Sürekli yeniden değerleme” olarak adlandırılan ve Vergi Usul Kanununun (VUK) mükerrer 298/Ç maddesi kapsamında yapılabilecek olan yeniden değerleme uygulaması bu yılbaşında yürürlüğe girdi ve geçici vergi dönemleri dâhil enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği her dönemde uygulanabiliyor.

Hatırlayacaksınız, heyecanlı bir bekleyiş sonrasında, 2021 yılı için enflasyon düzeltmesi şartları gerçekleştiği halde, 29.01.2022 tarihinde yürürlüğe giren bir yasal düzenleme ile (Vergi Usul Kanunu, Geçici Madde 33) 2021 yılı için enflasyon düzeltmesi yapılmayacağı; 2022 yılı ve 2023 yılı geçici vergi dönemlerinde ise enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacağı hükme bağlanmıştı.

Geçici madde uyarınca, enflasyon düzeltmesi yapılmayacak olan bu dönemler enflasyon düzeltmesi şartlarının gerçekleşmediği dönem olarak değerlendirildiğinden, 2022 ve 2023 yıllarının tüm geçici vergi dönemleri için sürekli yeniden değerleme yapılabilir. 2022 yılı için yılsonu itibariyle de yapılması mümkün.

Bu düzenleme uyarınca 2023 yılı sonu itibariyle enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın 31.12.2023 tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesine tabi tutulacak.

Enflasyon düzeltmesi ilk ve son kez 2004 yılında yapıldığı için uygulamacıların bu konuda deneyimlerinin olmadığını söylemek mümkün. Ancak korkacak bir şey yok, çünkü 2004 yılındaki gibi ilk kez bu uygulamayı yapacak değiliz. Uygulamacılar olarak her ne kadar biz çok hazırlıklı olmasak da mevzuat hazır, 2004 uygulaması nedeniyle yeterli mevzuat birikimi oluşmuş bulunuyor.

Fakat özellikle elli yaş altı uygulamacılara bu birikimi aktarmak lâzım. Yani zaman kaybetmeden hazırlıklara başlanmalı!

Biz başladık... Hem bu hazırlıklarımız sırasında hem de geçici ve sürekli yeniden değerleme uygulamalarının enflasyon düzeltmesi ile ilişkilerini irdelerken bazı özellikli ve hatta yasal düzenleme gerektiren konular ve eksiklikler saptadık.  

Bu konuların başında sürekli yeniden değerlemeden yararlanacakların enflasyon düzeltmesini nasıl yapacakları konusu geliyor.

Geçici 32’ye göre değerleme yapmadan sürekli yeniden değerleme yapmanın yarattığı sorun

Yasal düzenlemeye (VUK Mükerrer 298/Ç-11) göre, sürekli yeniden değerleme yaptıktan sonra enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluştuğu dönemlerde, mükerrer düzeltme olmaması bakımından bu dönemler için sürekli yeniden değerleme yapılamıyor. Ancak enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşmadığı ilk hesap döneminden itibaren, bu fıkra hükümleri uyarınca yeniden değerleme uygulamasına devam edilebiliyor. Yani bu müesseseler kapsamları ve uygulamaları tam olarak örtüşmese de birbirini tamamlıyor.

Bu durumda iktisadi kıymetlerin yeniden değerlemesine esas değerler olarak, enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş son bilançoda yer alan değerler dikkate alınıyor.

Keza sonradan enflasyon düzeltmesi şartlarının oluştuğu dönemlerde, yeniden değerlemeye tabi tutulmuş iktisadi kıymetlerin yeniden değerleme ile güncellenmiş son değerleri dikkate alınarak enflasyon düzeltmesi yapılıyor.

Bu şu açıdan ÇOK ÖNEMLİ: Eğer 2022 yılında yüzde 2 vergi ödenerek yapılabilecek olan geçici yeniden değerleme (VUK Geçici Madde 32) yapılmadan 2022 yılı için sürekli yeniden değerleme yapılırsa, 2023 yılında enflasyon düzeltmesi sırasında bu iktisadi kıymetlerin değerleri sadece 2023 sonu ile 2022 yılı sonu arasındaki Yurt İçi Üretici Fiyatları Endeksindeki (Yİ-ÜFE ) artış ile sınırlı olarak düzeltilebilecek, yani 2022 öncesi dönemler için enflasyon düzeltmesi ile güncelleme yapılamayacaktır.

Çünkü sürekli yeniden değerleme sadece yapıldığı geçici vergi dönemi ve yıl için güncelleme olanağı verir, geçmiş dönemleri kapsayacak kümülatif bir artışa/düzeltmeye imkân tanımaz.

Bu nedenle 2022 yılı için sürekli yeniden değerleme yapmayı düşünenlerin bu konuyu mutlaka değerlendirmeleri menfaatleri icabıdır.

VUK Geçici Madde 32 kapsamındaki yeniden değerleme uygulaması, sürekli yeniden değerleme yapılmadan önce tek seferlik uygulanabilecek bir değerleme uygulamasıdır. Örneğin 2022 yılında geçici 32’nci madde uygulanmayıp mükerrer 298-Ç maddesi kapsamında sürekli yeniden değerleme olanağından yararlanılırsa, artık bundan sonra geçici 32’nci maddede düzenlenmiş olan tek seferlik yeniden değerleme uygulamasından yararlanılamaz.

Geçici 32’nci madde kapsamında yararlanılabilecek tek seferlik yeniden değerleme uygulaması, daha önce geçici 31 kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulmuş kıymetler ile enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş olanlarda değerleme ve enflasyon düzeltmesi yapılan ayı, diğerlerinde ise ilgili dönemi takip eden aydan başlayarak 2021 yılı sonuna kadar olan süre için değerlerin güncellenmesine imkân verir.

Buna göre, geçici 32 uygulamasında 2022 yılında yapılacak yeniden değerleme işlemine esas alınacak yeniden değerleme oranı, 2022 Aralık dönemine ilişkin Yİ-ÜFE değerinin;

- 2004 yılından önce iktisap edilmiş (enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş) iktisadi kıymetlerde Ocak 2005 ayı Yİ-ÜFE değerine,

- Geçici 31’inci maddenin 1’inci fıkrasına göre 2018 yılında yeniden değerlenmiş ancak 2021 yılında 7’nci fıkraya göre değerlenmemiş kıymetlerde Mayıs 2018 ayı Yİ-ÜFE değerine,

- Geçici 31’inci maddenin 7’nci fıkrasına göre 2021 yılında yeniden değerlenmiş kıymetlerde Haziran 2021 ayı Yİ-ÜFE değerine,

-Düzeltme ve yeniden değerleme yapılan dönemlerden sonra iktisap edilen iktisadi kıymetlerde iktisap edildikleri ayı izleyen ayın Yİ-ÜFE değerine bölünmesi suretiyle hesaplanacaktır.

Geçici 32'den yararlanmadan sürekli yeniden değerleme yapan mükellefler, sadece 2022 yılında yeniden değerleme yaptıkları dönem içinde Yİ-ÜFE’de meydana gelen artış oranında güncelleme yapmakla yetinip, yukarıdaki belirttiğim oranlarla geçmişi kümülatif güncelleme imkânına sahip olamayacaklardır.

Bu sorunun yapılacak bir yasal düzenleme ile acilen düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. 2023 yılı ve izleyen dönem sonlarında yapılacak enflasyon düzeltmesi işlemlerinde geçici 31 ve 32’nci maddeler ile mükerrer 298-Ç kapsamında yapılan yeniden değerlemeler yok sayılarak düzeltme yapılacağı hükme bağlanırsa bu sorun çözülür. Nitekim 31.12.2003 tarihli bilançoların düzeltilmesine yönelik 2004 yılında geçici 25’inci madde kapsamında yapılan geçmişe ilişkin kümülatif düzeltme sırasında bu değerlemeler dikkate alınmayarak düzeltme yapılmış ve soruna sebebiyet verilmemişti.

Mevcut durumda geçici 31 ve 32 maddelerde, mükerrer 298-Ç'deki gibi düzeltilmiş değerler üzerinden enflasyon düzeltmesi yapılacağına dair bir hüküm bulunmadığından, mükerrer 298-Ç'deki ifadeyi kaldırarak da sorun aynı yönde çözülebilir.

Sürekli yeniden değerlemeye esas alınan oranın yarattığı sıkıntı

Kanun geçici 31 ve 32’nci maddeler kapsamında yapılan yeniden değerleme işlemleri ile mükerrer 298/A maddesi kapsamında yapılan enflasyon düzeltme işlemlerinde oran olarak Yİ-ÜFE endeks değerlerindeki artış oranını esas alıyor. Bu müessesler kanunda birbirini tamamlayan müesseseler olduğu için söz konusu uygulamalarda standart sağlanıyor. Bu uygulamalarda Maliye oranları yayımlamasa bile Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ilan ettiği endeks değerlerini kullanarak artış oranlarını tespit etmek son derece kolay.

Oysa 298/Ç maddesi kapsamında yapılan sürekli yeniden değerleme uygulamasında oran olarak Geçici 298/B maddesine göre belirlenen yeniden değerleme oranına itibar ediliyor. Bu oran yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre TÜİK’in ilan ettiği Yİ-ÜFE’de meydana gelen ortalama fiyat artış oranı olup, ilgili dönemlere göre hesaplanan Yİ-ÜFE artış oranından farklı. Geçici vergi dönemleri itibarıyla yapılacak değerlemede esas alınacak yeniden değerleme oranı, bir önceki yılın Kasım ayından başlamak üzere; 3, 6 ve 9 uncu aylarda bir önceki 3, 6 ve 9 aylık dönemlere göre Yİ-ÜFE’de meydana gelen ortalama fiyat artış oranı esas alınmak suretiyle belirlenir.

Her ne kadar Maliye bu oranları ilan etse de mükelleflerin bu oranları hesaplamaları zor ve ilanda yaşanacak olası gecikmeler uygulamada sıkıntı yaratabilir. Ayrıca enflasyon düzeltmesinin tamamlayıcısı kabul edilen bu uygulamada farklı bir orana itibar edilmesinin haklı bir açıklaması yok. Kaldı ki bu oranın benimsenmesi mükellef aleyhine sonuç da yaratabilir. Bu konuda torba yasaya konulacak bir hükümle henüz uygulama yeni başlamışken standardın acilen sağlanması gerekir.

T24 | Erdoğan SAĞLAM