Aslında paketin TBMM’ne gönderilmeden önce bu şekilde tartışılması ve bazı revizyonların yapılması isabetli olmuştur. Paket içeriğinde yer aldığı ifade edilen ve kamuoyuna yansıyan birçok hüküm muhtelif toplum kesimlerini önemli ölçüde etkilemektedir.
Bu nedenle de, ne kadar tartışılır ve değerlendirmeye tabi tutulursa yasallaşma süreci de o kadar sıhhatli olur. Karar vericiler bütün eleştirileri veya önerileri alıp ona göre önceden değerlendirmedikleri bir husus olup olmadığını ve kamuoyundaki etkilerini daha net görebilecekler, ona göre hareket edebileceklerdir. Biz de vergi paketinde daha çok tartışılan konulardan iki tanesine ilişkin görüşlerimizi bu yazımızda ifade etmeye çalışacağız.
Yurtdışı çıkış harcının 3000 TL’ye çıkarılması
Her ne kadar bu konuda kamuoyuna yansıyan görüşlerden geri adım atıldığı veya daha açık deyimi ile vazgeçildiği ifadesi bulunsa da, biz yine de konuya ilişkin kendi görüşümüzü ifade etmek isteriz. Aslında vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu yurt dışına çıkışta gitmek istedikleri ülkeden vize almak için önemli miktarlarda para ödedikleri halde, çoğunlukla istedikleri süre kadar vize alamayabildikleri bir gerçektir. Daha kısa süreli vize aldıkları halde yatırdıkları paranın farkını iade alamamaktadırlar.
Birçok ülkede ya ülkeye giriş sırasında ya da otel girişinde; şehir vergisi vb. adlarla ilave bedeller ödenmesi söz konusudur. Kısaca yurtdışına çıkış, gidilen ülke itibari ile seyahat amacı dışında bir takım ilave maliyetlere muhatap olunması sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle yurtdışı çıkışında ödenen bedelin biraz artırılması yanlış bir uygulama olmayacak ve uygulanan ekonomik tedbir politikasıyla da uyumlu olacaktır. Belki yurtdışı çıkışlarda genellikle tek kişiden fazla çıkıldığı değerlendirilerek, tutar 3000 TL yerine daha düşük belirlenebilir.
Türkiye’de tatil yapmak isteyen vatandaşların muhatap olduğu otel ve tatil köyü fiyatlarının yabancı ülke fiyatlarına göre önemli ölçüde pahalı duruma gelmesi de birçok vatandaşımız açısından tatil amacıyla yurt dışına çıkılmasının önemli bir nedenini oluşturabilmektedir. Bildiğim kadarıyla otel ve tatil köyü fiyatları yurt dışından gelen turistler bakımından aynı pahalılıkta değil. Bunda daha ziyade turizm acentaları vasıtasıyla önceden rezervasyon yapılması yönteminin ağırlıklı olarak kullanılmasının rolünü elbette göz ardı etmememiz gerekiyor. Yerli vatandaşlarımız daha ziyade planlı tatil organizasyonu yapmama alışkanlığının bir sonucu olarak daha yüksek fiyatlarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Bu nedenle belirtmek isterim ki, yurtdışı harcının artırılmasını doğru bulma nedenim iç turizmdeki fiyat yüksekliğini desteklediğim anlamına gelmemelidir.
Gider bildirimi uygulaması
Kamuoyuna yansıyan ve belki de en çok tartışılan uygulama, getirileceği ifade edilen gider bildirimi uygulaması. Vergi mevzuatımızda geçmiş dönemlerde servet beyanı, hayat standardı esası, gider bildirimi gibi uygulamalar daha önce yer almıştı.
Ülkemizde vergi kayıp ve kaçağının halen %30’lu seviyelerde bulunduğunu değerlendirilecek olursak; bazı otomatik vergi güvenlik müesseselerinin getirilmesi doğal değerlendirilmesi gerekir. Bu anlamda getirilmesi planlanan uygulama ile bildirilen gelirler ile gider veya servette meydana gelen artışı izah edemeyenler için, fark tutarı üzerinden gelir vergisi tarifesine göre vergilendirme öngörülmektedir. Bu uygulama doğal olarak vergi kayıp ve kaçağını önlenmesinde günümüz teknolojisi de dikkate alındığında son derece etkin sonuç verebilecektir. Bu nedenle de belki en çok bu düzenlemenin tartışma konusu olması doğaldır.
Böyle bir düzenleme getirilmeden önce kişilere son bir defa kayıtdışı servet unsurlarını bir defalık cüzi bir vergi ödemek suretiyle bildirmelerine imkân sağlanması uygulamanın boşluk bırakmaması anlamında yerinde olacaktır. Böyle bir düzenleme yapılmayacaksa bile, bize göre en azından farklı kanallardan veya kişilerden para aktarımı yapılan ve belli bir tutarı aşan hesapların izlenmesi ve hızlı incelemeler yapılmak suretiyle kayıt dışını kavrama anlamında önemli bir mesafe alınabilecektir. Bu enflasyonist ortama rağmen en büyük banknot paranın 200 liralık olduğu bir ortamda hiç bankacılık sistemine girmeden ödeme yapmanın ciddi külfet oluşturduğu da dikkate alınırsa buradan kayıt dışının kavranması anlamında önemli bir mesafe alınabilir.
Dünya | Osman ARIOĞLU