Enflasyon baskıları, işletme maliyetleri, çalışanların alım gücü kayıpları ve küresel belirsizlikler bu yılki görüşmelerinde merkezinde olacak.
Asgari ücret, yalnızca bugünü değil, üretimin yapısını, istihdamın niteliğini ve gelir dağılımını da şekillendirir. Dolayısıyla, Komisyonun bu yılki toplantıları yalnızca “asgari ücret ne kadar olacak?” sorusuna yanıt vermemeli; Türkiye’nin ücret politikası, verimlilik stratejisi, kayıt dışılıkla mücadele yaklaşımı ve sosyal adalet vizyonu açısından da kapsamlı bir bakış sunmalıdır.
Milyonlarca çalışanı doğrudan, ekonomiyi ise dolaylı olarak etkileyecek kararı masaya yatıracak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun “asgari ücret tespitinin ötesinde” bir perspektife ihtiyacı var:
■ Türkiye nasıl bir ücret yapısı hedefliyor?
■ İşgücü piyasasının yapısal kırılganlıkları nasıl iyileştirilir?
■ Daha yüksek verimlilik, daha nitelikli işgücü ve daha güçlü rekabet gücü için hangi adımlar atılmalıdır?
Avrupa’da nasıl?
27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinin 22’sinde ulusal asgari ücret var; Danimarka, İtalya, Avusturya, Finlandiya ve İsveç’te ise asgari ücretler, toplu sözleşme sistemi üzerinden belirleniyor. Ayrıca ülkelerin yaklaşık yarısında tek oran uygulanırken, diğer yarısında sektör, meslek, yaş veya bölgeye göre farklılaştırılmış çoklu asgari ücret sistemleri bulunuyor. Bu yaklaşımın temel motivasyonu hem işgücü piyasasındaki verimlilik farklarını hem de yaşam maliyeti farklılıklarını gözetebilmek.
Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat’ın verileri, Avrupa’da asgari ücret tutarlarındaki yüksek farklılığı gösteriyor. Temmuz 2025 itibarıyla Bulgaristan’da aylık 551 Euro olan yasal asgari ücret, Lüksemburg’da 2.704 Euro’ya kadar çıkıyor. Türkiye’nin AB ülkeleriyle kıyaslandığında satın alma gücü açısından orta-alt grupta yer aldığı görülüyor. Bunun da temel nedeni, ücret seviyesinden çok fiyat seviyesi, verimlilik ve döviz kuru etkileri.
Destek artmalı...
Asgari ücret desteği işyerlerine 2016 yılından bu yana verilmekte. Burada amaç işverenlere kolaylık değil tam tersi istihdamı arttırmaya yönelik. Çünkü artan maliyetlerin istihdamı daraltacak olması ülkemizin mevcut bozuk istihdam yapısı içerisinde son derece tehlikeli, bu nedenle uzun süredir devam eden asgari ücret desteği bu yıl da devam etmeli ve hatta miktarı artmalıdır. 2016 yılında asgari ücret desteği asgari ücretin brüt tutarının yüzde 5,6’sı kadardı, 2024 yılında yüzde 3.7’ye geriledi. 2025 yılında 1000 TL olarak yüzde 3.8’i. İşte bu yıl bu oranın tekrar yüzde 5.6’ya çıkarılması işgücü piyasamız açısından son derece yerinde bir karar olacaktır.





