MEVZUAT

Grup içi finansmanlarda transfer fiyatlandırması

Grup şirketlerinde bir şirketin diğerine borç vermesi, kredi sağlaması ya da baş­ka türlü finansman desteğinde bulunması son derece yaygın bir uygulamadır.

Abone Ol

Ancak bu alan, aynı zamanda hem Türkiye’de hem de Avru­pa’da vergi idarelerinin en hassas denetim başlıklarından biridir. Türkiye’de grup içi fi­nansmana ilişkin ayrıntılı ve özel düzenle­meler sınırlı olup, uygulamada ağırlıklı ola­rak OECD Transfer Fiyatlandırması Rehberi esas alınmaktadır. Buna karşılık Almanya’da, 2024 yılında yürürlüğe giren yeni düzenle­melerle birlikte, grup içi finansman işlemle­rine ilişkin son derece kapsamlı düzenlemeler getirilmiştir.Türkiye’den birçok şirketin Al­manya’daki iştiraklerini özellikle kuruluş ve büyüme aşamasında finansmanla destekledi­ği düşünüldüğünde, Almanya’daki bu ayrıntılı kuralların bilinmesi artık stratejik bir gerek­liliktir. Bu hükümler yalnızca Alman iştirak­lerine verilen kredilerde dikkatli olunmasını değil; aynı zamanda Türkiye’deki uygulama­lara da yol gösteren bir çerçeve sunmaktadır.

Finansman ilişkisinin varlığı

Almanya’da, grup içindeki ilişkinin taraf­larca “borç ilişkisi” şeklinde nitelendirilme­si yeterli değildir. Taraflar arasında gerçek bir finansman ilişkisi olup olmadığı denetlenir ve bu özellikle şu kriterler çerçevesinde ya­pılır:

(1) Borçlunun sermaye hizmetini karşı­layabilme kapasitesinin varlığı: Borç alan şirketin, faiz ve anapara ödemelerini makul bir şekilde karşılayabileceği beklenebilir ol­malıdır. Bu bağlamda, borç alan şirketin iş planı, nakit akışı, teminatlar ve varlık yapısı değerlendirilmektedir.

(2) Belirli bir süre için sermaye tahsisine ilişkin gerçek ve ciddi bir anlaşmanın mev­cudiyeti: Taraflar arasındaki anlaşmada sa­bit bir geri ödeme tarihinin ve faiz ödeme yü­kümlülüğünün bulunması, faiz ödeme koşul­larının düzenlenmiş olması, sermaye ve faiz ödemelerinin talep edilebilirliğinin garanti altına alınmış olması önemlidir.

(3) Borcun, işletmenin gerçek bir ihtiyacı­na dayanması: Sadece grup içi likidite fazlası olduğu için borç verilmesi, ekonomik ihtiyaç testini karşılamamaktadır.

(4) Şirket amacına uygun kullanım: El­de edilen fonun, şirket faaliyetiyle uyumlu şe­kilde kullanılması gerekmektedir. Ancak Al­manya, ilginç şekilde, borçla kar dağıtımını prensipte şirket amacına aykırı bulmamakta­dır. Finansman alan tarafın benzer koşullarda bağımsız üçüncü kişilerden kredi temin ede­bilme kabiliyeti olup olmadığı, değerlendir­mede önemli bir veridir.

Emsallere uygun faizin belirlenmesi

İlişkili kişiler arasındaki borcun emsallere uygun fiyatının belirlenmesi, kural olarak fi­yat karşılaştırma yöntemine göre yapılır. Faiz oranı belirlenirken; kredi amacı, düzenleyici çerçeve koşulları, vade süresi, para birimi (/ döviz riskleri), ESG riskleri (Environment, Social, Governance), kredi hacmi veya temi­natlandırma gibi diğer faktörlerin yanı sıra, özellikle borç alanın somut borçlu riski (bo­nitesi) ve grup içindeki işlevi de dikkate alın­maktadır.

Grup içi finansman desteğinin analizinde, genel itibariyle şu noktalar değerlendirilir:

* şirketin grup açısından ekonomik önemi,

* finanse edilecek projenin grup açısından ekonomik ve stratejik önemi,

* şirketin önümüzdeki on iki ay içinde sat ılma olasılığı,

* şirketin grup toplam ekonomisine kayda değer katkısının olup olmadığı,

* şirketin grup adı veya markasını kullanıp kullanmadığı,

* şirketin grup toplam kazancına önemli bir katkı sağlayıp sağlamadığı,

* şirketin grup içinde en yüksek ciroyu elde eden ürün veya hizmetleri yürütüp yürütme­diği,

* şirketin grup açısından önemli coğrafi pazarlarda faaliyet gösterip göstermediği.

Son olarak, Almanya’da kredi değerlendir­mesinde, grup şirketleri arasındaki fiili bağlı­lık da dikkate alınmaktadır. Eğer borç verilen şirket grup için kritikse, grubun onu batırma­yacağı, dolayısıyla riskin daha düşük olduğu kabul edilmektedir. Bu ise, kredi notunu ve faiz oranını etkilemektedir. Özetle, artık grup içi kredilerin “Euribor + marj” formülüne in­dirgenmesi mümkün değildir; kredi notu, fonksiyon ve risk profili belirleyici hale gel­miştir. Hem Türkiye hem de Almanya’da faa­liyet gösteren grupların, finansman yapılarını 2024 sonrasında tamamen yeni bir perspek­tifle ele almaları gerekmektedir.