Ancak şunu belirtmemde fayda var; sadece KURGAN’dan gelen veriler incelemenin veri tabanını oluşturmayacak, ek olarak KURGAN verileri de dikkate alınacak
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın, sahte belge düzenleme ve kullanmayla alakalı 1 Ekim 2025’ten itibaren kayıt dışılıkla mücadele anlamında yeni bir sürece başlayacağı söylenmekte. Basına göre “yeni” olan bu sisteme göre “sahte belgeyi bilerek kullananlara 8 yıl hapis cezası gelecek” ve vergi denetiminde özellikle de “sahte belge kullanmada yapay zekâ destekli KURGAN adı verilen bir sistem devreye girecek.”
Bu sistemin kullanılacağını nereden öğrendik diye sorarsanız ise hem Bakanlığın basında yaptığı açıklamalar hem de mükelleflere gönderilen matbu bir yazıdan öğrendik. Ayrıca online yapılan bir toplantıyla da izah edilmeye çalışıldı.
Buna binaen Vergi Denetim Kurulu/vergi müfettişleri bazı mükelleflere bir yazı göndererek riskli görülen bazı işlemlere ilişkin bunların kontrol edilerek alımların indirim konusu yapılıp yapılmadığı, düzeltme beyannamesinin verilip verilmediği gibi sorulardan oluşan bilgi de istenilmektedir.
Basında ve sosyal medyada dolaşan bu matbu yazıda “Başkanlığımızca devreye alınan Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi (KURGAN) tarafından belirli filtrelere dayanılarak Türkiye çapındaki mükelleflerin tüm mal ve hizmetlerine ait alış ve satış işlemleri anlık olarak taranmakta, çok sayıda kriter ve veri kaynağından toplanan bilgiler üzerinden bu işlemlerin risk puanları hesaplanmakta ve denetim çalışmalarına dahil edilebilmektedir.
Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi (KURGAN), bir risk analiz sistemi olarak en geniş katmanlı veri setiyle çalışmakta birlikte mükelleflerin iade faturası düzenlemesi, kayıt düzeltme, beyanda yer vermeme, düzeltme beyannamesi verilmesi gibi gerçekleştirmiş oldukları işlemlerle elektronik sistemlerdeki verilerin kısa dönemli olarak uyuşmayan farklı görünümlerde bulunması imkân dahilindedir.
Sistem cari veriler kadar geçmiş verilerden de yararlanmakta denetim geçmişine bakmakta ve risk analizi merkez inceleme havuzu daire Başkanlığı inceleme havuzu cari inceleme ve raporlama gibi evrelerde bulunan mükelleflerle ilgili de bağlantı kurmak suretiyle denetim için seçilecek mükellefleri belirlemeye çalışmaktadır.
Diğer taraftan 1 Ekim 2025 tarihi itibarıyla sahte belge düzenleme ve kullanma ile daha etkin mücadele kapsamında cari denetim, rapor otomasyon sistemi ile hızlı denetim/raporlama ve teminat isteme gibi yeni uygulamalar devreye alınacaktır.
Ayrıca 18.04.2025 tarih ve 7361 sayılı “Sahte veya Muhteviyatı İtibari ile Yanıltıcı Belge Kullanma İncelemeleri İle Vergi Usul Kanunu 160/A Maddesi Kapsamındaki İncelemeler Hakkında Genelge”de sahte belge kullanma fiili ile ilgili olarak genelgede belirtilen araştırmaların yapılması ve bu araştırmalar sonucunda tespit edilen hususların değerlendirilerek varılan kanaatin açık bir şekilde ortaya koyması gerektiği belirtilmiştir……” şeklinde ifadeler bulunmaktadır.
Süreç şu ana kadar nasıl işliyordu?
Sahte belge gerçekte olması gereken gibi yapılan ama işlemin gerçek mahiyetini yansıtmamakla birlikte o işlem varmış gibi gösterilme amacı ile oluşturulan belgedir. Örneğin bir tüccar hiç almadığı mobilyalar için faturasını bir yerden bulur ya da faturayı satın alır (genellikle belli bir komisyon karşılığında) ve o faturayı o yıl gider olarak gösterirse o belge sahte belgedir.
Vergi denetim elemanları da (vergi müfettiş ve yardımcıları) çeşitli yöntemlerle tespit ettikleri bu mükellefleri vergi incelemesine alır, inceler ve nihayetinde düzenlenen/kullanılan bu faturanın karşılığında mal ya da hizmet alınmadığını yani faturanın sahte olduğunu tespit ederlerse bu mükellefe hem idari para cezası (üç kat vergi ziyaı) kesilir hem de bu kişi hakkında vergi suçu raporu düzenlenerek Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulur. Ve böylece bu kişi için adli yargı süreci de (hapis cezası) başlamış olur.
Ancak
Örneğin bir restoran satın aldığı ürünler için düzenlenen faturanın, ürünü satın aldığı firmalarca kesilip kesilmediğini daha basit bir ifadeyle o faturanın sahte olup olmadığını fark etmesi oldukça güçtür.
Bu nedenle 18 Haziran 2002 tarihli 306 sıra nolu VUK Genel Tebliği yayımlanmış ve vergi müfettişine, sen mükellefi incelerken mükellefin o sahte belgeyi (faturayı) bilerek (kasıtlı şekilde) kullanmadığına kanaat getirirsen bu kişi hakkında vergi suçu raporu düzenleme denilmiştir. Daha basit bir ifadeyle vergi müfettişi inceleme aşamasında sahte belgenin bilmeden kullanıldığına kanaat getirirse o kişi adli yargıya sevk edilmemektedir.
Ancak 306 nolu Tebliğ ile müfettişe böyle bir yetkinin verilmesi yani esasında yargının görev alanında olan bu hususun/tespitin, bir düzenleyici işlem olan genel tebliğ ile idareye yani müfettişine verilmesi alenen bir fonksiyon gaspıdır yani yok hükmündedir. Bu mevzuyu yani fonksiyon gaspı mevzusunu şimdilik çok uzatmayayım, bu tartışmayı başka bir yazıda değerlendirmek üzere burada keseyim.
Şimdi ne olacak?
Vergi Denetim Kurulu, vergi müfettişlerine bir yazı gönderiyor ve diyor ki elinizdeki inceleme dosyalarını 1 Ekim’e kadar bitirin. Vergi müfettişleri, şu ana kadar sahte belge kullanmadan dolayı inceleme yaparlarken kullanan o kişinin bilerek mi yoksa bilmeyerek mi kullandığını tespit ederken elbette banka hesap hareketlerine, envanter kayıtlarına, stok durumuna vs gibi birçok kritere bakıyorlardı.
Ancak uygulamada, bir müfettiş genel olarak sahte belge tespitine ilişkin inceleme yaparken mükellefin toplam beyanı, iadesi gereken durumda toplam iadesi içindeki payı (çok) düşük ise -örneğin yüzde 4-5 gibi belki de biraz daha fazla- o kadar büyük gelir/tutar/iade içinde bu oldukça düşüktür denilip bilmeden yani bunu kullanmada kasıt yok denilip hakkında vergi suçu raporu düzenlememektedirler.
İşte tam da bu noktada 1 Ekim’den itibaren Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi (KURGAN) devreye girecek (ki bu sistem daha önce de kullanılıyordu) ve müfettişin elini rahatlatacak diye düşünülmektedir.
Yani KURGAN’dan gelen veriler ile bu kişinin sahte belge kullanıp kullanmadığı delillerle desteklenecek ve zaten çok az sayıda olan (2024 sonu itibariyle 7286 kişi) vergi müfettişlerinin iş yükünü bir nebze de olsa azaltmış olacağı düşünülmektedir. Özetle bu veriler daha fazla dikkate alınıp vergi müfettişinin elini rahatlatıp, inceleme süresini kısaltıp ve böylece inceleme oranını da artıracak diye planlanmakta. Bu arada 2024 yılında inceleme oranı yüzde 2,06; 2023’te yüzde 1,66 ve 2022’de ise yüzde 2,26 idi.
KURGAN verileri delil olabilir mi?
KURGAN verilerinin tek başına delil olması yönünde ilk bakışta VUK m.3 uyarınca bir engel yok gibi duruyor. Ancak Danıştay’ın son dönemlerdeki kararlarında da genel olarak mükellef hakkında somut delillerin tespit edilmesi gerektiği yönünde müstakar hale gelmiş bolca kararı var. Bu nedenle KURGAN verilerinin ne ölçüde vergi yargısında delil olarak kullanılacağı oluşacak içtihatlarla (özellikle Danıştay ve Yargıtay içtihatlarıyla) ortaya konulacaktır. Bunun için hem biz akademisyenler biraz yazıp çizeceğiz hem de yargı kararları ortaya çıkacak ve sonucu hep birlikte görüp değerlendirmiş olacağız.
Yeni olan ne peki?
Basında yeni diye lanse edilen şey de tam olarak budur. Yani müfettiş daha önceden de yaptığı çalışmasına devam edecek ve yeni olarak da bilerek/bilmeyerek tespitinde KURGAN’dan gelen verileri de dikkate alacak. Ancak şunu belirtmemde fayda var; müfettiş eskiden olduğu gibi VUK m.148 uyarınca edindiği verileri almaya devam edecek. Yani sadece KURGAN’dan gelen veriler incelemenin veri tabanını oluşturmayacak, ek olarak KURGAN verileri de dikkate alınacak. Özetle KURGAN’dan gelen veriler incelemenin daha kısa sürede sonuçlanmasına yardımcı olabilecek.
Hapis cezası da yeni değil
Yine basında sıklıkla hapis cezası geldi gibi ifadeler geçmekte ancak sahte belge düzenleyene ya da kullanana VUK m.359 uyarınca üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür zaten. Yani hapis cezası da yeni değil.
Teminat isteme de yeni değil
Vergi Denetim Kurulu, vergi müfettişleri aracılığıyla mükelleflere gönderdikleri matbu yazıda en çok dikkatimi çeken hususlardan biri de yazının altıncı paragrafında yer alan “Diğer taraftan 1 Ekim 2025 tarihi itibarıyla sahte belge düzenleme ve kullanma ile daha etkin mücadele kapsamında cari denetim, rapor otomasyon sistemi ile hızlı denetim/raporlama ve teminat isteme gibi yeni uygulamalar devreye alınacaktır.” ifadesidir.
Bu cümlede geçen teminat isteme gibi yeni uygulamalar da hiç de yeni değil. 1954 tarihli 6183 sayılı Kanun’un 9’uncu maddesinin ilk bendinde, “VUK’un 344’üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359’uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenir” hükmü mevcuttur.
Ayrıca 6183 sayılı Kanun’un ihtiyati haciz başlıklı 13’üncü maddesinde de kişi teminat göstermezse o kişi hakkında ihtiyati haciz uygulanacağı emredilmiştir. Yani vergi müfettişi inceleme aşamasında o kişinin sahte belge kullandığını ve vergi ziyaı cezasına da sebebiyet verdiğini tespit etmesi halinde o kişi hakkında ihtiyati haciz zaten senelerdir uygulamaktaydı.
Sonuç olarak
2024 yılı sonu itibariyle sayıları 7286 kişi olan vergi müfettişleri 1 Ekim’den itibaren vergi incelemelerini aynı şekilde yapmaya devam edecek, bilerek ya da bilmeyerek tespitinde pek bir değişen şey olmayacak, 306 sıra nolu VUK Genel Tebliği hâlâ yürürlükte ve buna uygun hareket edilmeye devam olunacak, eskiden olduğu gibi sahte belge kullananlardan teminat istenmeye devam edilecek, ve yeni sayılabilecek şey mükellefin sahte belgenin bilerek/bilmeyerek kullanım tespitinde KURGAN verileri DE dikkate alınacak.