Bu amaçlardan hareketle, anlaşma uygulamasından kaynaklı uyuşmazlıklar için iç hukuktaki çözüm yeri genel görevli mahkeme sıfatıyla vergi mahkemeleridir. Bununla birlikte, bazı durumlarda anlaşma uygulamasından kaynaklı vergisel tartışmalar özel hukuk uyuşmazlığına konu edilebilir. Bu durumda, uyuşmazlıklar adli yargıya taşınmaktadır.
Anlaşma uygulamasında özel hukuk uyuşmazlığı
Vergiyi doğuran olayın temelinde her zaman için bir özel hukuk sözleşmesi vardır. Bu sözleşme herhangi bir biçimde olabilir. Sözleşmeler, Borçlar Kanunu’nda yer alan sözleşme tipleri şeklinde görülebileceği gibi isimsiz veya atipik sözleşmeler şeklinde de olabilir. Sözleşmeye dayalı edim ve ifanın gerçekleşmesine bağlı olarak gelir elde edilir ve vergilendirilmesi gerekir. Yabancılık unsuru taşıyan özel borç ilişkilerinde elde edilen gelirin vergilendirilmesi bakımından da ikili vergi anlaşması uygulaması gündeme gelir.
Tartışma konusu olabilecek özel hukuk ilişkileri
İkili anlaşma gereği sadece kendi ülkesinde vergi mükellefi olmasına karşılık davalının davacı adına stopaj yaptırması nedeni ile eksik ödenen bedel yönünden munzam zararı talep edilebilir. Bu durumda, yurt dışı çalışma karşılığı hak kazanılan ücretin nasıl brütleştirileceği ve hangi ülkede nasıl vergileneceği tartışması yapılabilir. Yahut anlaşma uygulamasında serbest meslek kazancı-ticari kazanç hükümlerinin vergilendirme yetkisi tartışması yapılabilir.
Bir taraf, sabit yer olmaksızın serbest meslek kazancının ikamet ülkesinde vergileneceği diğer taraf iş yeri oluşmasından hareketle ticari kazanç hükümlerinin uygulanacağını ve stopaj yapılacağını iddia edebilir. Bu konu için vergi idaresine başvuru yapılması gerekmekle birlikte, hukuki nitelendirme farklılığına bağlı aşkın zararın telafisi talep edilebilir. Bu hukuki ilişkileri çoğaltmak mümkün.
Uyuşmazlıkların disiplinlerarası biçimde ele alınması gerekir
Yabancılık unsuru taşıyan ilişkilerin vergisel rejimi tartışması, uluslararası vergi hukuku, devletler özel hukuku, iş hukuku, ticaret hukuku gibi çok katmanlı disiplinler arası bir bakış açısını gerektirmektedir. O nedenle, bu çeşit uyuşmazlıkların konunun uzmanları tarafından birlikte ele alınması uyuşmazlık yönetimi bakımından önemlidir.
Süreç yönetimi
Sürecin doğru yönetilmemesi davanın esasından önce husumet tartışmalarını gündeme getirebilir. Bu durumda, husumetin vergi dairesine yöneltmesi gerektiği, VUK.nun 116’ncı maddesinde düzenlenen düzeltme ve şikayet yollarından sonuç alınamaması halinde idari yargıda dava açılabileceği, ancak bu yollara başvurulduğu halde sonuç alınamaması durumunda vergi kesenin kusuruna izafeten uğranılan zararın karşı taraftan istenebileceği gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddi gündeme gelebilir.
Dünya | Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ