GÜNDEM

Vergi İdaresi balık avına çıkabilir mi?

Balık avı” (fishing expedi­tion), somut bir şüphe ve­ya açık gerekçe olmadan, ida­renin çok geniş kapsamlı ve­ri talebini ifade eder.

Abone Ol

Burada, “belki bir şey buluruz” düşün­cesiyle, ölçüsüz ve belirsiz bir talep söz konusudur. Örneğin, tüm beyan ve bildirimlerini zamanında yapan, bunlarda ve defterlerinde tutarsızlık bu­lunmayan bir mükelleften tüm elektronik veri tabanı talep edildi­ğinde, bu “belki bir şey çıkar” dü­şüncesiyle gerçekleştirilen bir ida­ri işlemdir.

Dijital denetim sistemlerine sınırsız veri akışının hukukiliği

Vergi idaresinin balık avına çıkıp çıkmadığını tespiti, somut bilgi ta­lebinin varlığı halinde nispeten ko­laydır. Buna karşılık, vergi mükel­lefi tarafından beyanı/bildirimi ge­reken bilgiler ile vergi idaresinin üçüncü kişilerden otomatikman edindiği ya da edinebildiği bilgiler bakımından bu denetimi yapmak oldukça güçtür. Arka planda mil­yonlarca veri işlenmekte ve algorit­malarla risk analizi yapılmaktadır. Mükellefin göremediği bu alanda, hangi verinin hangi amaçla toplan­dığını saptamak zordur. Tam da bu nedenle, vergi idaresinin mükellef­lerden ve üçüncü kişilerden topla­dığı ve toplayabileceği verileri şef­faflaştırması şarttır. Dijital denetim sistemleri, başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de uzun süredir kul­lanılmaktadır. Bu sistemler, veriyle beslenirler. 2018 yılından beri dile getirdiğim üzere, Türkiye’de vergi idaresinin -görüldüğü kadarıyla- sı­nırsız şekilde kullandığı veri topla­ma ve işleme yetkisi, mükelleflerin durumunu gün geçtikçe kötüleştir­mektedir. Ölçüsüz bir veri toplayışı ve işleyişi, hem Avrupa İnsan Hak­ları Mahkemesi (AİHM) hem de Av­rupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) kararlarıyla ortaya konan şu stan­dartlara aykırıdır:

1İdarenin hangi verileri hangi sınırlar içinde talep edebileceği konusunda açık bir çerçevenin bulunması gerekir (AİHM, Italgomme Pneumati­ci S.r.l. v. Italy, 06.02.2025). Ulusal hukuk, kişilerin vergi yükümlülük­lerine uyup uymadıklarının tespiti amacıyla alınacak tedbirlerin kap­samı ve uygulanma biçimi konu­sunda idari makamlara sınırsız bir takdir yetkisi tanımaktadır. Ayrı­ca, alınan tedbirlerin yasallığı, ge­rekliliği ve orantılılığının yeterli bir denetime tabi tutulmaması ne­deniyle, ulusal hukuk gerekli usul güvencelerini de sağlamamaktadır. Bu durum, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. Maddesinde (özel hayata ve haberleşmeye saygı göste­rilmesi hakkı) öngörülen “hukukun kalitesi” şartını karşılamamaktadır.

2Devletlerarası istemlerde (dahi) belirsiz ve kapsamı sınırsız bilgi talepleri yasaktır. Toplanması/iletilmesi talep edi­len bilginin belirli bir mükellef ve­ya işlemle “öngörülebilir ölçüde il­gili” olması gerekir (ATAD, Berlioz Investment Fund SA, 16.05.2017). Kendisinden bilgi talep edilen ma­kam ve ulusal mahkeme, bu talebi yalnızca şeklen değil, “öngörüle­bilir ölçüde ilgili olma” şartına uy­gunluğu bakımından da denetle­mekle yükümlüdür. Ulusal hukukta mahkemelerin bilgi talebinin sade­ce şekli uygunluğunu denetle­mesine izin verilmesi, AB Te­mel Haklar Şartı md. 47’ye (et­kili başvuru hakkı ve adil yargılanma hakkı) aykırıdır.

3Genel ve ayrım gözet­meyen veri saklama önlemleri AB Hukukuna ay­kırıdır (2006/24 sayılı Ve­ri Saklama Direktifi, özel ha­yat ve kişisel verilerin ko­runması haklarına orantısız müdahale nedeniyle AB Adalet Di­vanı tarafından (Digital Rights Ire­land, 08.04.2014) iptal edilmiştir. Bugün AB genelinde genel ve ayrım gözetmeyen veri saklama yasaktır; yalnızca belirli suç veya tehditler­le bağlantılı, süre ve kapsam bakı­mından sınırlı ve hedeflenmiş sak­lama önlemleri kabul edilebilmek­tedir. Kamu güvenliği gibi meşru bir amaç söz konusu olduğunda da­hi genel, ayrım gözetmeyen ve sı­nırsız veri toplama kabul edilmez­ken, vergi idaresinin yalnızca ver­gi geliri sağlama amacıyla bu yola başvurması hukuk düzeni bakı­mından evleviyetle yasaktır.

Türkiye’de gerek kamu gerekse özel kesim dijitalleşme oldukça ile­ri bir düzeye ulaştı. Ancak, kamuda tüm verilerin tek merkezde toplan­ması; vergi idaresi bağlamında ise -üçüncü kişilerdekiler dahil- mil­yonlarca veriye herhangi bir somut ihtiyaç olmaksızın erişilebilmesi ve bunların işlenebilmesi, veri topla­ma ve işlemenin hukuka uygunlu­ğunu denetleme konusunda ciddi sorunlar doğuruyor. Tıpkı cep tele­fonlarında olduğu gibi, pek çok iş­lemi kolayca halledebilmenin kon­forunun faturası; verilerimizin sınırsızca toplanabilmesi, manipü­lasyona açıklık ve vergi hukuku ba­kımından ise “tartışmalı vergi ve vergi cezaları” olarak karşımıza çı­kıyor. Özel hayata saygı hakkı ko­runmadığı sürece, vergi idaresinin balık avı daha da artacaktır.