim 2022 tarihli kararı ile, 01.11.2022 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aksi yönde bir Kurul Kararı alıncaya kadar 15 milyon TL olan yabancı para pozisyonu sınırını 10 milyon TL’ye, yüzde 10 olan oranı da yüzde 5'e indirdi.

Buna göre, bağımsız denetime tabi olan şirketlerin, 1 Kasım’dan itibaren YP nakdi varlıklarının TL karşılığının 10 milyon TL'yi aşması ve bu şirketlerin YP nakdi varlıklarının, en güncel finansal tablolarına göre aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanının yüzde 5'ini aşması durumunda bu şirketlere TL cinsinden yeni bir nakdi ticari kredi kullandırılmayacak.

Döviz kredisi zaten döviz gelirleri ile sınırlı olarak kullandırtılıyor.

Kredi kullanabilecek durumdaki şirketlere bankalar kredi yağdırmıyor, şirket seçerek kredi veriyorlar.

Bu pozisyonda seçime gidiyoruz!