İçinde bulunduğumuz Ramazan ayında işyerlerinde de başta çalışma süreleri olmak üzere bazı düzenlemeler gündeme geliyor. Oruç tutan çalışanlar için yemek hizmeti sağlanması ya da işyerinde iftar verilmesi gibi düzenlemeler Ramazan ayıyla birlikte insan kaynakları birimlerinin konularını oluşturuyor. Bu düzenlemelerin hukuken nasıl olması gerektiği ve işyerinde Ramazan ayında izlenebilecek bazı yöntemler hakkında bugün bilgilendirmelerde bulunmak istedim.
İşyerinde sağlanan yemek hizmetinin dışarıdan satın alınması ve işverenin Ramazan ayında yemeğin ziyan olmaması için işyerinde işçilere oruç tutup tutmadıklarını sorması durumunda, işçinin buna cevap vermek zorunda olup olmadığı sorusu akla gelmektedir. Normal şartlar altında işveren işçisine oruç tutup tutmadığını soramaz veya işveren böyle bir soru yöneltse bile, işçi bu soruya cevap vermek zorunda değildir. Ancak işyerinde yemek hizmetinin dışarıdan satın alındığı veya işyerinde yemek pişirildiği durumlarda, işçiye böyle bir soru yöneltilebilir. Bununla birlikte, vardiyalı çalışılan işyerlerinde çalışmanın iftar vaktine de denk gelmesi nedeniyle, işveren kaç kişi için iftar yemeği hazırlatacağını tespit etmek için de bu soruyu sorabilir.
Oruç tutana da ticket
İşyerlerinin önemli bir bölümünde işçilere yemek verilmektedir. Bazı işyerlerinde işçilerin yemek yemeleri için ticket veya kupon verilmekte, bazılarında ise dışarıdan yemek hizmeti satın alınmakta veya işyerinde yemek yapılmaktadır. Eğer işyerinde ticket veya kupon veriliyorsa, Ramazan ayında oruç tutsun, tutmasın bütün çalışanlara aynı miktarda ticket veya kupon verilmeye devam edilmek zorundadır. Yani, oruç tutuyor diye çalışanın ticket veya kuponu kesilemez.
İşveren nasıl öğle yemeği için vergiden belirli bir tutara kadar muafsa, işçisine vereceği iftar yemeği için de - söz konusu tutarı aşmadığı sürece - muaftır. Bu çerçevede işverenlerin çalışanları için verecekleri iftar yemeklerinde muafiyetten yararlanmaları mümkün.
İşyeri kapatılıp yıllık izin uygulanabilir mi?
İşveren eğer isterse ramazan ayı boyunca (1 Nisan ve sonrasında) işyerini kapatarak bütün işçilerine izin verebilir. Yıllık ücretli izin yönetmeliği uyarınca, nisan ayı başı ile ekim ayı sonuna kadar işveren işçilerinin tümüne veya bir kısmına toplu izin kullandırabilir. Bu durumda ramazan ayı boyunca işleri yoğun olmayan bir işyeri, işçilerin tamamına izin vererek bu ramazan işçilerin yıllık izinlerinin tamamını kullanmasını sağlayabilir.
Bu sayede hem işveren birikmiş yıllık izinleri kullandırmış olur, hem de işçiler oruçlarını çalışmayarak tutmuş olurlar. Diğer yandan bu uygulamanın yalnızca ramazanda yoğun olmayacak olan işyerlerinde uygulanması mümkündür. Ayrıca işyerindeki bütün çalışanların da yıllık izin hakkına kavuşmuş olmaları gerekmektedir. Bu şekilde kullandırılacak yıllık izinlerde yıllık izni bütün ayı kapsamayan kişiler belirli bir süre sonra işbaşı yapmak durumunda kalacaklardır. Yani 30 günlük yıllık izin hakkı olmayan işçiler ramazanın başında veya sonunda izin kullanmış olacaklardır.
Ramazan kolisi ve yardımı kıdem tazminatına eklenmeli
İşyerlerinin pek çoğunda Ramazan ayında işçilere Ramazan paketi ya da kolisi şeklinde ayni yardımlar verilmektedir. Son dönemde süpermarketlerin hediye çeklerinin de bu amaçla kullanıldıkları görülmektedir. Bu durumda, Ramazan kolisinin net bedeli brüte çevrilecek ve çalışanların bordrolarında gösterilecek, ayni yardımın gelir vergisi ve damga vergisi hesaplanacaktır. Bu tutarlar SGK bakımından prime esas kazanca dahil edilmeyecektir.
Bununla birlikte, işçilere Ramazan ayında ayni yardım yerine nakdi yardım yapılması da mümkündür. Nakdi yardımdan gelir vergisi ve damga vergisi ile sigorta primi kesilmesi zorunludur. Ramazan ayında işçisine ayni yardım yapan ancak vergilendirmeyen veya nakdi yardım yapan fakat bunu prime esas kazanca dahil etmeyen işveren idari para cezası ile karşılaşabilir.
İşyerinde her Ramazan koli dağıtan veya Ramazan yardımı yapan işveren, işçilerine kıdem tazminatı öderken bu tutarları da hesaba katmalıdır. Kıdem tazminatına esas alınacak ödemeler kapsamında düzenli yapılan yardımlar da dikkate alınmaktadır. Dolayısıyla, düzenli bir şekilde yapılan Ramazan yardımları, kıdem tazminatına esas ödemeler kapsamındadır.
Milliyet | Cem KILIÇ