Değerli okurlar, 2023 yılı başından itibaren kurumlar vergisi oranı yüzde 20’ye düştü.

Ancak, Kurumlar Vergisi Kanununun vergi oranı ile ilgili 32 ve geçici 13 üncü maddelerinde 7394 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler gereğince bankalar, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketlerinin kurum kazançları üzerinden kurumlar vergisi beş puan fazla, yani yüzde 25 oranında hesaplanıyor.

Bu değişikliğin yapılma nedeni, bankalar ve diğer finans kuruluşlarının daha yüksek kazanç elde ettiklerine dair inanıştan kaynaklanıyor. Gerçekten de en yüksek vergi ödeyen kurumlar listesinin ilk sıralarını bankalar oluşturuyor.

Ancak düzenlemenin amacı bu olsa da yapılma şekli finans kurumu olmayan ve yüksek kazanç elde etmeyen bağımsız denetim kuruluşları gibi mükellefleri mağdur edecek.

Nedenini açıklayalım.

Kanunda vergi oranı artırılan şirketler arasında sermaye piyasası kurumlarına da yer verildi, ancak bu kurumlar tanımlanmadı. Herhangi bir kanuna referans da yapılmadı.

Böyle olunca haklı bir tereddüt oluştu.

Kanunda bu kurumlar açık ve dolaylı bir şekilde tanımlanmadığına göre, vergi oranı beş puan artırılan sermaye piyasası kurumlarından hangi kurumları anlamalıyız? 

Kısa bir araştırma yaptığımızda, bu kavrama 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 35’inci maddesinde rastlıyoruz. Söz konusu maddede, sermaye piyasası kurumları aşağıdaki gibi sayılıyor:

  • a) Yatırım kuruluşları
  • b) Kolektif yatırım kuruluşları
  • c) Sermaye piyasasında faaliyette bulunacak bağımsız denetim, değerleme ve derecelendirme kuruluşları
  • ç) Portföy yönetim şirketleri
  • d) İpotek finansmanı kuruluşları
  • e) Konut finansmanı ve varlık finansmanı fonları
  • f) Varlık kiralama şirketleri
  • g) Merkezî takas kuruluşları
  • ğ) Merkezî saklama kuruluşları
  • h) Veri depolama kuruluşları
  • ı) Kuruluş ve faaliyet esasları Kurulca belirlenen diğer sermaye piyasası kurumları

Görüldüğü gibi listede bağımsız denetim kuruluşları da yer alıyor.

Bu durumda listedeki şirketleri (dolayısıyla bağımsız denetim şirketlerini) “sermaye piyasası kurumu” olarak kabul edip, elde ettikleri kazançlara kurumlar vergisi oranını beş puan fazla mı uygulayacağız?

Bu konuyu 9 Mayıs 2022 tarihli yazımda irdelemiş ve bağımsız denetim kuruluşlarının vergi oranının yanlışlıkla artırılmış olup olamayacağını sorgulamıştım.

Bu konuda bir bağımsız denetim şirketinin talep ettiği görüş, 03.02.2023 tarihli ve E-62030549-125[32/2022]-166942 sayılı Özelge ile cevaplandırıldı.

Maliye Bakanlığı, sermaye piyasası kurumlarının 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 35 inci maddesinde sayılan kurumlardan oluştuğunu açıkladı ve dolayısıyla bağımsız denetim kuruluşlarının kazançlarına da kurumlar vergisi oranının yüzde 25 oranında uygulanacağı yönünde görüş verdi.

Özelge talep formunda sorulan, bağımsız denetim kuruluşlarının, bağımsız denetim gelirleri dışındaki gelirleri için de yüzde 25 oranının geçerli olup olmayacağı yönündeki soruya ise cevap verilmedi.

Özelgedeki görüşe aşağıdaki nedenlerle katılmıyorum:

* Vergilemede geçerli olan “yasallık” ilkesinin bir gereği olan “belirlilik” ilkesi bir kurumun tabi olacağı vergi oranının kanunda açık bir şekilde belirlenmiş olmasını emreder. Vergi oranı diğer kurumlara nazaran artırılan kurumların kanunda hiçbir tereddüde meydan vermeyecek açıklıkta belirlenmiş olması gerekir. Böylesine önemli ve vergi yükünü artıran bir düzenlemenin muğlak olması kabul edilemez.

* Bağımsız denetim kuruluşları açısından vergi oranının artırılma gerekçesi yoktur. Genel gerekçe, bu kurumlar açısından geçerli değildir, çünkü bu kurumlar banka ve diğer finansal kurumlar gibi yüksek kazanç elde etmezler. Bunu en iyi Maliye bilmeli, çünkü elinde tüm vergi istatistikleri var. 

* Bu kuruluşlar 6362 sayılı Kanunda “sermaye piyasası kurumu” olarak sayılmış olsalar da çoğu bağımsız denetim şirketinin gelirlerinin çok düşük bir kısmı Sermaye Piyasası Kanununa tabi kurumların bağımsız denetim gelirlerinden oluşuyor.

* Bağımsız denetim kuruluşları için beş puan yüksek vergi oranı uygulansa bile bu oran sadece bağımsız denetim gelirleri ile sınırlı uygulanmalıdır. Bu kuruluşların değerleme ve danışmanlık gelirleri gibi denetim dışındaki faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlere genel vergi oranı olan yüzde 20’nin uygulanması gerekir. 

Ne yapılabilir?

Maliye’nin görüşü bu şekilde netleştiğine göre, bu görüşün aksine uygulama yapmak cezalı tarhiyat riski doğurur.

Bağımsız denetim kuruluşları bu hükmün Anayasaya aykırı olduğunu düşünüyorsa önerim,  beyanlarını ihtirazî kayıtla yapmaları ve dava dilekçelerinde anayasaya aykırılık iddiasında bulunmaları yönündedir. Eğer ilgili mahkeme bu iddiayı ciddi görürse, anayasaya aykırılık iddiasıyla dosyayı itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine gönderebilir.

Sadece bağımsız denetim kuruluşları değil, diğer sermaye piyasası kurumları da yasallık ilkesini gerekçe göstererek, ihtirazî kayıtla beyanda bulunabilir ve dava açabilirler.

Ancak bu zahmetli ve uzun bir yoldur, üstelik vergi mahkemesinin anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bulup bulmayacağı bilenemez.

Bu nedenle tavsiyem ve temennim, bu haksız düzenlemenin, yargı sürecine gerek kalmadan yasal değişiklik yapılarak bir an önce düzeltilmesi yönündedir.

Bu yazı için son sözlerim…

Aslında bu konu öyle çok fazla mükellefi etkilemiyor. Bu nedenle bu yazıyı neden yazdığımı sorgulayabilirsiniz. Amacım yasal düzenleme yapmanın ne kadar önemli olduğunu bir örnek üzerinden göstermek. Meclise sevk edilen kanun teklifleri eksik veya hatalı olabilir. Komisyon görüşmeleri sırasında bu hata ve eksiklikler düzeltilebilir. Bu şekilde düzeltilmese bile Komisyon Başkanlığına verilen redaksiyon yetkisi kapsamında bu tür eksiklikler/hatalar düzeltilmelidir. 

T24 | Erdoğan SAĞLAM