Son yıllarda Vergi Tekniği Raporlarının (VTR) vergi incelemelerinde veri olarak kullanılması ve bu raporların tarhiyatlarda dayanak olarak dikkate alındığını görmekteyiz.

Vergi incelemelerinde tarhiyatın dayanağı olarak vergi inceleme raporlarının mesnet olarak ele alındığı bilinmektedir. Oysaki, son yıllarda düzenlenen vergi tekniği raporlarına göre de tarhiyatların yapıldığını sıklıkla yaşamaktayız. Oysaki, vergi inceleme raporları tarhiyatta dayanak olarak hukuken dikkate alınmaktadır. 213 sayılı VUK’nun 35. maddesinin 12. bent hükmüne göre ihbarnamelerde mutlak surette tarhiyatın dayanağı olan inceleme raporlarının birer suretinin ihbarnameye eklenmesi zorunludur.

Diğer yandan, takdir komisyonlarının kararları üzerine tarh edilen vergilerde kararın ve resen takdiri gerektiren inceleme raporunun birer örneği ihbarnameye iliştirilmesi zorunludur. Aksi takdirde ihbarname geçerli olmaz. Başka bir ifade ile, tarhiyat dayanaksız olduğu için tarhiyat düşer.[1]

Vergi tekniği raporları bilindiği gibi, vergi incelemeleri arasında düzenlenen raporlar olup, daha çok vergi tekniğini ilgilendiren konularda (zarar indirimi, zarar nakli, yatırım indirimi istisnası vs teknik konular) düzenlenmektedir. Son yıllarda, özellikle sahte fatura düzenleyen mükellefler nezdinde vergi tekniği raporları düzenlenmektedir. Düzenlenen bu teknik raporlar içeriğinde kimlerin ve hangi tarihlerde ve hangi tutarda sahte fatura kullandığını gösterir ayrıntılı tablo halinde sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı vesika kullandığı belirtilmektedir. Daha sonra bu teknik rapor “vergi suçu raporu” şekline dönüştürülerek gerek kullanıcılar nezdinde ve gerekse düzenleyiciler nezdinde kamu davası açılması için Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmaktadır.

Öte yandan, VTR kapsamında sahte belge kullanıcılar nezdinde; kurum, KDV, kurum geçici vergi, ve kurum stopaj vergileri yönünden cezalı tarhiyatlar yapılmaktadır. Bazı vergi daireleri ise, söz konusu teknik raporda yer alan sahte fatura kullanıcılarını telefonla iletişim kurarak ilgili yıl ve dönemlerin KDV beyannamelerinin düzeltilmesini talep etmektedirler.[3]

Son zamanlarda düzenlenen vergi tekniği raporlarının zamanaşımının bitmesine çok kısa bir zaman kala düzenlenmesi sonucunda bazı mükelleflerin 2007, 2008, 2009, 2010 yılları ile ilgili geriye doğru beyannamelerin düzeltilmesi yönünde işlemler yapılmaktadır. Bir taraftan da yine zamanaşımının bitmesine çok kısa bir zaman kala vergi tekniği raporunda isimleri yer alan mükellefler “KOD 4” diye isimlendirilen özel esaslar listesine alınabilmektedir.

Sonuç olarak, zamanaşımının bitmesine çok az bir zaman kala düzenlenen vergi tekniği raporları uyarınca kullanıcı durumunda bulunan mükellefler, 6111 sayılı torba kanuna göre bütün vergilerden matrah artırımından bulunmuş olsalar bile yine de kendilerinden “düzeltme beyannameleri” istenilmesi önemli mağduriyetlere neden olmaktadır. Hatta, matrah artırımı yapmış bulunmasına rağmen 2006 ila 2009 yılları içerisinde düzenli olarak YMM raporu ile veya teminat mektubu ile KDV iadesini sorunsuz alan mükelleflerde bile VTR’den kaynaklanan düzeltme beyannameleri talep edilmektedir. Gerçekten yaşanan problemler hiçbir hukuksal dayanağa oturmamakla beraber matrah artırımının yapılması problemleri çözmek yerine giderek zorlaştırmaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığının bu ve benzeri problemleri ortadan kaldırmaya yönelik idari düzenlemeler yapması zorunlu hale gelmiştir. 6111 sayılı yasa bir ölçüde KOD uygulamalarını, özel esasları ve vergi incelemeleri ile ilgili hususları düzenlemiş ve pratik çözümler getirmiştir. Ancak, uygulamada vergi daireleri arasında uygulama birlikteliğinin sağlanamayışı, vergi incelemelerinin zamanaşımının bitmesine çok kısa bir zaman kala yapılması veya vergi incelemelerinin sonuçlanmadan inceleme dosyalarının takdir komisyonlarına sevk edilmesi önemli hukuksal sorunlara neden olabilmektedir. Sonuçta, matrah artırımı yapmış olmasına rağmen veya son 5 yıl içerisinde düzenli KDV iadesi alan mükellefler yönünden sürpriz potansiyel tarhiyatların ortaya çıkması telafisi güç ve tamiri olanaksız maddi ve manevi zararlara sebebiyet vermektedir.

HukukiHaber |  Dr. Mustafa ALPASLAN

---------------------

[1] Bkz. 213 sayılı VUK md.31-35. Bkz. VUK GT Seri No:66

[2] 213 sayılı VUK md.359, 367. Bu konuda vergi denetim kurulu başkanlığı tarafından oluşturulan ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen “rapor değerlendirme komisyonu” görüşü alınarak VUK md.359/a/2-b ve VUK md. 367 hükümlerine göre Cumhuriyet Savcılıkları nezdinde suç duyurusu yapılmaktadır.

[3] Form Ba ve Form Bs analizlerinin sonucunda düzenlenen VTR’ler süratle ilgili mükelleflerin bağlı bulunduğu vergi dairelerine iletilmektedir. Sonuçta, VTR’de yer alan mükellefler nezdinde vergi incelemeleri başlatılmaktadır. Sahte fatura düzenleyicileri yönünden ise, vergi kaydı VUK md.160 hükümlerine göre resen kapatılmaktadır.