1967-1968 yılları. O yıllarda biz İstanbul’da İTİA ya gidiyorduk. Bir yandan okumaya çalışıyorduk, bir yandan çalışarak ek para kazanmaya uğraşıyorduk ve dünyadaki teknik ve sosyal olayları da takip etmeye çalışıyorduk.
1967 yılında Tubitak (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) Türkiye için ilk defa bir bilim ve teknik dergisi yayınlayarak önemli bir atılım yaptı. Ekim 1967 tarihinde Bilim ve Teknik dergisinin ilk sayısını yayınladı.
Dergiyi büyük bir heyecanla aldım. Daha sonraki sayılarını da almaya devam ettim. Aşağıda resmini verdiğim bu ilk sayı son bir iki yıla kadar elimde idi. Ancak bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde bulamadım. İnternetten resmi indirdim.
Ya bu sayıda veya hemen sonraki sayısında ilgimi çeken bir yenilik vardı. Hovercraft. Yani hava yastığı üzerinde denizde ve karada gidebilen bir araç. Basit bir çizimi de vardı. O kadar beğendim ve o kadar dikkatle okudum ki anlatamam. Ezberledim. Ezberledim.
Ah bir tane yapma imkanımız olsa idi dedim.
Sonra, çocukluğumdaki bir anıyı hatırladım. Aradan yıllar geçti ama bu anı da unutamadığım anılardandır. 9 Yaşlarındayım. Devamlı okuyorum. Elime geçen her para ile her türlü kitabı alıyor okuyorum. (Tabii çizgi romanlar öncelikte). O tarihte Hürriyet gazetesinin verdiği Feza ve ötesi kitabını okumuştum. Bursa’da Bahar mahallesinden okula giderken ışık hızının kaç kilometre olduğunu ve çeşitli yıldızların uzaklığını hesaplardım hem de kafadan. Sonra da okulda 2 kere 2 nin kaç olduğunu unuturdum.
Bir gün evde çaydanlık kaynıyor ve hemen hemen her çocuğun gördüğünü gördüm. Kapak buhar gücü ile kalkıp iniyor. Oturdum, düşünmeye başladım veeee buhar gücünü keşfettim. Hemen ertesi sabah kütüphaneye gittim. Keşfim biliniyor mu diye araştırmaya başladım. Sonra acı gerçekle karşılaştım. Takriben 150 – 200 yıl önce James Watt diye birisi buhar gücünü kullanarak buhar makinesini keşfetmiş. Ne kadar üzüldüm biliyor musunuz? Benim 9 yaşımdaki icadımı çalmış bu adam. Tabii bu arada ben 9 yaşında o icadımın patentini almayı falan da düşünmemiştim. Bu anı da bir tebessüm ettiriyorsa okurlarıma, ne mutlu bana.
Bilim ve Teknik dergisi birinci sayısının kapağı
Bilim ve teknik dergisinin ya bu sayısında veya daha sonraki sayılarında Hovercraft diye yeni bir icattan bahsediliyordu. Şimdi internetten aldığım bu çizimlerin benzerleri de vardı.
Kafayı hovercrafta taktım ve üzerinde düşünmeye başladım. İnanın sonra yapılan aşağıdaki tek kişilik, çok kişilik, deniz taşımacılığında ve orduda kullanılan hovercraftları bile düşünüyordum. Aşağıdaki dört resimden sonrasına anılara gelmek istiyorum.
Ertesi sene, Sultanahmet’te Akdeniz otelinde kalıyoruz. Günlük 5 lira ve yurttan bile ucuz. Beraber olduğumuz ve devamlı fikir alış verişinde bulunduğumuz arkadaşlarımız da var. Bunlardan biri Babası Emek yağda çalışan Fikri, bir tanesi de dericilik de yapan İsmet. Soyadlarını vermiyorum.
Ne enteresan ki, bu yazıyı yazmaya karar verdiğim bu sabah, baktım karşıdan biri yürüyor ve ben bu adamı tanıyorum ama kimdi derken, aaa bu bizim İsmet dedim. Sarıldık ama öpüşmedik, çünkü yeniden covid benzeri hastalıklar çıkmaya başladı. Gülerek Hovercraft'tan bahsettik.
Gelelim 1968 yılına. O sıralardaki talebe olayları bizi ilgilendirmiyor. Biz, bir an önce okulu bitirip hayata atılıp kendimizi kurtarmaya çalışıyoruz. Belki de ailemizi de daha iyi bir yaşam standardına ulaştırırız diye de düşünüyoruz.
Her iki arkadaşıma da heyecanla Hovercraft'ı anlatıyorum. Özellikle anlattıklarım onları çok etkilemiş olacak ki, bunu biz yapabilir miyiz diye konuşmaya başladık ve onlar da fikirlerini anlatmaya başladılar.
İsmet’in o tarihte bir arabası var. Markasını bilemiyorum ama küçücük bir araba idi. Arkadaşlar, çalışalım, uğraşalım, ben bu arabanın motorunu Hovercraft yapmak için ortaya koyuyorum. Dedi.
Dedi demesine de, o yaz öğrenci olayları, yazın bizlerin çalışmamız vs. gibi engeller bizim Hovercraftı yapmamızı engelledi.
Bu sabah İsmet, hemen yoksa hovercraftı yaptın mı dedi.
Her ikimiz için de kahkaha atmaktan başka yapacak bir şey yoktu.
Buyrun, bu kahkahanın üzerine bir hovercraft resmi daha.
Lifebursa | Cevdet AKÇAKOCA