İnternetin ve sosyal medyanın yaygınlaşması ile bu cehalet artık kayda da girer hale geldi. İddia sahipleri, adeta söyledikleri veya iddia ettikleri doğruymuşçasına herhangi bir özür veya düzeltme gereği bile duymaksızın yollarına devam ederler. Belki de bir kısmı açıklamasının yanlış olduğunun uzunca bir süre farkına bile varmayabilir. Bu kişilerin çoğunun adeta bilmediği yoktur, her konuda konunun uzmanıymışçasına rahatlıkla konuşabilirler ve yanlışları açıkça ortaya konmasına rağmen reklamın iyisi kötüsü olmaz mantığıyla huylarını devam ettirirler. 

BİRKAÇ ÖRNEK

Geçenlerde Instagram‘da bir video yayını gözüme ilişti. Bir muhabir, konunun uzmanı (!) ile konuşuyor. Konu son torba yasada, Cumhurbaşkanına faiz ve kâr payı gelirlerindeki gelir vergisi stopaj oranını yüzde 40’a çıkarma yetkisi veren kanun maddesi. Soru sorulan o kadar iddialı ve kendinden emin ki, açıklaması iyi anlaşılsın diye örnekle anlatıyor. Diyelim ki, bankada 1 milyon dolarınız var, koyduğunuz günde kur 30 TL. Bir gece kur 50 TL olursa ve siz paranızı çekmek isterseniz 20 milyon TL kur farkı üzerinden devlet yüzde 40’ını, yani 8 milyon TL’sini vergi olarak isteyebilir diyor. Bu açıklama ya toplumda panik yaratmak amacıyla kasten veya bilmediğinin farkında olmaksızın yapılmıştır.

Oysa, herhangi bir şahıs açısından kur farkı gelirinin vergilenmesi söz konusu değildir. Bankada duran döviziniz nedeniyle kur ne olursa olsun üzerinden bir vergi alınmaz. Kur farkı, sadece vergi mükellefi olanların bilançolarında yer alan dövizleri, ister bankada ister kasada olsun dönem sonları itibarıyla gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulur. Gelir vergisi stopajı söz konusu değildir. Gelir vergisi stopajı, TL veya döviz kâr payı veya faiz geliri üzerinden alınır. Aynı örnekle konuyu açıklayacak olursak; bankadaki 1 milyon dolarınız kur ne olursa olsun herhangi bir vergiye tabi değildir. Bu dün de böyleydi, bugün de böyle. Şayet 1 milyon dolarınız vadeli olarak yatırılmış ve bir faiz veya kâr payı elde etmişseniz o kısım itibarıyla gelir vergisi stopajı söz konusudur. Aynı örnek üzerinden gidecek olursak, 1 milyon dolarınızı vadeli olarak bankaya koymuşsanız ve vade sonunda kur 50 TL ise, siz de vade sonunda diyelim ki, 20 bin dolar faiz veya kâr payı elde ettiyseniz bunun üzerinden yürürlükteki stopaj oranı ne ise o oranda gelir vergisi kesintisi yapılır. Diyelim ki, Cumhurbaşkanı yasada verilen yetkiyi kullandı ve kâr payı veya faizlerdeki stopaj oranını yüzde 40’a çıkardı. O zaman bu 20 bin doların karşılığı olan 1 milyon TL üzerinden 400 bin TL vergi kesintisi yapılır. Güncelde, bu oran vadeye ve KKM olup olmamasına göre 0 ila yüzde 15 arasında değişir.

Bu oranların yüzde 30’a kadar artırılabilme imkanı varken yetkinin döviz hassasiyetinin yüksek olduğu bir dönemde gündeme getirilmesi bize göre de çok yerinde olmamıştır. Ancak en temel maliye politikası araçlarından biri olan vergiyi, hükümetler en etkili şekilde kullanmak ister ve onun için de kullanmayacak olsalar dahi ellerindeki yetkinin maksimum seviyede olmasını arzu eder. Bize göre bu düzenleme de bu amaca yönelik yapılmıştır.

RİSKLİ YAPI ALANLARINDAKİ KONUT TESLİMLERİ

Eskiden net alanı 150 metrekare altındaki konutlar yüzde 1 KDV oranına tabi idi, daha sonra KDV oranı arsa metrekare birim değerine bağlı hale getirildi. 28 Mart 2022 tarihli ve 5359 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile riskli yapı alanlarında inşa edilen konut teslimlerinde, net alanı 150 metrekareyi aşmayan konut teslimleri, arsa metrekare birim değerine bakılmaksızın yüzde 1 KDV uygulanması sağlandı. Konunun uzmanı olmayan biri, 6306 sayılı riskli yapı alanlarının düzenlenmesi hakkındaki kanuna da referans vererek öyle bir iddiada bulunabilir ki, siz bildiğinizden şüphe eder hale gelirsiniz…

Bundan yaklaşık 25 yıl önce meclise, yine bir torba yasa görüşmesi sırasında iktidar ve muhalefet milletvekilleri bir olup hayat standardı vergisi uygulanmaz diye önerge vererek, herhangi bir işlevi olmayan, komik bir şekilde yıllarca gelir vergisi kanununda yer alan bir maddeyi kanunlaştırmışlardı. O günkü Maliye Bakanı İsmet Attila, ‘Verdiğiniz önerge bir işe yaramayacak, bunu istiyorsanız bari düzgün bir önerge yazalım’ dediyse de kimse onu dinlememişti.

Maalesef ki, bu örnekler ne ilk ne de son olacak. Bilmediği konuda ahkam kesenlere kısa süreliğine olsa da kulak verilmeye devam edilecek.