Şu aralar hem iktidarın hem muhalefetin hem de yurttaşların dilinde vergide adalet ve vergi reformu kavramları sıklıkla yer bulmaya başladı. Vergi reformlarına ilişkin eylül ayında Türkiye Barolar Birliğince yayımlanan ve ücretsiz şekilde indirilebilen Vergi Reformları ve Öneriler adında bir kitap yayımladım.

Ancak vergi sistemimizin reforma o kadar çok ihtiyacı var ki bunu tek bir kitapla sınırlamak pek mümkün görünmüyor. O nedenle bu kitaba ek olarak bazı öneriler de bulunmaya devam edeceğim.

Bu önerilerden bir tanesi Vergi Usul Kanunu mükerrer m.115'te yer alan tahakkuktan vazgeçme müessesesinin kaldırılmasına ilişkindir.    

Reform nedir?

Reform olan bir şeyi yeniden biçimlendirmek, ıslah etmek, değiştirmek ya da geliştirmek anlamlarında kullanılabilir. Yapılacak reform borçlanmayı, kamu harcamalarını ve kamu gelirlerini kapsayacak mahiyette olacaksa buna mali reform; sadece kamu gelirlerini hatta bu gelirler içinde ağırlıklı olarak kamu gelirini kapsayan bir üst kavram olan vergi açısından yapılacaksa buna vergi reformu adı verilmelidir. Ben de uzmanlık alanım gereği vergi reformlarına değineceğim. 

"Tahakkuktan vazgeçme" nedir?

Vergi borçlarını sona erdiren müesseselerden bir tanesi de tahakkuktan vazgeçmedir. Terkine benzeyen ama henüz tahakkuk etmemiş yani mükellefe tebliğ edilmemiş vergilerin silinmesi olarak anlaşılmalıdır.

Vergi Usul Kanunu mükerrer m.115 uyarınca hesaplanan vergi ve bunlara ilişkin cezaların toplamı, söz konusu vergi ve cezaların tebliği vs gibi masrafları dikkate alındığında şayet bu masrafların toplamı 2023 yılı için 129 TL'yi aşmazsa vergi idaresi bu borcu tebliğ etmeyip silebilir. Yani tahakkukundan vazgeçebilir. Bu tutar her yıl yeniden değerleme oranında belirlenmektedir. Yeniden değerleme oranının yüzde 60 olarak açıklandığını varsayarsak bu tutar 2024 yılı için 207 TL olacaktır. 

VUK'un mükerrer 115'inci maddesinde geçen hükümden anlaşılacağı üzere tahakkuktan vazgeçme, beyannameye dayanılarak tarh edilen vergiler için olmayıp yalnızca ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergiler için uygulanmaktadır. Yani beyannamesini zamanında, tam ve doğru veren mükelleflere uygulanmayan ama beyannamesini vermeyen ya da eksik beyan edenler için bir ödül mekanizması olarak uygulanmaktadır.

Örneğin kendi kira gelirini tam ve eksiksiz beyan eden Erol Bey, bu kira gelirinden dolayı hesaplanan (tarh edilen) vergisi 100 TL ise yani 2023 yılı için tahakkuktan vazgeçme bedelini (129 TL) aşmıyorsa tahakkuktan vazgeçilmez yani silinmez, ödenir.  Ancak Erol Bey'in bu kira gelirini beyan etmemesi durumunda hesaplanan (re'sen tarh) vergi ve/veya cezası 129 TL'yi aşmıyorsa vergi idaresi bunu tebliğ etmeyebilir. Dolayısıyla bu borç tebliğ edilmediği için ortadan kalkabilir.

Dikkat edilirse tahakkuktan vazgeçme müessesesi beyannamesini kanuni süresinde, tam ve eksiksiz verenler yani dürüst mükellefler için değil, beyannamesini vermeyen ya da eksik beyan eden mükellefler için uygulanan bir tür ödül uygulamasıdır.

Özetle beyannamesini kanuni süresinde veren mükellef borcu ne kadar çıkarsa çıksın ödemek zorunda iken; beyanname vermemesi durumunda hesaplanacak vergi ve ceza tutarı 2023 yılı için 129 TL'yi aşmayacaksa silinebilmektedir. Çok ilginç değil mi?

Tahakkuktan vazgeçilecek vergi ve/veya cezalarının hangi vergi ve cezalarının olduğuna ilişkin VUK mükerrer m.115'te bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yüzden VUK kapsamındaki vergi ve bunlara bağlı cezalar için geçerli olacaktır.

Bu madde kaldırılmalı mı?

Tahakkuktan vazgeçme, vergi idaresinin vergi ve/veya cezasını tahakkuk ederken katlanacağı maliyeti/masrafı dikkate alarak düzenlediği bir müessesedir. Bu vergi ve/veya cezaları hesaplayıp mükellefe tebliğ edip tahakkuk aşamasına (tebliğ edecek aşamaya) getirmek belli bir tutarda parasal masraf ve vergi idaresinin zaman kaybı olacağından vergi idaresi, 2023 yılı için 129 TL veya bu tutarın altında olan alacağından vazgeçmektedir.

Ancak teknolojinin bu denli ilerlediği dönemde VUK mükerrer m.115'in getiriliş amacındaki maliyet kavramı ve personelin zaman kaybının tekrardan gözden geçirilmesi gerekmektedir. Zira söz konusu işlemler için eskiden olduğu gibi fiziki posta, memur gibi tebliğ araçları kullanılmamakta ve tüm işlemler elektronik sistem üzerinden yapılabilmektedir.

Bu nedenle yapılacak tarhiyatın tebliği de elektronik ortamda yapılarak "masraflı" olan bu uygulama kaldırılmalı ayrıca beyannamesini tam, eksiksiz ve süresinde veren mükellefleri kapsamayan bu uygulamanın eşitlik açısından da tartışılarak hakkaniyetli bir sonuca ulaşılması gerekmektedir.

Bu yüzden bu maddenin yeniden gözden geçirilip ele alınması hatta kaldırılması -vergi reformu kapsamında- mevzuatın sadeleşmesi adına da yerinde olacaktır.