Mali Müşavirlik, meslek yasası kendi içinde iş bölümlerine ayrılmış ve yetki ayrıcalıklarına sahip bir meslektir. Yeminli Mali Müşavirler ise, mesleğin kontrolünü kendi uhdelerinde tutmuşlardır. Bu hususta yetmezmiş gibi alt unvandaki meslek gruplarını çıkarları doğrultusunda dizayn etmektedirler. Mevcut gidişatı kabullenen meslek odaları ya olayın farkında değiller ya da bu uygulamanın mesleğe verdiği zararı bilmemektedirler. Makalede gücü elinde bulunduran bürokrasinin ilgili dönemde mesleki ayrıcalığı kendileri lehlerine nasıl çevirdiklerine vurgu yapılacaktır.

Üzerinde durmak istediğim diğer bir konu ise, meslek kanunu içerisinde saklanmış olan Yeminli Mali Müşavirlerin, yasa kendilerine ayrıcalıklı yetkiler vermemiş olsaydı acaba Mali Müşavirlik Kanunu’nun yasalaşarak yürürlüğe girip girmeyeceği hususudur.

Bulunduğu yeri değerli kılan en önemli faktör insanın kendisidir. Nitelikleri olan yararlı meziyet sahibi kişiler bulundukları yeri kıymetlendirir. Misal olarak bir dönemin Devlet Planlama Teşkilatı, Hesap Uzmanları Kurulu, Hariciye vb. günümüzde Boğaziçi, ODTÜ, Mülkiye, Bilkent gibi üniversitelerin kalite farkları ilgili kurul ve üniversitedeki mensuplarından kaynaklıdır. Demek oluyor ki, meslek mensuplarımızın içerisinde nitelikli şahsiyetlerin olması meslek örgütümüzü daha değerli kılmada etkin rol oynayacaktır. Mesleki konuları çok iyi bilen, mesleki standartların üst düzeye taşımasına katkı sunan mesleğinde en iyisi olmak için çabalayan akademik unvanı veya mesleki unvanı ne olursa olsun hepsi bizim için değerdir ve mesleğin etkinliği ve saygınlığını artırır. Bir kısım meslek mensupları ise, kendilerini mesleğin içerisinde diğer meslektaşlardan farklı görebilir. Bu hususun eleştirilecek bir yanı yoktur, fakat bu gücü elinde bulunduranlar bir şekilde elde ettikleri ayrıcalıkları orantısız kullanarak birilerinin hakkına müdahale ediyorlarsa, o zaman sorun var demektir. Kısaca adalet hak edene hakkının verilmesidir. Söz konusu hak kanunlar ve benzeri yollarla bir şekilde elde edilmiş olabilir. Kendilerine ayrıcalık veren yetkilerini insanlar çıkarları doğrultusunda kullanmamalıdır. Aksi halde, bu bir hak gaspıdır ve bu durum insan haklarının ihlali anlamına gelir. Hak paylaşım ihlalleri demokrasi bilinci yetersiz veya demokrasi yoksunu ülkelerde sıkça görülen bir durumdur.

Hiçbir meslek kanununun yasallaşma süreci Mali Müşavirlik meslek yasası kadar zor olmamıştır. 1932 yılında başlayan meslek yasası ancak 57 yıl sonra üst yönetimi farklı bir gruba verilmek üzere kanunlaşmıştır. Mesleğin üzerinde birileri ya sürekli bir hegemonya kurmak istemiş ya da yasal statüye kavuşmasına engel olmuşlardır. Özellikle avukatlar nedense mali müşavirlerden oldukça çekinmiştir. Meclisteki çoğunluklarını kullanarak hazırlanan yasa teklifleri ya kadük olmuş ya da kanunlaşamamıştır.

3568 sayılı Mali Müşavirlik Kanunu ilk yasalaşma esnasında hak kaybına sebebiyet vermemek için eğitim şartı aranmaksızın kanun öncesi mesleği icra edenlerin meslek mensubu olarak tanınmasına imkân vermiştir. Bu durum, mağduriyetleri önleyen ve kazanılmış hakları koruyan bir düzenleme olarak görülebilir. Fakat aynı zaman da mesleğin parçalara ayrılmasına sebebiyet verdiği de unutulmamalıdır.

Eğitim şartı aranmaksızın akademik bir mesleği yasalaştırıp mesleki unvanların verilmesi durumunda, bu mesleğe yıllarca ilgi duyan maliye bürokrasisi içerisinde yer alan kişilerin aynı unvanda bir arada birleştirilmesi mümkün olamaz. Mesleğin ilk kanunlaşması esnasında geçiş hükümlerinin uygulanması hak kayıplarının önüne geçmiş gibi dursa da, bu durum unvan ayrışmalarına sebebiyet vermiştir. Zaten bu olumsuz durum fark edilmiş ve aradan uzun bir süre geçmiş olsa da meslek mensubunun taşıması gereken hususlar dikkate alınarak sorun düzeltilmiştir.

Mali müşavirlik mesleğinin yasal statüye kavuşmasında kazanılmış haklarının korunduğunu, yasal düzenlemedeki geçiş hükümleriyle mağduriyetlerin önüne geçildiğini, eksiği ve fazlasıyla yıllarca mücadele verilerek yasal olarak tanındığını kabul edelim. Yapılanlar meslek için az şey değildir, bu durum genel kabul görmüş ve sahiplenilmiştir. Meslek unvanlarının dağılımı ve yetki paylaşımını bir kenara bırakarak mali müşavirlik mesleğinde asıl sorunun ne olduğunu irdelemeye başlayalım.

Yeminli Mali Müşavirler mesleki bilgi birikimlerinin yanı sıra sevk ve idaredeki tecrübelerini sonuna kadar meslek örgütünü kontrol altına almak ve mali müşavirlerin kendi kendilerini yönetmesine izin vermemek amacıyla kullanmışlardır. Zaten kanunun Yeminli Mali Müşavirlerin arzu ettikleri şekilde yasalaşma ihtimali olmasaydı meslek yasası biraz zor kanunlaşırdı. Sayısal azınlıklarına rağmen mali müşavirlik mesleğini dar bir alana hapis etmede başarılı olmuşlardır ve bu durum günümüze kadar da devam etmektedir.

Nedense kendilerini mali müşavir meslek mensuplarıyla birlikte aynı ortamda yani aynı oda çatısı altında bulunmalarını uygun görmemişler fakat üst birliğin yönetiminde mali müşavirleri yönetme cihetine gitmişlerdir. Bu husus bilinçli yapılan çıkarlarını benzer meslek mensuplarından korumak için tasarlanmış çok profesyonel bana göre çokta etik olmayan bir hususa Yeminli Mali Müşavirler tenezzül etmişlerdir. Üst birliğin yani TURMOB’ un yönetim şekli Mali Müşavirler için elem vericidir. TURMOB, ülkemizde kendi meslek camiasını kendisinin yönetemediği tek meslek örgütünün adıdır. TURMOB ‘un yönetim şekli aynen şöyledir; Yeminli Mali Müşavirlerde kontrol gücü, Mali Müşavirlerde önemli etkiyi mesleğin üst birlik yönetimine uygularsak, bir yerin faaliyetlerinden fayda sağlamak amacıyla söz konusu yerin finansal ve faaliyet politikalarını yönetme gücüdür. İşte tam da Yeminli Mali Müşavirlerin yönetiminde ki gayeleri de budur. Konuyu biraz anlamlandırırsak Yeminli Mali Müşavirler 3568 sayılı kanunun 12. maddesinde yer alan tasdik yetkisini ve aynı maddenin yönetmelikle düzenlenir ibaresini kendi lehlerine sonuna kadar kullanmışlardır. Mali müşavirlik tebliğinin neredeyse tamamına yakını yeminli mali müşavirlerin yapacakları işleri izah için çıkartılmıştır. Oysaki, Mali Müşavirlerin tahlil, denetim ve raporlama yetkileri dikkate alınacak olursa, Yeminli Mali Müşavirler tarafından yapılan bir bölüm işlerin Mali Müşavirler ile birlikte paylaşılması mümkündür. Fakat bu yönetim anlayışıyla Yeminli Mali Müşavireler ve Mali Müşavirlerin birlikte iş yapmaları mümkün olmayacaktır. Mali Müşavirlerin defter tuttukları ve iş alanlarının daha geniş olduğu gerekçe olarak gösterilmektedir. Yeminli Mali Müşavirlerin defter tutup kayıt girmeye tenezzül edeceklerini düşünmemek gerekir. Zira, eğer bu hususu istemiş olsalardı defter tutma işini de yaparlardı. Zaten dolaylı olarak tam tasdik sözleşmesi düzenledikleri mükelleflerin beyannamelerini ve gönderme işlemlerini mali müşavirlere ihtiyaç duymadan personelleri aracılığı ile yapıyorlar. 3568 sayılı meslek yasasında yabancı serbest muhasebeci mali müşavirler maddesini düzenleyen 8. maddenin altına 29.3.2018 tarihli 8/A maddesi eklenerek Mali Müşavirlerin tuttukları mükelleflerinin KDV iade yetkisi veren Kanun maddesine istinaden hala neden bir düzenleme yapılamamaktadır? TÜRMOB bu konuyla ilgili her hangi bir girişimi olmuş mudur? Yeminli Mali Müşavirlerin bu hususun geciktirilmesine etkilerinin olup olmadığı bilinmelidir. Ülkemizde hiçbir bakanlığın bürokratları ve mensupları maliye bakanlığının başta merkezi denetim elemanları olmak üzere bir mesleği kendileri için kurgulamamışlardır. Ülkemizdeki diğer meslek odaları da dahil olmak üzere üye sayıları yüzbinleri geçmiş olmasına rağmen hala 8 meslek odası ve beş bini bulmayan üye sayılarıyla çok ama çok sırıtmaktadırlar.

Mali müşavirlerin üst birlikteki etkisini de yabana atmayalım ve önemli etkisini şöyle tanımlayalım; bulundukları yerin finansal ve faaliyetlerle ilgili politikaların belirlenmesi kararlarına katılma gücü olup bu politikaları tek başına yönetememe gücünü ifade etmektedir. Mali müşavirlerin mesleğin üst birlikteki yönetime katkısı ancak gücü dahilinde alınan kararlara etki etmesi mukabilindedir. Yani TURMOB’ un %96’sı Mali Müşavir olmasına rağmen kendi kararlarını kendileri alamayıp alınan ve alınacak kararlara etki edecektir. Mali Müşavir odaları bu kadar çarpık bir durumu nasıl bugüne kadar kabullendiklerini anlamakta güçlük çekmekteyim. Ya çok iyi niyetliler ya da olayın farkında değiller veya mücadele edecek gücü kendilerinde bulamamaktadırlar. Alenen kocaman bir meslek camiasını birilerinin yönetimine terk etmiş bulunmaktadırlar. Mali müşavirler hesap kitap bilen eğitimli aydın kişilerdir, kendi kendilerini yönetecek kudrete de sahiptirler. İstisnalar haricinde Mali Müşavirler halen kâtiplik yani yazma çizme işine devam etmektedirler. Bu durum bilgi teknolojilerindeki gelişmelere karşı şekil değiştirmiş olup ana konuda bir farklılık yoktur. Bu arada iyi yetişmiş insan gücünden yararlanmak lazım diyerek maliye bakanlığı vergi dairelerinin görevlerini de mali müşavirlerin üzerlerine yıkıp tarh ve tahakkuk işlerini de tevdi etmişlerdir. Demokrasi hakların paylaşımı ve korunması olduğunu dikkate alacak olursak TURMOB yönetimi de bu ilkeleri savunarak seçilmiş olduğuna göre hak paylaşımlarında daha duyarlı olmaları beklenir ve olmalıdır.

Sonuç olarak Genel Kurullar da, TURMOB üyelerinin “bir çatı altında aileyiz” söylemlerindeki samimiyeti görmek gerekmektedir. Misal olarak alınacak kararlar da birlikte hareket edebilmek hak paylaşımlarında hakkaniyeti gözetmek, meslektaşların gelecekteki durumlarını dikkate alarak planları birlikte yapmak gerekmektedir. Gerçekten bir çatı altında aile isek aile de olması gereken kuralların da uygulanması gerekmektedir. Birlik olduğumuzu ayrımızın gayrımızın olmadığını yeminli mali müşavirler odalarını kapatıp mali müşavir odalarıyla birleşme kararı alarak gösterebilirler. Kendileri de özlük işlemleri için şehirlerarası seyahat etmekten kurtulmuş olurlar. Yok, biz böyle iyiyiz diyorlarsa kusura bakmasınlar bu iş böyle gitmez herkes kendi yoluna diyecektir mali müşavirler bu gün değilse de gelecekte mutlaka haklarını alarak bu hegemonyadan kurtulacaklardır. Mali müşavirler özellikle yönetimdeki yanlışlıkların düzeltilmesiyle mesleğin geleceğine daha güvenle bakabileceklerdir. Mesleğin kamu kurum ve kuruluşlarındaki temsilinden yeni haklar edinmesi ve mesleğin önünün açılmasını ancak mali müşavirler bağımsız hareket ettiklerinde elde edeceklerdir. Bu durum meslek mensuplarının yararına olduğu kadar ülke menfaatleri içinde geçerlidir. Son olarak mali müşavirler kendilerine başkan olacak kişiyi kendi içlerinden seçmelidirler. Hocanın dediği gibi bana damdan düşeni getirin.

Özkan ZEYREK
SMMM / Bağımsız Denetçi

Kaynak: www.bdTurkey.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)